Fünya Ekonomik Forumu'nda konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu çarpıcı açıklamalar yaptı. Davutoğlu, "Mülteciler için sınırı açtığınızda insanlara sorgu yapamazsınız. 3 gün içinde 138 bin mülteci geldi. Soru sorsaydık 138 bin kişiyi almamız 10-15 gün sürerdi. IŞİD de onları öldürmüş olurdu" dedi.Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları:2008 ekonomik krizinin olduğu sıralarda Ali Babacan'dan Dışişleri Bakanlığı'nı devralmıştım. O zaman bir muhasebe ihtiyacı duyduk. Şimdi dönüp 5 yıla baktığımızda Türkiye finansal sarsılmalara dayanabilmişse geliştirdiği politikalar etkili olmuştur. Yeni bir vizyon ilan ettik.2009 yılında bir çok Ortadoğu ve Balkan platformlarında 4 ilkeyi öne çıkardık. Yeni bir üst düzey siyasal diyaloğa ihtiyaç var, güvenlik sistemine ihtiyaç var, siyasi kültüre ihtiyaç var dedik."'İnsanımız ne kadar çok hareket ederse, girişimcimiz ne kadar çok ülkeye rahatlıkla gidebilirse ekonomimiz o kadar katma değer üretir' diye düşündük ve yeni bir vize politikası geliştirdik. Ben Dışişleri Bakanı olduğumda 42 ülkeyle vize muafiyeti vardı, bıraktığımda 72 ülke" dedi.ONLAR ESED'E SAVAŞ AÇMIŞKEN BİZ DESTEKLEDİKBiz ülkede eski cumhurbaşkanı ve başbakanlar ya hapiste ya sürgündeyse orada demokrasi yoktur. Hapiste mübarek, toprakta Kaddafi. Biz aylarca Esad'ı ikna etmeye çalıştık. Sünni dünya Beşar Esed'e savaş açmışken biz destekledik çünkü barışçıl yönden döndürmek istedik.IŞİD İSLAM İLE ANILAMAZDünyada her millet, her dinden insan nasıl demokrasiyle idare edilebilme kapasitesine sahipse çok köklü siyasal kültüre sahip İslam toplumları da demokrasiyi hem yaşatırlar, hem geliştirirler. İslam dünyası, IŞİD ile anılamaz, İslam da IŞİD veya benzer yapılarla anılamaz.MÜLTECİLERİ SORGULASAYDIK IŞİD ONLARI ÖLDÜRÜRDÜ-Mülteciler için sınırı açtığınızda insanlara sorgu yapamazsınız. 3 gün içinde 138 bin mülteci geldi. Soru sorsaydık 138 bin kişiyi almamız 10-15 gün sürerdi. IŞİD de onları öldürmüş olurdu. Türkiye kendi alınteriyle Suriyeli mültecilere 3.5 milyar dolar harcadı."Demokrasinin Kıymetini En Çok Biz Biliriz"O açıdan Türkiye'nin bir başarı hikayesi olduğunun altını çizen Davutoğlu, ''Bu başarı hikayesine bakan birçok Arap genci, sokağa çıktı ve demokrasi talep etti. Beklediler ve gördüler ki, Türkiye’nin İsrail’e karşı Filistin davasındaki onurlu duruşu, ancak demokrasi ile sağlanabiliyor. O zaman kendileri de bunu talep ettiler. Biz de arkalarında durduk. Ve durmaya devam edeceğiz'' değerlendirmesinde bulundu.Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:''Dört yılın kısa kısa muhasebesini zikredeyim. Çünkü bir depremin içindeyiz. Şimdi bu deprem Avrupa ülkelerini, ABD ve dünyayı vurmaya başladığı için tedbir alma ihtiyacı hissediliyor. Biz 4 yıldır bunu anlatmaya çalıştık. 2011 yılı her devrimlerde olduğu gibi bir hissi devrim yılıydı. Arap dünyasında, Tahrir Meydanı'nda, diğer meydanlarda gençler sokağa çıktı, aynen Avrupalılar gibi, aynen bizler gibi demokrasiyi tatmak istediler. Vatandaş olarak seslerini yükseltmek istediler. Özgürce herşeyi tartışmak istediler. Ve rejimler buna dayanamadı. Hatta o dönemde Mısır'a gittiğimde bana ‘bu olayı nasıl yorumladığım sorulduğunda’ dedim ki; Ben Mısır’a 1988’de doktora tezi için geldiğimde 5-6 ay kalmıştım, Mübarek iktidardaydı. Geçenlerde benim küçük kızım kütüphaneme gitmiş, İstanbul’daki evimde ve üst katta çatıdaki kütüphaneme. Benim eski daktilomu, doktora tezimi yazdığım daktiloyu koymuştum. Yukarıdan hayretle seslendi. 'Baba bu ne?' diye. Ben de korktum, herhalde korktu, birşey oldu diye. Daha 8-9 yaşında. 'Bu ne?' diye daktiloyu gösteriyor. Sanki arkeolojik bir keşif yapmış gibi. Çünkü hiç daktilo görmemiş benim kızım ve oynamaya başladı onunla. Dedim ki, Mısır’da ben 88'de doktoramı yazarken o daktiloyu kullanıyordum. Ve Mübarek iktidardaydı. Sonra bilgisayar keşfedildi, Mübarek iktidardaydı. Sonra internet keşfedildi, Mübarek iktidardaydı. Mobil telefon keşfedildi, Mübarek iktidardaydı. Twitter, facebook gelince dayanamadı. Şimdi nesiller değişiyor ve gençler hep aynı liderleri görüyor. Cevap vermeyen liderleri, hesap sorulamayan liderleri. Bunun getirdiği bir heyecanla devrim rüzgarıydı, 2011 yılı. 2012 yılı ümit yılıydı. Açık söylüyorum. Eğer bugün biz burada IŞİD’i tartışıyorsak, 2012 yılındaki demokratik geçiş süreçlerine destek vermediğimiz için tartışıyoruz. IŞİD çok güçlü olduğu için ya da Suriye ve Irak halkı IŞİD tür radikal eylemlere eğilimli olduğu için değil.''Başbakan Ahmet Davutoğlu, 2012 yılında bütün devrim rüzgarlarının yeşerdiği Ortadoğu’da seçimlerin yapıldığını anlatarak, ''İlk defa insanlar sandıklara gittiler. Mısır’da seçim yapıldı, bir değişim oldu. Libya’da yeni bir kongre oluştu. Tunus’ta yepyeni bir dönem başladı. Fas’ta bir geçiş süreci yaşanıyordu. Her yerde, Cezayir de dahil gayet doğallık içinde bir geçiş süreci başladı ve bir emek vardı kitlelerde, insanlarda. Şimdi soralım, biz bu ümidi besleyecek ne yaptık? Biz bu ümitle yola çıkmış Yemen’de insanlara ne verdik? Balkanlar'a ve Doğu Avrupa’ya sağladığımız imkanları, demokrasiye geçiş sürecinde Ortadoğu halklarına sağladık mı? Bölgesel kalkınmadan bahsederken demokrasiyle kalkınma arasındaki irtibatı kurabildik mi? Biz Türkiye, şimdi bütün bu meydan okumalara karşı karşıya kalan bir ülke olarak gururla ve iftiharla söylüyorum. O günden bugüne ilkeli bir şekilde aynı yerde durduk. Herkes pozisyon değiştirirken, herkes bizi reel politiğe çağırırken, ‘Niye ulusal çıkarlarınızı tehlikeye atıyorsunuz? Bölgede demokrasinin arkasında duruyorsunuz, biraz reel politikleşin' derken, içeride ve dışarıda biz demokrasinin yanında durduk. Ortadoğu halklarının yanında durduk. Çünkü demokrasinin kıymetini en çok biz biliriz'' şeklinde konuştu.
Siyaset
30 Eylül 2014 - 01:02
Davutoğlu'ndan Önemli Açıklamalar
Başbakan Ahmet Davutoğlu İstanbul'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda konuştu.
Siyaset
30 Eylül 2014 - 01:02
İlginizi Çekebilir