Bir yaz daha bitti; ömürden giden bir yaprak gibi süzüle süzüle gitti. Güneşe bulayıp da denize banıp banıp tükettiğimiz tatiller, kızgın kumlardan serin sulara daldığımız günler, ayaklarımızı yakamozlara batırıp kurduğumuz hayaller, nöbeti sonbahara devretti. Sahildekiler şehirlere çekildi, göçmen kuşlar da uzak diyarlara göç etti..
Ve artık nihayet bizim de buluşma vaktimiz geldiiiiii…
Tam tamına on bir yıl. Her seferinde aynı heyecan, aynı telaş; Acaba okunacak mı bu hafta, beğenilecek mi, yorumlar gelecek mi? Övülecek miyim yoksa gömülecek miyim?
Sizinle baş başa kaldığım uzun pazar geceleri, yazının yayına girmesiyle beraber başlayan heyecan nöbetleri. Özelden, genelden gelen yorumları bekleme, beklerken yaşadığım ter basmalar, ‘nasıl gidiyor- kaç okunuyor ?’ şeklinde editörümü darlamalar…
Tuhaf bir mutluluk içindeyim hani içi içine sığmaz denir ya, işte tam da öyle. Uzun bir aradan sonra çok sevdiğin biriyle karşılaşmak gibi, sevgiliye kavuşmak, can dostunla buluşmak gibi. İnanmayacaksınız ama sanki tanıyormuşum gibi geliyor hepinizi ayrı ayrı. Dokunmaya çalışıyorum her kalbe, incinmiş ama umudunu yitirmemiş her yüreğe. Kendimi anlatırken aslında, sizi anlatıyorum size biliyorum. Çok da farklı değil yaşadıklarımız; filmin oyuncuları, hikayenin kahramanları değişik olsa da zamanlar bitişik, duygular yine delik deşik. O yüzden bağlıyız belki de birbirimize; Siz okumaya layık görüyorsunuz, ben yazmaktan vazgeçmiyorum.
Bir sürü mail geldi bu süreçte. Elimden geldiğince cevaplamaya çalıştım teker teker. Sosyal medyadan takip edenlerle bloğumda gezinenlerle sohbetler ettik. “Nasıl geçti yaz” diye soruldu en çok, neler yaptığım, neler yaşadığım…
Uzun uzun düşündüm. Döndüm geçmişe, gittim geleceğe. Bilançolar çıkardım ruhumun derinliklerinde. Yeni yerler gördüm, yeni insanlar tanıdım bu süreçte. Gitmek isteyenlere yol, gelmek isteyenlere izin verdim kalbimde. Biraz daha duruldum, biraz daha sustum. Çok dinledim, hep izledim, biriktirdim. Ara ara hüzünlerim oldu ama sevinçlerim kadar değil. Beni okuyan, beni anlayan ve inanan en az birkaç kişinin dünyasını değiştirebildiğimi gördüğüm için, rutin hayatların arasından sıyrılmalarına destek olduğum ve bir ‘C’ şıkkı yaratabildiklerini keyifle gözlemlediğim için mutlu oldum. Tamam yaaa, baya da gurur duydum.
Kabullenmeyi öğrendim bu yaz. Başımı kaldırırsam eğer, gökyüzünü görebileceğimi yoksa hiçbir şeyin değişmeyeceğini…
Memleket meselelerine girmeyeceğim valla. Hızla artıp duran döviz kurunu yazarken gözlerim dolar(!) molar şimdi, gerek yok. Merkür geri gidip de mars retrolarıyla dalgalansak da yaz boyunca, otursun artık gezegenler yerine edebiyle. Malum yüzyılın en uzun ay tutulmasını da yaşadık, hem de kanlı olanından. Daha da bir şey olmaz artık bize, uzaktan yakından. Hatta kasırga geldi gelecek diye beklerken pencerelerden, o bile yıkıp dökecek şey bulamamış olsa gerek, teğet geçti kenardan köşeden. Ha bir de trafoya giren kedilerden sonra, nezarete atılan kedicikler(!) vardı değil mi gündemde. Neyse ona da girmeyelim çünkü mevzu tam bir fiyasko. Diyeceğim; kedidiiirrr oooo…!
Tanrı’nın hayatıma sihirli asasıyla dokunduğu o ilk zamandan beri inandım meleklerin bir yerlerde, bizi dinlediğine. Karanlık gecelerde usulca gökyüzüne fısıldadığımız dilekler, emanet alınıyor yıldızlardan meleklerce. Kayan her yıldızda bir dilek gerçek olup iniyor yeryüzüne, bir kişi mutlu oluyor dünyanın herhangi bir köşesinde. İlahi adaletin var olduğuna, acıların sınav, mutlulukların ödül olduğuna inandıkça en çok da elinden geleni yapıp gerisini Allah’a bıraktıkça hayat daha bir katlanılabilir oluyor galiba. Tüm bunlardan yola çıkarak yeni hikayeler, bize ait öyküler, mucizeler, fikirler paylaşacağım sizinle. İnanın kalbim kıpır kıpır; Okulun ilk günü gibi, ilk aşk gibi…
Günler geçiyor, zaman geçiyor, mevsimler değişiyor.Hayatı müsvette yaşamamak lazım, temize çekmeye vakit kalmayabiliyor.Anı yakalayıp, tadını çıkarmak gerekiyor. Sırrı da söylediklerinizi değil, söylemediklerinizi anlayanları bulmakta yatıyor.
Ve işte karşınızda;
Bunları bulmak için yanınızda olacak, kalbini filtresiz size açacak, yüreğinize dokunmak için çabalayacak, hüznü-sevinci, acıyı-kahkahayı, dünü-bugünü, aşkı-ayrılığı kısaca hayatı paylaşacak BENDENİZZZ,
Yeni bir sezona, sarı yapraklarıyla sonbahara, uzun, soğuk akşamlarıyla kara kışa, yeşillenecek umutlara, baharı karşılayacağımız satırlara, paylaşacağımız anılara, yazılarıma, sayfama, hayatıma;
HOŞGELDİNİZZZ… !
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan
KALEMİNİZE YÜREGİNİZE SAGLIK selamlar saygılar işleriniz rast gitsin inşallah Harika bir yazı olmuş.