Texas Dedikleri
Yalçın Kamacıoğlu
*Herkesi kendine eşit gör,
her kim olursa olun bir insanı
küçümsemek akılsızlık,
çok büyük görmek de korkaklıktır.
(Kızılderili sözü)
Başlarken...
Bu yazının büyük bir tehlikesi var..
Bilerek yazıyorum...
Okuduktan sonra "amma da Amerikan hayranıymış" diyebilirsiniz!...
Amerikan düşmanlığının % 90'ları geçtiği ülkemde bunu bekliyorum...
Hemen her şeyden, atılan her nutuktan, edilen her yeminden şüphe ederek yaşadım...
LAP DİYE inanamadım. Nefretin yararı ne olabilir?
Söylenenlerin giderek yalana endekslendiği görünür hale gelmedik mi?
Sözlükler Siyasetin karşısında ne yapacak?
Siyaset = Yalan mı?
Meslekte bunca yılı geride bıraktıktan sonra kimin ne dediği değil benim ne gördüğüm daha önemli oldu!...
Nereden nereye nasıl gelmişler!...
Onu gözledim... Nedense benim hiç şansım olmadı...
Ezbere Amerikan düşmanı olamadım. Sadece Amerika mı?
KADIKÖY de Yeldeğirmeni’nde Lise yıllarımda en yakın mahalle arkadaşlarım Yahudi Ermeni ve Rum’du...
Önce Kirkor ülkeyi terk etti. Altıyoldaki kundura mağazasını kapatıp gittiler.
Bir yanım eksildi... Ardından okul bahçesinde kıran kırana maç yaptığımız günlerde takımın değişmez kalecisi Kova Yorgo terk etti..
Yusuf (Yasef) biraz daha kaldı galiba.. İstanbul'dan taşındılar.. İzini kaybettim.
Yerleri dolmadı.
Başka arkadaşlarım oldu ama onların yeri dolmadı.
Onları her zaman özledim...
Yorgo beni uzun süre aradı..
Atina’ya yakın bir yere yerleşmişlerdi..
Kirkor’dan hiç ses çıkmadı...
Son gördüğümde kundura mağazasının kapı dibinde konuştuk...
Yarın bize gel dedim... Sessizdi... Fransa'ya gittiğini biliyorum o kadar...
Her neyse.. Böyle bir arızam var.. Gene de hiç bir nedenle insanları sınıflandırmadım...
Bugün insanları olduğu gibi kabullenmek moda değil, öyle değil mi?
Yalnız kaldım!..
Kalabalıklar içindeki yalnızlık diyordum ya...
Ülkemde her tür ayırımcılığın kanser gibi yayıldığını görüyorum...
Sevgi yokluğunun tehlikeli bir eksiklik olduğunu biliyorum..
Sevgi dolu günleri İstanbul gibi İstanbul’u özlüyorum.
Bu da benim kadı kızı kusurum olsun!
Bilhassa şairler sayfalar dolusu mısra yazarak anlatır dururlar..
Yalnızlık derler... İlk kez 60 yaşına sınırdaş olunca hissetmeğe başladım Kalabalıklar arasında olduğum halde...
Giderek yalnızlaşmak ne demekmiş... Bana sorun...
Damdan düşen birinin tecrübesi ile anlatabilirim...
İstanbul doğduğum büyüdüğüm şehir yabancılaşmıştı..
Ve İstanbul yanlış bir sevdanın peşinde rant’a peşkeş çekiliyordu...
Ve o İstanbul gerçek İstanbulluları sokaklarından mahallelerinden sürülüp çıkarılmıştı.. Yüreği gibi çevresi taş olmuştu.. Beton yığınını beğenir olanlarla dolmuştu...
Geçmiş yıllar içinde ABD’ ye daha çok daTexas’a geldim...
Zira iki oğlum da Texas da yaşıyordu...
Yıllar içinde bugüne kadar 6 veya 7 kere daha Texas’a geldim.
Ama asla birden bire aaa ne olmuş her yer bina ile dolmuş duygusuna kapılmadım...
Her seferinde inşaatları gördüğüm halde...
Yollar genişlemiş geçişler büyümüş ama Yeşil ağaçlar kaybolmamıştı...
İlk gezdiğim yer kent içinde idi... Texas’lılar (Fort Worth) nereden ,hangi noktadan bugüne geldiklerinin unutulmasını istememiş olmalılar...
Ne idik nereden nereye geldik der gibi eski evleri eski yaşamı aynen korumuşlar..
Ve bir arada sergilemeğe başlamışlar...
Ülkenin değişik yerlerinden belli ailelerin hala ayakta kalmış ilk evlerini 30 yıllık 40 yıllık eski toplayıp bir araya getirmişler...
Çok yığranmış olanları aslına uygun yeniden yapmışlar..
Değişik tip evleri mini bir mahalle gibi bir araya toplamışlar..
Şimdi ziyaretçisi eksilmeyen bir gezi yeri oldu.. Log Cabin...
Ve hemen her gelen, ülkenin nereden nereye nasıl geldiğini hakkında daha sağlam bilgi alıyor...
Texas a ilk geldiğimde bu evleri sevdim... Eklenen pek çok hikayesi de vardı...
Amerikan filmlerinde Kızılderili'lerin kaçırdığı genç kızlarla ilgili gerçek hayat hikayeleri de kızların gerçek yüzleri de burada yer alıyordu...
Bir de işin temelini anlatan belki de Amerika'nın hayat tarzını ifade eden hikaye var... Öncelerden bir aile acele evlerini yapacak bir arazi aramaktadır...
Bir kaç dere kenarı kuytu yamaç baktıktan sonra bir yeri beğenir...
Evin yer alacağı taban alanını direkler çakarak işaret ederler.
Yer onlara göre de tam istedikleri gibidir... 100 metre ileride bir dere vardır...
Evin kurulacağı alanda yeteri kadar düz ve çevresinde de istedikleri açıklık vardır...
Temel kazmak için hazırlandıkları sırada iki Kızılderili gelir...
Bir süre aileyi seyrederler... Amerikalı bir süre sonra sorar...
“Buyurun .. Dakikalardır bakıyorsunuz? Bir şey mi vardı?”
“İyice bakıyoruz... Arkadaşımla tartışıyoruz... Buraya yapacağınız evi sel alır...
O da ikna oldu... Buraya ev yapmayın... Söyleyelim dedik”
Amerikalı omuz silker geçer.
İşine döner.. Temel kazıp kazıkları çakmaya başlarlar. Kızılderililer de çekilirler...
O kış bir fırtına patlar... Ansızın öyle bir sel gelir ki... Canlarını zor kurtarırlar..
Ev dakikalar içinde sele kapılıp gider...
Amerikalı yeni bir ev yeri aramadan önce Kızılderilileri bulur...
Dereden epeyce uzak bir alanda onlara bu kez kendisi sorar
“Sizi dinlemedim.!.Evimi sel aldı.. Şimdi bana sağlam bir yer söyler misiniz! Evimi nereye yaparsam SEL almaz?”
Çok sonraları Texas’lıların toprağa bağlılığını hayvan ve doğa sevgisini korudukları görülecektir...
Kızılderililer bugün göz önünde değiller...
Ama doğa için yaşam için dedikleri geçiyor İnançları alışkanlıkları pek çok konuda yaşıyor...
Resmi bina
Dönemin resmi binalarına örnek ahşap evlerin hemen hemen bugüne ulaşmış en büyüğü...
İki katlı... Kapısında bayrağı asılı.. Belediye başkanları ve görevliler bu binada birlikte görev yapılıyordu. Şu anda da Turizm hizmeti veren bina aynı amaçla kullanılıyor...
Yaşam zorluğu kadınlarda
Amerikalı kadınların kalkınmadaki önemli tahta evlerin içine girince iyice anlaşılıyor...
Çocukların barınması giyim sorunu onların omuzlarına binmiş...
Dokuma tezgahlarını maharetle kullandıkları biliniyor.
Ev sakinlerinin her tür giyim ihtiyacı da onların eline bakıyor..
Kurutma dolapları
Amerika'ya ilk ayak basanlar ve henüz kentleşmeler başlamamışken mutfak eşyaları daha çok elde yapılıyordu...
Ve insanlar evlerinin önüne çıkıp oturacak yerler yapmayı seviyordu ..
Ne olmuş ne bitmiş konuşmak istiyordu..
Bugün iletişim en modern noktaya ulaşsa da tek katlı ve bahçeli evlerde bu alışkanlık sürüyor.
Hemen kapı önünde merdiven girişlerine mutlaka bir balkon veya balkona benzer bir oturma yeri ve buralarda dinlenen insanlar vardır. Çoğu yaşını başını almış insanlar...
Demirci ve Marangoz
Bu yerleşim birimini gezip çıkışa vardığınız zaman bir fikir belirmiş oluyor...
Amerika kıtasına gelenler Texas’a yerleşen öncüler marangozluğu ve demirciliği iyi biliyordu... Tekerlekten masaya karyolaya kadar imal ettikleri ahşap hemen her şeyde bir incelik vardı...
Resimde bir demirci ve marangoz dükkanı görüyorsunuz... Hem ahşap hem demir işi yapılıyor.
Pek çok yük arabası, yolcu arabası bu mini dükkandaki aletlerle yapılıyordu.
----------------------------------------------------------------------------------------
Usta Gazeteci Yalçın Kamacıoğlu'nun kaleminden Yazı Dizisi... Texas dedikleri 2 yazı...
TEXAS’A DÖNDÜK!..Keşke.dönebilsek!.