Türkiye beş yıldır çalınan sınav sorularını ve sınavlarda yapılan hataları konuşuyor. KPSS’de hırsızlık iddiasıyla son olarak yaklaşık 40 kişi tutuklandı. AKP hükümeti hırsızlığı "paralel yapı" nın üstüne atarak kendisini aklama peşinde. Akademisyen Yrd. Doç. Dr. Çağdaş Şirin ile YGS sınavı sonrası yaşanan tartışmaları, KPSS’de kopya iddialarıyla yapılan tutuklamaları, sınav merkezli eleme sistemini ve eğitim sistemimizi konuşmak üzere biraraya geldik. Şirin’e göre sınav merkezli tartışmaların üç sebebi var: Kurumsal hatalar, ekonominin yeterince büyüyüp farklı istihdam alanları açamaması ve okul öncesinden başlayarak hatalı bir temele oturan eğitim sistemimiz. Yrd. Doç. Dr. Şirin eğitimdeki hataları şu ifadelerle anlattı:‘SINAVLAR NORMAL DEĞİL'Bu kadar sınav normal değil tabi ki. Ama bu kadar yanlış bir temele oturan sistemden mezun olan öğrencileri istihdam sağlayacak bölümlere almak için bir eleme yöntemi geliştirmeniz gerekiyor. Hem TEOG hem YGS hatalı bir sistemin sonucunda zorunlu olarak karşımıza çıkıyor. Siz en baştan temeli yanlış oturtuyorsunuz sonra sorunun kaynağını yapılan sınavlarda arıyorsunuz. Bu doğru değil. Sonuçta bütün öğrencilerin amacı daha iyi bir hayat daha iyi bir iş, bunun için sınava giriyorlar ve sınav onlar için belirleyici oluyor. Ama biz onlara ne verdik ki biz onlardan ne bekliyoruz? İlköğretimde kişi başı toplam harcamada OECD'de en sondayız, biz öğrenci başına 20 bin dolar harcarken Şili 32 bin G. Kore 70 bin $ harcıyor. Yine OECD'de en kalabalık sınıf mevcudu ile lideriz, OECD ortalaması 17, bizde 30 kişi düşüyor bir sınıfa. Eğitim artık ekonomidir. Kalkınmak için katma değer yaratmamız, onun için de bu çağın ekonomisine uygun eğitim vermemiz şart. En zor soruları çözme becerisi olanların oranı sadece yüzde 2, ve OECD'nin PISA Sınavı'nda son 12 yılda ilk 40'a giremedik. Tek bir sıra ilerleyemedik. Orta gelir tuzağından çıkmanın ilk koşulu bu.40-50 kişilik sınıflarda kısıtlı sayıda materyalle onları yetiştirmeye çalışıp sonra akademik becerilerini ölçmeye çalışıyoruz. Böyle koşullarda gençlerin başarısız olması kaçınılmazdır. Bu aslında gençlerin başarısızlığı değil, eğitim sistemimizin onları geleceğe yetiştirmemesiyle ilgilidir.'SINAV HAYATİ AĞIRLIKTA'Güvenlik kaygıları nedeniyle bir iki sorunun hatalı çıkmasını normal bulabiliriz. Normal olmayan sınavın gençlerin hayatında çok ciddi bir şekilde belirleyici olmasından kaynaklanıyor. İki milyon öğrencinin sınava girmesinden bahsediyoruz. Bir soru sıralamayı önemli ölçüde değiştirdiği için tartışma yaşanıyor. Ben de sınavlarımda maddi hata yapabiliyorum. Sonradan düzeltmek mümkün. Ancak 2 milyon öğrencinin olduğu sınavdan bahsedince durum değişiyor.‘ANKARA GERİ DURMALI'Bizim eğitim sistemimiz çok fazla merkezi durumda. Eğitim takvimi bile kent hayatına göre şekillendiriliyor. Oysa bizim kır gerçekliğimiz var. Mesela kırda yaşayan ailelerin çocukları nisan, mayıstan itibaren okulda değildir. Çünkü tarımda çalışma mevsimi o zaman başlıyor. Çocuklar ailelerine yardım ediyor. Bu gerçekliği görmeden planlama yapıyoruz. Oysa yerel ve bölgesel planlama yapılsa o çocukları eğitin sistemine daha sağlıklı katabilir ve daha donanımlı kılabiliriz. Eğitimin planlaması sadece Ankara’nın işi olmamalıdır. Biz TEOG,YGS, KPSS gibi sorunları tartıştığımızda aslında temeli okulöncesi eğitimde atılmış problemleri konuşuyoruz.‘GENÇLERİ HEBA EDİYORUZ'Bu sistemde çok başarılı olan da hayallerini gerçekleştiremiyor. Yüksek puan alan bir öğrenci ilgi duyduğu bir alanda değil de yüksek puanlı bir alanda tercih yapmaya zorlanıyor bir sanat dalında devam edemiyor. Çünkü onun gerçeği para kazanma üzerine kuruludur ve bu para kazanma gerçeği sadece bazı alanlar için geçerlidir. İlk 10 bine giren öğrencilere sorun, kaç tanesi size hayal ettiği bölümde olduğunu söyleyecektir. Çok başarılı gençlerimizi de bu şekilde heba ediyoruz. Çoğu istemedikleri ve sevmedikleri işleri yapmak zorunda kalıyorlar.KOPYADA KURUMSAL HATA VARKPSS’de tartışılan kopya iddialarını bir yapının üstüne yıkmak doğru değil, burada kurumsal başarısızlıktan bahsetmek gerekiyor. KPSS geçmişten bugüne devlet içinde torpili belli bir derecede azaltıp adalet ve eşitlik ilkelerini öne çıkarmıştır. Ancak 2010’dan beri kopya iddiaları tartışılıyor. 2010’dan beri tartıştığımız kopya iddiaları yurttaşlarda adalet ve eşitlik ilkelerini zedeledi. Bunun da ötesinde İİBF'lisinden, Mühendisine kamuda iş için sıraya girmek zorunda kalması da bir sorun. Aynı şekilde ekonomimizde yapısal reformları yapabilsek ve yeterli istihdamı sağlasak kamuda mevcut maaşlarla çalışmak için bu kadar yığılma olmazdı.VAN HARVARD GİBİ OLABİLİRDaha çok üniversite açılması gerekiyor. Bugün açılan bir üniversite eksik gedik yola koyulabilir ama bir süre sonra oradan yetişmiş insan gücü çıkmaya başlar. Harvard 1700’lerde iki bina ile başlamış işe . Şu an ise dünyanın en iyi üniversitesi.Hakkari’den bir ODTÜ olmasını bekleyemeyiz ama Hakkari’ye açılan üniversite oraya atılan bir tohumdur. Tabi tohumu bırakmakla olmaz. Sulamak yani ona yatırım yapmak, destek olmak gerekiyor. Burada da politika öncelikleri, tercihleri rol oynuyor. Hakkari’deki üniversiteye gerekli yatırımı yapmaz ancak İstanbul’a 3. Köprü ve Kanal projeleri yapmaya devam ederseniz insanlar yatırım ile buraya gelir çünkü burada hayat kolaylaşır ve hayat burada zenginleşir. Mesela Van’daki üniversiteyi jeo-politik konumu nedeniyle bir ODTÜ hatta bir Harvard yapma durumu olabilir. Hem bir bölge hem de bir dünya üniversitesini Van’da ortaya çıkarabilirsiniz.KAYMAK İSTANBUL'ABütün yatırımlar İstanbul’da olunca ister istemez bir yığılma oluyor. Bu bir sonuç aslında. İnsanlara neden bu şehre geliyorsunuz diye soramazsınız onlar haklı olarak iş burada hayat burada yanıtı verirler.Okulöncesi eğitim bizim birinci önceliğimiz olmalı. 4-6 yaşı buraya yönlendirmemiz gerekiyor. Okulöncesi eğitimde Avrupa’da sonuncuyuz.AKP’nin 2011 Seçim Beyannamesi’nde okulöncesi eğitimin tüm illerde zorunlu olması, zorunlu eğitimin 13 yıla çıkarılması vardı ancak bu hayata geçirilmedi.‘SINAVIN NEDENİ EKONOMİNİN İSİHDAM SAĞLAYAMAMASI'Çok sınav yapıyoruz. Çok sınavın gerekçesi şu aslında; az istihdam yaratıyoruz. Şu an 2 milyon gencimiz sınava giriyor, ön lisans ve lisansa 800 bin öğrenci yerleşebiliyor. Gençler sadece para getirecek bölümlere tercih ediyor. O bölümlerin önünde yığılma olunca sınav zorunlu oluyor. Yani bu kadar sınavın nedeni de ekonomimizin yeterli büyümeyi sağlamamasıyla bağlantılıdır. Mesela Filoloji, Ziraat Mühendisliği ya da Fizik, Kimya okuyan bir öğrenci üniversite sonrası iş bulmakta zorlanıyor. Bu nedenle gençler iş bulabilecekleri alanlara yönelmeye başlıyor. Ekonomimiz yeterli büyümeyi sağlayabilseydi sınavın ağırlığı azalır ve bu kadar yoğun tartışmalar yaşanmazdı. Bu kadar çok ziraat mühendisi olupta tarımda teknoloji kullanımı bu kadar düşük başka bir ekonomi var mıdır bilemiyorum? Ekonomi yeterli istihdam yaratamayınca bu defa sınav, eleme amaçlı oluyor oysa seviye belirleme amaçlı olmalı. Bütün öğrencileri mükemmel yetiştirip sınavdan tam puan aldırırsak bu sistem çöker. Üniversiteden mezun olanlara istihdam olanağı sağlayamadığımız sürece sınavlarla boğuşmaya devam edeceğiz. Girişimcilik konusunda yeterince cesur değiliz az şirket kuruyoruz, tablo ortada.
Güncel
30 Mart 2015 - 14:26
'kopyayı Birlikte Çektiler'
''KPSS'de kopyanı üç nedeni var: Kurumsal hatalar, ekonominin büyüyememesi ve okul öncesi eğitimden başlayan yanlışlar.''
Güncel
30 Mart 2015 - 14:26
İlginizi Çekebilir