İMTİHAN
Efendiiimm, yaş erdi kemale, 41’e ulaştık kah kahkaha, mutlulukla kah gözyaşı elemle. Kutlu doğum haftası sonaerip toz duman dağılınca şöyle baktım bir arkaya. Yüzüm gülüyor, gözlerim ışıldıyor. Eh sırtımdaki sızı, saplanmış birkaç kazıktan ötürü, onlar da artık pek acıtmıyor. Büyümüşüm, olgunlaşmışım, en önemlisi akıllanmışım. Hayat sınavından geçer not almışım…
Geçenlerde çok sevdiğim bir dostum bahsetti şu sınav meselesinden. “Yaşadıklarımız bir imtihansa en sevdiği ile mi imtihan edilirdi insan hep acaba ?”
Konu derin, soru zordu valla. Hazır bir yaş da büyümüşken, tecrübe panosuna bir çentik daha atmışken düşünmek gerekir bence de, bir sınavdan mı ibaret hayat yoksa sınavdan geçebilenler için mi yaşamak bir sanat?
Dünyada yaşamayıp da sadece dünyadan geçtiğimizi kabullenişle başlıyor bence her şey. Sonsuz sona yaklaşmak, o büyük kudreti tüm hücrelerinde yaşamak, daimi olana varmak duygusuyla. Ben iyi biriyim, fakir fukaraya yardım ederim, büyüklerimi sayar küçüklerimi severim denir de iş icraata gelince bin bir bahane üretilir. Allaha sığınırım, Allahtan korkarım, O’na inanır, O’nu anarım diyenler, dertte, üzüntüde, kederde nakavt olup yıkılırlar. İsyanlardadırlar oysa imtihandadırlar, anlayamazlar. Hep te en çok sevdiklerinden, en çok istediklerinden imtihan edilir kişiler. Bazen paradan, yokluktan, varlıktan, sağlıktan bazen de anadan, babadan, kardeşten, evlattan. Çok canın acır bazen, haksızlıklar dolanır boğazına, taş olup oturur yüreğine. Öfkelenirsin kendine, kızarsın kaderine, söylenirsin her şeye. Tüm dünya karşıdır sana, üzmek istiyordur seni tüm cihan. Oysa istediğini değil verileni kabullenmektir imtihan. Hep aynı dertlerden, aynı kişilerden şikayet edenler vardır ya hani, hep aynı sorunlarla bunalıp deliren kişiler, işte onlar imtihanı ilkinde veremeyenler. İsyan edip uzaklaştıkça imandan, geçene kadar tekrar tekrar sınıyor işte Yaradan, ah be güzelim bunu bir anlasan. Çünkü duaları kabul edilenler, hiç hata yapmayanlar değil inanmaktan vazgeçmeyenlerdir.
O büyük, ilahi güçle sarmalanmak, korunduğunu hissetmek ve ne yaşarsan yaşa hepsinin bir sebebi olduğunu bilmek huzur veriyor insana. Ebedi bir sınavda olduğunu bilmek, sabrına göre ödüle hak kazanabilmek. Teslimiyet duygusunun en güzel hali, bu olsa gerek. Çünkü Allah dağa göre kar, güle göre diken, güce göre yük verirmiş. İmanı çok olanın imtihanı da ağır oluyor, doğru mu söylüyor yoksa tribünlere mi oynuyor. Sevdası zor olanın sınanması da derin, misal balık kuşa aşık olabiliyor. Velhasıl talihsizlikler, meziyetleri imtihan ediyor ve kişi imtihan ediliyorsa bu Allah’ın onu unutmadığını gösteriyor.
Kolay değil evet, umut azalabiliyor kimi zaman, tükendiği bile oluyor ama işte sabrın çiçekleri tam da o vakit açıyor. Direnip bekleyenler kazanıyor, isyan edip değişenler tükeniyor. Moralin bozulması imtihan, niyetin bozulması ile imtihanın kaybedilmesi, inan!
Uğranılan haksızlıklar, görülen kötülükler dört sebepten çıkabilir karşımıza; Ya daha önce yaptığınız bir kötülüğün dünyadaki peşin karşılığıdır. Ya sizin sabredip sabretmeyeceğinizi sınamak için bir imtihandır. Ya günahlarınızın kefareti ya da Allah katında derecenizin yükselmesinin işaretidir.
Derin kederler, gücenmeler, sitemler içinde hayıflanırken suçlarken bulduğum çok oldu kendimi. Kalbimdeki her yara, kitap ayracı gibi duruyordu hayatımda; ‘Evet, nerede kalmıştık’ diyordu sanki her defasında. Hani koca bir öküz yerleşmiş gibi göğsünüzün ortasına, koca bir ağırlığın altında eziliyormuşçasına nefes alamaz ya insan, tam da öyle zamanlarımı bilirim; Sessiz, yalnız ve kırgın. İşte o zamanlarda içlerinde boğulurken deryaların, tutunacak bir kaya, bir taş için çırpınırken, küçük avuçlarımda büyük umutlarımı dua diye üfledim. Ve yüreğimdeki ağırlık, balon oldu uçtu gökyüzüne, yağmur oldu yağdı yeryüzüne…
Ne çok olmuştur değil mi, isteyip de olmayan onca dileğiniz, çalışıp çabaladığınız, uğruna o kadar emek verdiğiniz hayalleriniz. Benim çok oldu valla, sayamayacağım kadar çok. Önceleri kızardım, haktan girer, bahttan çıkardım. ‘Niye ama niye’ diye söylenir, öfkelenir, kederlenirdim. Şimdi dönüp baktığımda kocaman kocaman ‘Allah’tan olmamış’larım var dilimde. Gerçekten hayırlı değilmiş ya da daha iyisi olmuş diyebiliyorum şükrederek tüm kalbimle. Olmuyorsa varmış gerçekten bir sebebi; Her dua nasibine, her nasip vaktine esirmiş.
En sevdiğiyle imtihan edilirmiş insan, hatırlasın diye Rabbini, unutmasın diye kendini, geldiği yeri. Kör kuyularda merdivensiz kaldığında bil ki ne kadar derinse kuyu o kadar layıksın aydınlığa.
Büyüdükçe öğrendim ki her acının bir sonu, her kayboluşun bir yolu, her sınanışın bir sonucu var.
Kimseler bilmese de anlamasa da o yüce kudret orada, Allah her şeyi duyar.
Ne olursa olsun sabretmekten vazgeçme, inancını kaybetme,
Bazı lekeler inatçıdır ancak tövbe ile çıkar! …
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter : @cansenerdogan
instagram : cansenerdogan
Snapchat : cansencann