Ülkemizde her gün bir sivil düşünce ortaya çıkıyor, her gün bunlara yenileri ekleniyor. Bunlardan büyük bir kısmı kısa sürede kayboluyor ve sahiplenilmiyor, bir diğer kısmı ise kendisini ya iktidara yaslıyor ya da muhalefetle irtibatlı hale geliyor. İşte bu noktada ADFED bir farkla kendisini gösteriyor ve siyaset üstü olma iddiası ortaya koyuyor.
ADFED’in genel sekreteri Nihat Ağdemir gerek dış politikada gerekse iç siyasete ilişkin önemli açılımlar getiriyor. Bunların yanında ise darbe ve darbelerle ilgili tespitleri ise kayda değer.
Röportajımızın başında ADFED genel sekreteri Nihat Ağdemir’in ilk sözleri : “Toplumun her kesiminden mozayiği oluşturan, insanlara eşit mesafede duran toplumu ortak paydada birleştirmeyi amaç edinmiş Türkiye’nin yakın tarihini iyi etüt etmiş değerli kadroların bir araya gelerek kurmuş olduğu bir düşünce platformu sivil toplum örgütüdür.” Demek oluyor
- : Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
- : ADFED; Atatürkçü, milli örf ve adetlerine sıkı sıkıya bağlı, milliyetçi, muhafazakâr ve laik, özgürlük ve demokrasinin her anlamıyla yerleşmesini savunan ve serbest piyasa ekonomisine inanan bir sivil toplum örgütüdür.
Bu bağlamda; temel felsefemizi Menderes’in şu sözü oluşturur: “Demokrat idarenin en sağlam teminatını, kalplerde ve vicdanlarda ona karşı duyulan hürmet ve haslet hislerinde aramak icap eder. Demokrasi her şeyden önce bir zihniyet bir yaşayış ve tefekkür tarzıdır. O halde demokratik idarenin kuruluşunda meselenin manevi cephesi yani zihniyet tahakkuk hususu her tedbirin başında gelir. Manevi cephesinden demokrasi bir terbiye nezaket ve müsamaha rejimidir. Şereflere haysiyetlere ve insanlık vakarına karşılık hürmet göstermek demokratik zihniyetin esasını teşkil eder. İktidarı ve muhalefeti ve tarafsızlarıyla vatandaşların hiç olmazsa en büyük ekseriyeti bütün müesseseleriyle devlet faaliyetlerini bu anlayışa göre tanzim etmeleri esastır” Buradan hareketle ADFED olarak; demokrasi ve özgürlüklerin manevi iklimi yaratılabileceğini ve demokratik idarenin en kuvvetli teminatına kavuşmuş olacağı kanaatindeyiz.
- : Gençlik ve kadın önemli bir bölüm sizin için… Gençliğe ve eğitime bakış açınız nedir?
- : ADFED, gelişmiş toplumların iyi yetişmiş beyinlerden geçtiğini bu amaçla Türk Gençliğinin maddi ve manevi teçhizatla donatılmış olmasının ülkenin geleceği için elzem olduğu kanaatindedir.
Bu noktada ADFED olarak; milli karakterlerin manevi ve insani kıymetlerini teçhiz eden bir eğitimin, hem gelişimimiz hem de birlik ve kardeşliğimizin tesisi için önemli olduğunun bilincindeyiz.
İşte bu hareket noktasında ADFED, Atatürk gençliği ve Menderes profilindeki güçle milli hislerimize tercüman olacak laik ve çağdaş vizyona sahip dini inançlara saygılı hoşgörülü bir nesil yetiştirmenin Türkiye’nin değişimine gelişimine uluslar arası vizyonuna güç katacağına inanmaktadır.
ADFED, ideal gençlik ve toplum yetiştirmenin tarihsel mirasla ilintili olduğunun idrakindedir. Osmanlı vizyonunu bilen Atatürk’ün yeniliklerini idrak etmiş; Menderes’in özgürlükçü ve liberal anlayışını kavramış, bir nevi geçmiş ile gelecek arasında köprü inşa etmiş; sorgulayıcı uzlaştırıcı öz eleştiri yapabilen yeniliklere açık milli ve manevi hasletleri yüksek gençliğin Türkiye’nin çağdaş dünya devletleri arenasında yer almasını sağlayacağına inanmaktadır.
- : Dış siyasete ilişkin öngörüleriniz hayli iddialı, açar mısınız?
- : ADFED, başta kendi coğrafyasında olmak üzere, bir eli balkanlarda bir eli Ortadoğu ve Kafkaslarda olan güçlü Türkiye fikrini savunmaktadır. Adfed, ülkemizin uluslar arası arenada güçlü ve üzerine düşen mesuliyeti idrak etmiş bir politika izlenmesini dünya ve bölge barışına katkı sağlayacağı kanaatindedir.
ADFED, Cumhuriyetimizin banisi Atatürk’ün “barışçıl siyaset felsefesi ve Menderes’in uluslar arası politikadaki akılcı ve müttefik yaklaşımının” pragmatik olarak dış politikamızda yansımalarıyla daha faydalı olacağı kanaatindedir.
Bu perspektiften bakıldığında ADFED, Türk dış politikasının bir partinin ve bir siyasi teşekkülün değil bütün bir milletin müşterek kanaatinin ifadesi olması gerektiğini savunur.
- : Menderes ismi ve darbe üzerinde sıklıkla duruyorsunuz, rahmetli Menderes’i önemli kılan unsur size göre nedir?
- : ADFED, yakın tarihte Türkiye’nin önemli simgesel isimlerinden olan güçlü ve karizmatik lider kişiliği ile 1960’tan bu yana Türk halkı üzerinde uzun yıllar etkisini devam ettiren Menderes’in; aslında ne kadar da siyaset üstü bir özelliğe sahip olduğunu ona karşı duyulan ve bitmeyen teveccühten idrak edilebildiğini göstermektedir.
ADFED, Türk siyasi hayatının ve oluşumlarının sembol mihenk taşı olan ve toplum nazarında idamından bu yana artarak teveccüh gösterdiği Menderes’i, siyaset girdabına hapsetmeden Türkiye’nin yeni nesillerine anlatmayı temel hedef seçmiştir. İdam ile Türk milletinden koparılan Menderes ve arkadaşlarının, demokrasi şehidi olduğu bilinci halkımıza her daim anlatılacaktır.
ADFED olarak, Atatürk ve Menderes çizgisini ortak paydada birleştirip, bu misyonu toplumun her kesimi ile paylaşmak, temel amacımızdır.
- : Uzlaşı ve hoşgörüyü öne çıkarıyorsunuz. Demokrasi ile ilişkilendirebilir misiniz?
- : ADFED, Türkiye Cumhuriyeti’nde etnik kökenine bakmaksızın kendini bu vatanın ortak paydası hisseden herkesi birleştiren, halkını kucaklama düşüncesini esas alan bir düşünceye sahip sivil toplum örgütüdür. Bu yönüyle federasyonumuz, bir nevi siyaset üstü düşünce hareketidir.
Adfed’in bu ideali; bereketli Anadolu topraklarını besleyen bir ana damar ve tüm vatandaşları bütünleştiren bir çınar ağacı gibi her tarafa kök salacak; uzlaşı, demokrasi, özgürlükler, hoşgörü ve birlikte yaşama arzusunu topluma aşılayacaktır.
- : Menderes ve arkadaşlarını birbirinden ayırmıyorsunuz onların birlikte anılması için büyük mücadele veriyorsunuz. Anma saatindeki iddianız nedir?
- : ADFED, Türkiye’de ilk kez Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idamlarının ortak bir saat diliminde kutlanmasını öngörmektedir. Gelecek yıldan itibaren 17 Eylül 1960’ta saat 13.21 de Başbakan Menderes’in idam tarihini, ADFED etkinliklerinin ortak kutlama zamanı olarak kabul etmiştir. Buradaki amacımız anıtmezarda; iktidar ve muhalefeti ile tüm kesimleri ortak anma etkinliğinde bir araya getirmek ve devlet - halk bütünleşmesinin hayata geçirilmesine katkı sağlamaktır.
- : Menderes döneminde azınlıklar ve sizin azınlık kavramına bakış açınız nedir?
- : ADFED Menderes’i ; Türk toplumunun liberal yaşamda gerçek anlamda ilk kez benimsediği lider profili olarak kabul etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti içerisinde azınlıkların dahi en rahat ve huzurlu dönemlerini geçirebildikleri bu süreci, hiç kuşkusuz Menderes’in geniş vizyonunda aramak tabiidir.
- : Darbelerle ilgili iddialı çıkışınız oldu. Açar mısınız?
- : ADFED, darbelerin her türlüsüne karşı bir düşünce grubudur. Darbeler ile boğuşan Cumhuriyetimizde, bu süreci başlatan 27 Mayıs 1960 müdahalesinin darbe olduğunu deklare ediyoruz. 27 Mayıs’ı darbe kabul etmeden, darbe zihniyeti ile mücadelenin yerinde olmayacağı; 27 Mayıs’ı sorgulamadan da Türkiye’deki darbe kültürünün insanımızdan ve genç beyinlerden silinemeyeceğini iddia ediyoruz.
Hükümetlerin samimiyetinin, 1960 Yassı ada Kararlarını topyekûn yok sayılması ve mağdur olanlara iade-i itibar yapılmasıyla ölçülebildiği kanaatindeyiz. 1960 darbesi çözülemeden 1980 darbesi sorgulanamaz ve gerçekçi bir araştırma yapılamaz.
ADFED, siyasetin gelişimi, özgürlüklerin ve demokrasinin çağdaş kriterlere ulaştırılabilmesi için her kesimin darbelerin karşısında olması gerektiğini savunur. Federasyonumuz bu bağlamda, Menderes’i ve arkadaşlarını olduğu kadar; tüm darbeler sonucu hukuksuz yollarla siyaset dışına itilen ve her türlü zulme maruz kalan siyasal aktörlerin, mağduriyetlerini ve darbelerin Türkiye’ye zararlarını tüm ülkemize anlatmayı misyon edinmiş bir sivil toplum kuruluşudur.
- : Son olarak neler söylersiniz?
- : Bizler ADFED olarak demokratik bilincin; sivil toplum ve düşünce kuruluşlarının özgürce çalışmasından geçtiğine inanmaktadır. Huzurlu, barış içinde ve adil bir Türkiye’nin; ancak demokratik sivil toplum kuruluşlarının önünün açılması ve çok sesliliğin hayata geçirilmesiyle sağlanacağına inanmaktayız. Bu uğurda çalışmalarımız sürecektir.
Başta yayın yönetmeniniz sn. Ahmet Kaplan olmak üzere tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.