İşte geldiiiim burdayıımmm, yeni sezonda da karşınızdayımmmm
Bir yaz geçti aradan, bana göre ise seneler. Küçükken kumdan kaleler yapardım şimdi ise zihnimde kütüphaneler. Satırlar dalgalara karıştı içimde, ruhum denizin tuzuna. Yeni hayaller kurdum geleceğe dair, yeni sözcükler biriktirdim. Ve izin verdim ruhumun bedenime yetişmesine, ayrı kaldığımız bu sürede…
Uzun uzun düşündüm, döndüm geçmişe, gittim geleceğe. Bilançolar çıkardım ruhumun derinliklerinde. Yeni yerler gördüm, yeni insanlar tanıdım bu süreçte. Gitmek isteyenlere yol, gelmek isteyenlere izin verdim kalbimde. Biraz daha duruldum, biraz daha sustum. Çok dinledim, hep izledim, biriktirdim. Ara ara hüzünlerim oldu ama sevinçlerim kadar değil; Beni okuyan, beni anlayan ve inanan en azından birkaç kişinin dünyasını değiştirebildiğimi gördüğüm için, rutin hayatların arasından sıyrılmalarına destek olduğum ve bir ‘C’ şıkkı yaratabildiklerini keyifle gözlemlediğim için…
Lokmalarımı boğazıma dizen, tatili zindan eden, iç titreten olaylar da oldu bir o kadar. Patlayıp terk edilmiş şişme botlar, çakma can yelekleri ile bir insanlık dramı yaşandı Ege sahillerinde. Minicik bir çocuğun karaya vuran cansız bedenine ağladık günlerce. Bizler eğlenip gülerken kumdan düşlerle, onlar hayatta kalma mücadelesi veriyordu yine aynı sahillerde, aynı saatlerde. Açlıktan, yokluktan, en çok da savaştan kaçan insanlar, dövülen, taciz edilen kadınlar ve her şeyden habersiz soğuk, karanlık sularda yaşam mücadelesi veren çocuklar. Yeni bir düzen kuruluyor, yeni bir dünyanın doğum sancısı bunlar, kurbanları da şanssız, aç, öfkeli ve artık kapılara dayanan sığınmacılar… Bir tarafta vatan kisvesi altında pisi pisine ölen askerler, karanlık planlar uğruna hain pusularda kaybedilen şehitler, diğer tarafta ise tek başına iktidar olma hırsıyla yanıp tutuşanlar, basına gözdağı vermeye çalışan, gözünü kan bürümüş saldırganlar ve tarafsız(!) politikacılar. Neler göreceğiz bakalım daha, nelere şahit olup, nelere şaşıracağız. Ne kadar daha çaresiz kalıp ne kadar susacağız….
Ne çok özlemişim bu köşeyi, kelimeleri, sizleri. Sabaha kadar yazıp heyecanla okumanızı izleyip yorumlarınızı beklemeyi. Binlerce kişiyle burada bir araya gelip birbirimizi tanımadan, belki de herkesten çok tanıyarak bağ kurabilmeyi. Her hafta aynı heyecanla yazabilmeyi. Bazen çok hastayken yazdığım oldu bazen çok yorgun, tatsız, tuzsuz zamanlarım. ‘Bu hafta yazma, haftaya yazarsın’ denildiğinde; ‘Olmaz’ dedim onlara, ‘bekleyenlerim var, onları bırakamam’. Hayatın farklı izdüşümlerinden farklı rüzgarlarla uçup buraya konduk. Tanışmıyoruz sizinle belki, anılarımız, duygularımız, hayallerimiz bambaşka ama kalp atışlarımızın ritmi aynı. Hani dedim ya, herkesin hikayesi ayrı işte ben de anlatmaya çalıştım size kendi hikayeme değen hayatı. Bazen risk aldım yazarken ama inancınız umut verdi satırlar arasında tünemiş kalbime. ‘Yapabilir miyim acaba’ diye sorarken kendi kendime, ‘Yapabiliriz’ demeyi öğrendik birlikte. En çok sorulan soruyu da cevaplayayım bu vesileyle;
Evet ikinci kitap yolda, artık bitmek üzere ve benim de ilkinde olduğu gibi heyecanım zirvede, kalbim kanatlanmış gökyüzünde. Sadece bu değil, şarkı sözlerim var, dilinize dolanmak için sabırsızlanan, bloğum var, yeni yüzüyle karşınıza çıkmaya hazırlanan ve daha başka projeler…
Tanrı’nın hayatıma sihirli asasıyla dokunduğu o ilk zamandan beri inandım meleklerin bizi dinlediğine, yıldızların ardında bir yerlerde. Karanlık gecelerde usulca gökyüzüne fısıldadığımız dilekler, emanet alınıyor yıldızlardan meleklerce. Kayan her yıldızda bir dilek gerçek olup iniyor yeryüzüne, bir kişi mutlu oluyor dünyanın herhangi bir köşesinde. İlahi adaletin var olduğuna, acıların sınav, mutlulukların ödül olduğuna inandıkça en çok da elinden geleni yapıp gerisini Allah’a bıraktıkça hayat daha bir katlanılabilir oluyor galiba. Tüm bunlardan yola çıkarak yeni hikayeler, bize ait öyküler, mucizeler, fikirler paylaşacağım sizinle. Kalbim kıpır kıpır; Okulun ilk günü gibi, ilk aşk gibi…
Günler geçiyor, zaman geçiyor, mevsimler değişiyor.
Hayatı müsvette yaşamamak lazım, temize çekmeye vakit kalmayabiliyor.
Anı yakalayıp, tadını çıkarmak gerekiyor.
Veee iş, söylediklerinizi değil, söylemediklerinizi anlayanları bulmakta yatıyor
O halde işte başlıyoruzzzz;
Hazır mısınız ?
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan