Ben bu yazıyı yazarken Ermeni Katilleri de bizim hainler gibi eylem yapıyordu.
Türk Bayrağımızı, Büyük Önder Atatürk'ün posterini yaktılar! Haberi için tıklayın!
Türk Bayrağını Yakanlarla kol kola
SÖZDE SOYKIRIMI TÜRKİYE’DE DE ANACAKLAR
Bazı ülkelerde “Sözde Ermeni Soykırım Anma Günü” olarak kabul edilen 24 Nisan’da İstanbul’da iki ayrı yerde, 1915 yılındaki tehcirde hayatını kaybettiği ileri sürülen Ermeniler için anma töreni düzenlenecek. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 24 Nisan Cumartesi öğle saatlerinde Haydarpaşa Garı’nda buluşarak yapacağı etkinliğin ardından, akşam saatlerinde Beyoğlu’nda buluşacak bir grup sözde aydın “Bu Yas Hepimizin” diyerek mum yakıp, düdük çalacak.
Ve bu ihaneti destekleyen “okumuş cahil” sözde aydınlar listesi de var… Oysa gerçekleri inkâr eden, katilleri savunacak kadar “okumuş cahil” topluluğu ile karşı karşıya Türk Milleti. Türklere yapılan soykırımı inkâr edip gerçek soykırım suçlusu olan Ermeni Katillerini savunanlar ve bu hain tuzak karşısında susan “dilsiz şeytanlar!” Ne siz aşağıdaki belgeleri inkâr etmekle yok edebilirsiniz, ne de Türk Milletinin gençleri askerde iken, Ermenilere askerlik bile yaptırmayan, Ermenileri kollayıp koruyan Türk toplumuna ihanet edip, savunmasız yaşlı kadın ve çocukları, silahsız masum Türk ailelerini işkencelerle katleden “Katil sürüsünü” aklayabilirsiniz. İşte “Ermeni Katillerinin” yaptığı soykırımdan birkaç örnek: “- Kars ve Ardahan havalisinde soykırıma uğrayan Müslümanların sayısının 30.000'e vardığı, muhafazası Ermenilere verilen Osmanlı esirlerinin çok kötü muamele gördükleri ve tüfek dipçikleriyle öldürüldükleri; Osmanlı ordusu içinde bulunan Ermeni ve Rumların kasden esir düşerek Ruslara bilgi sızdırdıkları, Kafkasya Ermenilerinin de önce Osmanlılara esir düştükleri ve sonra kaçarak öğrendiklerini Ruslara bildirdiklerine dair. 19 R. 1333 (6. III. 1915) - HR. SYS. 2878/1, Belge no: 2 - Rusların Ermeni çeteleriyle birlikte Hasankala'dan hudûd-ı asliyyeye sürüldüklerinde beraberlerinde götürdükleri iki bin islâm ahalisinden bir kısmını öldürüp bir kısmını ülke içlerine sevkettikleri, Erzurum'da dokuz kişiyi idam edip on dört yaşına kadar olan erkek nüfusu meçhul yerlere gönderdikleri; Pekreç nahiyesinde Ermenilerden oluşan bir mahkemenin üç-dört yüz kişiyi astığı, Aşkale, Tercan, Ilıca, Tavuskerd ve Artvin cihetlerinde İslâm namına birşey bırakmadıkları, Van'da Ermenilerin iki yüz kadar kadın ve çoçuğu öldürüp Mahfuran Deresi'nde sekiz-on bin Müslümanı katlettikleri, Narman hududunda Hot karyesi ahalisinin mitralyözlerle tamamen imha edildiği, Bitlis'in Çukur nahiyesindeki Morh-i Süflâ muhacirlerinin çoğunun kılıçtan geçirildiği, Ergani, Cinis, Pezentan ve Semerşeyh karyelerinin ahalisiyle birlikte yakıldığı; Kürt Bedirhani Kamil'in şarlatanlığı sebebiyle Bitlis'e yakın bir yere yerleştirilen pek çok köy ahalisinin açlıktan öldüğü, ağır hasta çoçukların Bitlis Hastahanesi'nde vahşice öldürüldüğü, Balekan karyesinde katledilenlerin cesetlerinin köpeklere yedirildiği, Çukur'da esir edilen kadın ve kızlara tecavüz edilip ihtiyarların yakıldığı, çocukların süngüyle öldürüldüğü vesâir katliama dair Erzurum, Bitlis ve Mamuretülaziz vilayetlerinden gelen telgraf sûretleri. 21 B. 1334 (24. V. 1916) - HR. SYS. 2872/2, Belge no: 9-11, 17 - Rusların Van'ı işgali sırasında Ermenilerle birlikte Müslüman ahaliye yaptıkları soykırım ve vahşetlerle ilgili olarak Van Jandarma Sabit Alay Kumandanı Ali Cevad, Van Belediye Reisi Abdurrahman, mütekaidin-i askeriyye'den Vanlı Mülazim Recep ve Van komiserlerinden Komiser-i Sani Zübeyr tarafından tutulan zabıtlarda ve mezâlimden kurtulanların ifadelerinde "..... Ağçakala karyeli bir kadının ve ondan aldığı düğün tedârikâtını mustashiben (beraberinde ) yolda giderken Aspaşin Ermenileri tarafından hetk-i ırzı irtikâb ve eşyası da Havasor nâhiyesi komitesine aşırıldığı tahkîkât-ı amîkada renk vermişdi...", "....Târîh-i harb olan [1]330 senesi kânûnlarında Gevaşın Pelli karyesindeki sekiz kişilik jandarma karakolu, kâmilen katl olundular....", "....[1]331 senesi Mart'ı zarfında harbde hastalanarak memleketlerine gönderilmekde olan Diyarbekirli Bişar Çeto'nun mücâhidlerinden olup merkez-i vilayete bir sâ‘at mesâfede Yedikilise nâm Ermeni mü’essesesine misâfir edilmiş yedi kişi kâmilen katl ve maktûllerin bir kaçının na‘şlarının ve kâtillerden bir-ikisinin elde edilerek mehâkim-i adliyyeye teslîm edildikleri...", "....Dir nâhiyesinde salhâne şekline koyulan bir karyede mükellefe bir kızcağızın hetk-i ırzı irtikâb ve sonradan iki emcikleri kesilerek cân-hırâş bir hâlde bırakıldığı ve o havâlîde nice sıbyânın boğazlanmış oldukları..." gibi hususların yer aldığı hakkında. 2 Ş. 1334 (4. VI. 1916) - HR. SYS. 2872/2, Belge no: 56-62 - Ermeni çeteleri ve Rusların Müslüman halka ırza tecavüz, ihtiyar ve çocukları hanelere doldurup yakma, cami ve türbeleri harab edip tahkir etme, cesetleri parçalayarak ateşte pişirip sağ olanlara yemeleri için zorlama gibi birtakım mezâlim uyguladıklarına dair Diyarbakır ve Trabzon vilayetlerinden gönderilen yazılar. 3 Ş. 1334 (5. VI. 1916) - HR. SYS. 2872/4, Belge no: 3,4 http://www.devletarsivleri.gov.tr/kitap/ adresinde belge ve bilgi dolu. Evet, Sözde Soykırım Türkiye’de de anılmalı, ey okumuş cahiller. İşte bu belgelerde yer alan, arşivler dolusu belgelerde yer alan gerçek soykırımı anmak gerekli… Ermeni Katillerinin yaptığı soykırım hatıralardan silinmemeli. Savunmasın kadınların, çocukların ve yaşlıların maruz kaldığı soykırım unutulmamalı… Sözde İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) aslını inkar eden, yada Türk olmamaları nedeniyle kendine hizmet ederken, Türk Milletine hakaret eden, pervasız yöneticileri….Haddinizi bilin…Irkçılık siz yapıyorsunuz… Bir masal üzerine monte edilmiş, hainlik ve ihanet ile yoğrulmuş Ermeni Irkçılığı yapıyorsunuz! Beyoğlu buluşmasına destek veren siz sözde aydınlar: Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu, Aslı Erdoğan, Avi Haligua, Ayhan Bilgen, Ayla Yıldırım, Aysın Yeşilay İnan, Ayşe Batumlu, Ayşegül Devecioğlu, Baskın Oran, Cafer Solgun, Cengiz Aktar, Cengiz Alğan, Deniz Zarakolu, Dilek Gökçin, Doğan Tarkan, Eren Keskin, Erol Köroğlu, Ferhat Kentel, Fethi İnan, Fethiye Çetin, Garo Paylan, Gülten Kaya, Hakan Tahmaz, Halil Berktay, Hayko Bağdat, Hilal Kaplan, Hürriyet Şener, İpek Çalışlar, İsmail Erdoğan, Jale Mildanoğlu, Kadir Cangızbay, Kerem Öktem, Kutluğ Ataman, Lale Mansur, Leman Yurtsever, Levent Şensever, Mahir Günşıray, Mehmet Demir, Mithat Sancar, Neşe Düzel, Nil Mutluer, Orhan Miroğlu, Osman Köker, Öztürk Türkdoğan, Perihan Mağden, Roni Margulies, Semra Somersan, Sezgin Tanrıkulu, Sırrı Süreyya Önder, Şanar Yurdatapan, Şenol Karakaş, Tamar Nalcı, Tanıl Bora, Turgay Oğur, Ufuk Uras, Ümit Kardaş, Ümit Kıvanç, Vivet Kanetti, Yalçın Ergündoğan, Yaman Yıldız, Yasemin Çongar, Yıldız Önen, Zeynep Gambetti, Zeynep Tanbay, Ufuk Uras. Aslen hangi milletten olursanız olun. Savunmasız Türk kadınını, çocuk ve yaşlılarını katlederek soykırım yapan bir katil sürüsünü savunmak, anti tez uydurarak bir milleti karalamaya çalışıyorsunuz. Oysa dünyadaki pekçok gerçek aydın ve objektif tarihçi bu meseledeki gerçekleri çekinmeden tüm belgeleriyle dile getirmiştir. www.tallarmeniantale.com örneğin bu sitede Ermenilerin gülünç iddialarının geçersizliğini tüm delilleriyle görebilirsiniz. Yine de doğruya gözlerini kapamayan böyle tarihçilerin varlığı insana gelecek adına bir ümit veriyor. Ermeni katillerinin, 1914 - 1922 yılları arasında Türklere yönelik gerçekleştirdikleri soykırımla savunmasız 517 bin 955 Türk kadını, çocuğu ve yaşlısını şehit ettiğini inkâr etmeniz için kaç para aldınız? Sizi de "Nobel"le mi uyutuyorlar yoksa? Gençler cephede savaşta olduğu için kendini savunamayan yaşlı kadın ve çocukları silah tehdidi ile toplayıp camilere ve büyük binalara doldurup yakarak öldüren Ermeni Katilleri savunan sizler de o katillerle aynısınız. Benim dedem, “Erzurum’un Gölbaşı semtindeki -Yanık Bina-dan aylarca kan aktı. İnsan eti kokusu geldi” diyerek gözyaşları içinde Ermenilerin Türklere yaptığı soykırımı anlattı. Soykırımın tanığı İsmail Gürcan Amca’nın anlattıkları insanın kanını donduracak nitelikteydi.Alaca katliamının tanıklarından biri aynı köyden İsmail (Gürcan) ustadır. Katliam yapıldığı sırada 7-8 yaşlarında bulunan İsmail Usta, aldığı süngü yarasından ilahi hikmetle kurtulabilmişti. Bu hadisenin iki tanığı daha vardır. Bunlar Alaca köyünden olmayıp, Alaca’ya 3-4 km. uzaklıktaki Evreni (Atlıkonak) köyünden 1321 (1905) doğumlu Fazıl Yıldırım ile kardeşi 1325 (1909) doğumlu Asım Yıldırım’dır. Bu iki şahsın tanıklığına göre, Ermenilerin çevre köylerde katliam yaptıkları duyulunca, Alaca ahalisi Evreni’ye giderek bu köyde bir hafta kadar misafir kalmışlar, Fakat yerli Ermeniler onlara haber göndererek, köylerine dönmelerini istemişler ve kendilerine zarar verilmeyeceğini temin etmişler. Bunun üzerine çoğu yaşlı, kadın ve çocuk olan Alacalılar da köylerine dönmüşler. Bir kaç gün sonra Alaca’dan silah sesleri gelmeye, insan bağırtıları duyulmaya başlamış. Bunu yangınlar takip etmiş. Bütün bunlara Evrenililer şahit olmuş. İki gün sonra Türk askeri Alaca’ya gelmiş bunun üzerine Evreni Köyü’nden bazı kişiler Alaca’ya koşmuş. Bunlar arasında Fazıl Yıldırım da bulunuyormuş. Fazıl Yıldırım olayı anlatırken diyor ki:“İki gün boyunca tüyler ürpertici sesler bağırmalar, ağlamalar duyduk. Alaca’da evler yanıyordu ve biz bunu karşıdan görebiliyorduk. Boru sesleri işitince Türk Ordusunun geldiğini anladık. Ben o sırada l6-17 yaşlarında idim. Hava soğuk, her taraf karla kaplı olmasına rağmen Alaca’ya gittim ve Ermeni mezalimini gözlerimle gördüm” Fazıl Yıldırım’ın kanlaştığı manzara, belgelerde yazılanlara aynen uymaktadır.Halen Türk Milletine karşı kin ve katliamlarını sürdüren Katil Ermenilerin, Hocalıda yaptıkları katliamın yarası kapanmadı… Hocalıda 63 çocuk 106 kadın ve 70 yaşlı katledildi… Aileler yok edildi… Soykırımın fotoğraflarına baka baka, inkâr eden siz aydın geçinenler… Gözünüz kör mü? Görmüyor musunuz fotoğraftaki aileyi? Karabağ’da süren soykırımın kanı kurumadı… Sizin bu kanı bardaklara doldurarak içmeniz, masallarla gizlemeye çalışmanız, gerçekleri değiştirmez… İhanet yaftası yakanızda hep kalacak, siz katillerin destekçisi olarak anılacaksınız…Yakışır bu size!İhanetin kiri alnınızda, Türk Milletinin eli yakanızda olacaktır.Kan ve kir sizin onurunuz olarak kalacaktır. İnkâr ettiğiniz kan ve kirde boğulmanızı dilerim!
Ahmet Kaplan