Ne zamandır yazacağım yazacağım, bir türlü sıra gelmedi. Ne yapayım, gündem sürekli değişti. Ama aynı hafta Beşiktaş-Lyon maçına gittim, Galatasaray-Fenerbahçe maçını izledim, tamam dedim, yaz kızım;
Gereği düşünüldü;
Futbol asla sadece futbol değildir.
Hatun kişi, sözüm sana;
Aklını başına topla!
Alt tarafı top oyunu dediğin anda, bittin demektir, unutma!
Bilmem statta hiç futbol izledin mi ama izlemediysen bilemezsin, babanın, abinin, sevgilinin, eşinin içinden nasıl bir canavar çıkabileceğini.
Şimdi sen sandın, canavar diyerek, mecaz yapıyorum.
Yap-mı-yo-ruum
O beyefendi, asil, kibar, er kişi, keyifle gelir stada. Sağına, soluna selam verir, keyifle yerleşir koltuğuna. Bir bira alır, bazen buharı tüten bir çayla takılır ve maça başlanır. Bir gol kaçar, sonra bir atak olur, bir gol daha kaçar ve işte o canavar ortaya çıkar. O beyefendi, bir höykürmeye başlar- bak bağırma, çağırma demiyorum, bildiğin karın boşluğundan yükselip soluk borusundan çıkan oradan aldığı ivmeyle genzi yakıp ağızdan püsküren çığlığımsı sesle seni şoka sokar. O kibar adam ve saz arkadaşları, halay modunda, bir daha asla duyamayacağın küfürlerle kültürüne kültür katar.
Bir gol kaçınca binlerce kişiden aynı anda yükselen ‘aahhh’ sesi, gol atınca, tanıdık tanımadık farketmez, yanındakine sarılma, sevinci paylaşma hissi en açık orada görülebilir. Ben de yüzümde dehşet ifadesi ile çevremi gözlerken buluyorum kendimi önce.
Yaaa az önce; ‘Montunuzu buraya koyabilirsiniz hanımefendi, ben heyecandan oturamayacağım nasılsa’ diyen o kibar bey, ‘ Müsaade eder misiniz rica etsem, geçebilir miyim’ diyen o zarif adam, adeta ağzından salyalar akarak bir anda sahaya atlayıp da futbolcuları öldürmek üzereyken zorla tutulmuş vahşi bir yaratığa dönüşmüş, ben şok… Anaaamm, olur da bizim takım yenilirse, bana buradan çıkış yok.
Şşştt bak futbolcu, valla olan size de olacak, canını seviyorsan biraz koş be koş…!
Benim şansım babamdı, hep olduğu gibi
Yedi yaşındayken tanıştım ben futbolla yani oynuyordum da akademik bilgilenmem yedi yaşındayken oldu. Babam kardeşimle bana futbol kurallarını eriklerle göstererek öğretti. Evet, bildiğiniz o yeşil, can eriklerle. Autmuş, taçmış, ofsaytmış hepsini öğrendik o meyveyle. Heee bak, ofsayt deyip geçme, önemli bak o mesele.
Kızlar ikiye ayrılıyor, öteki cenahta;
Ofsaytı bilenler, bilmeyenler…
Ofsaytı biliyorsan, havan bin beş yüz, bir çekiniyorlar senden, saygıyla karışık bir hayret, bazen de hazımsızlık kokan bir nefret. Bilmediğimiz bir ofsayt vardı, onu da öğrendik evet. Dur dur, bilmeyenler olabilir, anlatayım yine ama eriksiz olacak, artık idare et.
Ofsayt; Top bir kale yönünde hareket halindeyken, o kaleye akın yapan takımın oyuncularından birinin, kaleciyle arasında karşı takımdan herhangi bir oyuncu bulunmaması durumu. İlerdeki oyuncu, koşmadan beleşe konmasın diye, orası yan gelip yatma yeri değil- anladın sen onu…
Onca emeğe, derse birebir şahit olmasına, istemese de dinlemek, izlemek zorunda kalmasına rağmen annem bir türlü ısınamadı bu spora. ‘Yirmi kişi koşup duruyor bir topun peşinde, hepsine bir top alayım da oynasınlar güzelce’ mantığından sıyrılamadı senelerce. Öyle ki bir keresinde şampiyonluğu belirleyecek bir Beşiktaş-Fenerbahçe maçını izlerken hep birlikte, adam topu almış, çalımlamış gole giderken; “Aaa bakalım başka yerde film falan var mıymış” diyerek televizyon kumandasıyla kanalı değiştirince üstüne çullandığımız da vardır. Hala da sorsan futbol nedir diye; “Ne olacak, milletin birbirinin günahsız anasına, bacısına, karısına sövdüğü, taktik veren kravatlı bir adamın da saha kenarında sürekli dövündüğü spor dalı” diyecektir size. Bu kadar önyargıyla yaklaşmasının sebebi, astronomik ücretler alan futbolcuları görüp, zenginin topu, züğürdün çenesini yorar metaforu mu yoksa yıllar önce anlatım sırasında mundar olan eriklere olan üzüntüsü mü, hala bilmem…
Statlar büyüdü artık, son teknolojilerle donatıldı ama zamanının İnönü’sünde, Ali Sami yen, Saraçoğlu’sundaki tat da kalmadı. O zamanlar borsada değil arsada oynanıyordu futbol, şike dediğin sadece kötü bir tezahürattan ibaretti. Her şey gibi o da değişti tabi…
Yine de milliyetçilik duygumuzun en çok kabardığı, birlik ve beraberlik içinde aynı amaca odaklanıldığı nadir zamanlardan olduğu için, ilgiyi hak ediyor fazlasıyla…
Son olarak;
Baylar; Ofsaytı bilen kıza dikkat edin;
O, sizin telefonunuza Engin diye kaydettiğiniz Esra’yı da bilir, yemeğe çıktığınız teyze kızını da (!)
Ve bayanlar;
Siz de benim söylememle yetinmeyin, ofsayt meselesine eğilin.
Ofsaytı bilen kadın, maça 1-0 önde başlar ona göre, demedi demeyin…
CANSEN ERDOĞAN
twitter : @cansenerdogan
instagram : cansenerdogan
Snapchat : cansencann