Buram buram serotonin kokusu geliyor burnuma. Dolapları açınca, askılara bakınca, çekmeceleri doldurunca yoğunlaşıyor koku. Hayır, serotonin de kokmaz ki, naftalin mi bu canım…
Yıllarca kandırmış bizi bilim adamları, Serotonin denen mutluluk hormonu, üç şeyde bulunur diye; Spor, seks ve çikolata. Değilmiş efendim, eksikmiş. Bir şey daha var ki en az bu üçü kadar değerliymiş. En büyük terapi, en kolay meditasyon, en keyifli bir aktivite daha varmış ki- bu hormonun dibiymiş. Peki bu neymiş? Tabi ki alışverişmiş!
Yılın en hazin zamanlarından biri;
Yazlıklara elveda, hurçlar içindeki kışlıklara merhaba. Atamadığım, vermeye kıyamadığım onlarca kıyafeti, dolaplara sığdırma, bir yerlere sıkıştırma telaşındayken aklıma geldi bu konu. Koyacak yer bulamazken onlara hala alışveriş fikrinin, yeni bir şeyler alma düşüncesinin mutlu edebilmesi, bu nasıl bir ironi?
Beyler!
Şimdi siz fesat fesat düşünüp de;
“Alışveriş yapmaya bahane arama, kadınlıkhamurunda var bu maya” diye söylenmeden önce beni bir dinleyin. Sizi bilmem ama biz kadınlar, üzüntünün kaynağını dışarıda ararız genelde. Ayrıca da sizin gibi içimize kapanmak yerine kendimizi dışarı atarız. İşte satın almanın verdiği sahiplik hissi ile alma hissinin verdiği doyum bir yana yitirdiğimiz duygusal kontrolü, alma-seçme kararı ile yeniden kazanıyoruz. Bu da manevi bir tatmin sağlıyor. Yani her şey bilimsel hocam, çamur atmayınız!
Şimdi yıllarca;
"Bakımlı Kadın, Güzeldir" mottosuyla yoğurmadınız mı bizi?
E tamam o zaman;
"Kendini güzel Hisseden Kadın Mutludur" a, oradan da "Güzel Olmak İçin Almak Gerekir" e ulaşabiliriz. Sonuç itibariyle de;
"Mutlu olmak için güzel, güzel olmak için de almak gerekir" diyebiliriz.
Ya beyler gerçekten de trip atmayan, kıskanmayan hele de alışveriş yapmayan bir kadın hayat ettiniz mi ? Ettiyseniz nasıl bir hayal gücü var sizde pes!
‘Alışveriş sevmiyorum, yeni bir kıyafet-ayakkabı almak istemiyorum’ diyen kadını kapatıp açın, düzelir. Kilitlenmiştir o, panik yapmayın.
Ben şu ah-ı ömrümde şunu gördüm ki hayatta iki şey geri dönmez;
Yaydan çıkan ok ve alışverişe çıkan kadın. Bunlar hayatta geri dönmez, boşuna beklemeyin.
Şunu iyi biliyoruz ki kadınlar çok akıllı varlıklar. İsteseler dünyayı bile ele geçirirler ama onlar alışveriş yapmayı tercih ediyor, yapacak bir şey yok. En iyi niyetlisi; “Niyet ettim, Allah rızası için bugünkü kredi kartı limitlerini zorlamaya’ diyerek yola çıkıyor, ‘çok bunaldım, biraz çarşı, Pazar gezeyim’, ‘a indirim mi varmış, bir uğrayayım bir şey alacak değilim de, bakayım öyle’ diye devam ediyor. Bizzat tecrübeyle sabit, iki cümle var ki bunlar kadın bünyesini felce uğratıp geçici şoka sokuyor ve kendini mağazada buluyorsun. Bunlar; “Giyecek hiçbir şeyimyok” ve “Kaç kere alacağım ki sanki, bir kere alınan şeyler bunlar sonuçta, gardırobun olmazsa olmazları”…
Kadınları seveceksin ama anlamak için uğraşmayacaksın denir ya bakın o çok doğru. Yok çünkü bunun mantığı, izahı. Misal alışveriş;
Alışverişte kadın mantığı şöyle;
Ceket almaya diye çıktım, çok güzel bir elbise gördüm, o yüzden bu ayakkabıları aldım…
Ya benim çok sevdiğim yeşil bir küpem vardı, ona uygun yeşil kazak almak için alışverişe çıkmışlığım vardır, kazağa göre küpe değil bak-küpeye göre kazak, dikkat et!
Şimdi neyin mantığını sorgulayacaksın burada, yok ki sorgulayasın.
Diyelim sorguladın e peki;
“Şimdi alayım da zayıflayınca giyerim” denen bir bakış açısı var, onunla nasıl baş edeceksin ki?
Bizde birçok yerde, her boş metrekareye bir alışveriş merkezi açıladursun, dünyada trend tersine döndü. Artık makbul olan daha az harcamak, daha basit hayatlar yaşamak. Minimalist yaklaşımda daha az eşya, daha sade yaşam fikri bu ara pek popüler.
“İnsan vazgeçebildiği eşya oranında zengindir” sözü ne kadar doğru ya da ne kadar uygulanabilir, bunu ancak zaman gösterebilir.
Yaaaa ömür dediğimiz de bir alışverişten ibaret değil mi aslında?
Dünya bir dükkân, hayat bir alışveriş kuyruğu. Seversen sevilirsin, sayarsan sayılırsın, ararsan aranırsın. Ne ekersen onu biçersin işte. Arada tercih ettiğin, emek vererek edindiğin, hatalı, ayıplı, bozuk çıkabilir, yenisiyle değiştirirsin. Eşin, işin, sevdiklerin, istediklerin, emek verdiklerin seni hayal kırıklığına uğratabilir, dostların sırtından vurabilir.
İktisatta bu şöyle özetlenebilir;
Ederinden fazla değer veren, kazıklanabilir.
Her şeyin fiyatı, herkesin değeri bellidir;
Fiyatı olmayan şeye çöp, değeri olmayan kişiye;
“Giderken kapıyı ört” denir !
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: @cansenerdogan
Merhabalar cansen hanım, bu yazınız bana çok akıcı gelmedi, bir şey daha çok dikkatimi çekti, bir KADIN İSTESE DÜNYAYI ELE GEÇİRİRDİ, EVET HAKLISINIZ BU KONUDA, ŞU, DA BİR GERÇEK, NEYSE BEN ÇOK KARIŞTIRMAYIM, YÜREGİNİZE KALEMİNİZE SAĞLIK, GÜZEL KALBİNİZ İNCİNMESİN İNŞALLAH SAYGILAR SEVGİLER SELAMLAR OLSUN İŞLERİNİZ RAST GİTSİN İNŞALLAH....