Atatürk Posterleri ve Çöp Kutusu...
Avcılar Kaymakamlık Binası önünde çöpe atılmış Atatürk posterleri bulundu…
Öncelikle bu Atatürk posterlerinin kimler tarafından ve nasıl çöpe atıldığının bulunmasını ve suçluların cezalandırılmasını istiyoruz.
Atatürk posterlerinin çöpe atılması haberini Gazeteci Muhlis Polat yazdı ve kamuoyu ile paylaştı…
Biz ve yüzlerce medya kuruluşu bu habere yer verdi…
Muhlis Polat, kendisine bir ihbar geldiğini, bizzat giderek çöpe atılmış fotoğrafları görünce de şok olduğunu ve haberi yaptığını söyledi…
Kamu oyuna yansıyan bazı iddiaları cevaplayan Muhlis Polat, olayın Kaymakamlıkla alakalı olduğuna inanmadığını belirtti. Muhlis Polat, sadece Atatürk’ün çöpe atılmasının kendisini ilgilendirdiğini söyledi…
Ama bu haber Atatürk düşmanlarını çıldırttı… Gazeteci olduğunu söyleyen bazı şahıslar da olayı ve Muhlis Polat’ı yalanlamak için mailler göndermeye başladı…Kimin ak kimin kara olduğunu kendileri bilir ama birilerinin adına durumdan vazifemi çıkardılar, yoksa bir görev mi üstlendiler bilinmez… Hatta bu maili gönderen gazetecilerin Avcılar’da yayın yapan bazı gazetelerin dağıtımını engellediği ve olaya tepki gösteren gazetelerin Atatürk’e Hakareti anlatan haberi yeniden yayınlamak zorunda kaldıkları da belirtildi… Yani özetle bir kısım PKK sempatizanı olduğu ileri sürülen şahıslar, Atatürk’ü hazmedemediği için kudururken bir kısım gazeteciler de bu haberi atladıkları için Muhlis Polat’a kızgınlar…
Gelelim kendine "gazeteci" diyen ve "Atatürk'e hakareti" haber yaptı diye Muhlis Polat'ı taşlayanlara! Ne yaptığınızın farkında mısınız? Atatürk'e hakarete kılıf arayan gazeteci olabilir mi? Muhlis Polat için "kötü biri" demek, "sorunları vardı" diye laf dizini oluşturmak mantıklı mı? Muhlis Polat'a "sorunlu gazeteci" diyorsunuz... Sizler; eğer "sorumlu gazeteci" iseniz ve bu olayı biliyordunuz da göz ardı ettiyseniz kendinizi neyle savunabilirsiniz? Madem "sorumlu gazeteci" siniz, olayı ortaya çıkarmak için niye çalışmıyor sunuz? Nefsinizin esiri olmayın… Aklınızla konuya bakın… Gazetecilik görevini yerine getirmiş, bal gibi haberini yapmış ve oradaki gazetecilere golünü atmış Muhlis Polat... Böyle milli bir davada gol yemenin hazımsızlığını yaşayanların tepkisi bu galiba... Muhlis Polat'ı gazetecilik yaptı ve olayı kamuyla paylaştı diyen suçlayanların amacı ne acaba? Atatürk'ün fotoğraflarının çöpe atılmasını haber yapmak ve tepki göstermek yerine haberi yapana neden tepki gösteriyorlar merak konusu? Kime ne Muhlis Polat'ın daha önceki kavgalarından... Birilerinin onu sevip sevmemesinden... Bugünün gerçeği Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, doğal lideri Atatürk'e ait posterler çöpe atılarak saygısızlık yapılmıştır! Siz Atatürk'ü çöpe atanları değil size haber atladığı için haberciyi taşlıyorsunuz? Bu mudur gazeteciliğiniz? Atatürk posterlerini çöpe atanları savunmak yerine Atatürk'ü çöpe atanı araştırın bulun? Bu olayın başka boyutu varsa ispatlayın, kamuyla paylaşın başımızın tacı yapalım… Gazeteciliğinizi o zaman görelim! Siz Gazeteci olmak istiyorsanız Muhlis Polat'ı hazmedin, Atatürk'e hakaret edenleri hazmetmeyin! HAKARET MAİLLERİ GÖNDEREN ŞAHISA Bu haberi yayınladığımız için ilk olarak "Atatürk'e Hakaret"i göz ardı edip haberi yalanlama hedefli bir mail geldi. Biz haberin bizi ilgilendiren boyutunu anlattık. Şahıs tekrar mail gönderip bize hakaretlere başladı. Yani bu haberi yayınladığımız için “tetikçi, borazan, cahil, denyo, kudurmuş köpek ve bu sayfaya yazamayacağımız” ifadeler kullanan ve kendine gazeteci sıfatı yakıştıran biri ile karşı karşıya kaldık. Salya sümük kudurmuşçasına hakaretler eden bu şahsının mailleri bende saklı. Grameri, sanatı, anlamı olmayan kelimeler çöplüğü ve hakaretler nedeniyle kendisine, işin çığırından çıktığını, benim kendisine gösterdiğim saygı ve dikkate rağmen hakaretlerinin devam ettiğini hatırlattım.
Ayrıca tahammül sınırının aşıldığını ve işin farklı boyutlara gideceğini yani adli hakaret davasına dönüşeceğini belirttim artık cevap yazmayacağımı ifade ederek konuyu kapatmasını istedim… Bu ifadeye bile kavgayla hakaretle cevap aldım. Fikrindeki zikrinde olduğu için, bu ifadeler ile benim onu tehdit ettiğimi yazmış… Elbette kötü söz sahibinindir, öz malıdır ve sahibine yakışır...
Bütün hakaret ve küfürleri şahsın kendine iadedir. Bunu neden anlattım!Burayı o şahısın okuyacağını düşünüyorum...Önce adam, sonra meslek erbabı olunur... Devlet başkanı olan oğlunun huzuruna zorla götürülen babanın “ben adam olamazsın dedim, devlet başkanı olamazsın demedim ki” sözü önemli bir teşbihtir. Bir abi olarak bu ismini açıklamadığım ve hep bende saklı kalacak gazeteciye tavsiyem şudur… Sevgili kardeşim, insanlar yanlış ta yapabilirler… Ama farkında olduklarında tövbe etmesini bilmeliler…
Şunu unutma "14 yıllık"… Yarına çıkacağımıza senedimiz yok unutma... Ölüm ve ahiret var! Müslüman olduğunu düşünüyorum… En büyük düşman nefistir! Sen nefsinin esirisin… Ben sana inatla hep sevgiyle cümleler yazdıkça, senin her cümlenin başında hakaret vardı… İnsan düşünüyor, taşınıyor, aklıyla onaylıyor öyle yapıyor. Aklı nefsine yenilmişse, yerini kul hakkı ve veballer alıyor… Bankayı soyan da aklıyla yapıyor, soyguncuyu yakalayan da aklını kullanıyor… Herkes aklını kullanıyor ama aklını hangi istikamette kullandığı mühim... Onun için, İslâm'ın özü, hakikati, esası, can damarı, belkemiği nefsin terbiyesidir. Nefis terbiye olacak, insan kendisini frenleyebilecek... Nefis terbiye olacak, insan kötü huyları atacak, iyi huyları alacak... Nefis terbiye olacak, insan Allah'ın istediği işleri yapmağa koşan, hayırlı faydalı bir insan olacak. Allah kul hakkını affetmiyor ve helalleşmek için kula bırakıyor…Sende hakkım var unutma! Özür dileyip helallik almazsan ahirette yakana yapışacağım!Kendini sorgula, nefsinle değil aklınla ve dikkatle hareket et… O zaman derdini daha çok anlatacaksın… Şu anda ben kazanıyorum… Aklınla hareket etseydin sen kazanacaktın!
Allah ıslah etsin. Ahmet Kaplan