Gece lambasının soluk ışığı, oğlumun alnına düşen perçemlerine yansımıştı.
Gözlerini kapamış, anlattığım masalı dinliyordu.
‘Bir varmış, bir yokmuş’ ile başlayan cümleler kuruyordum, hayalleri mış’li miş’li cümlelere sığdırmaya çalışıyordum.
Oğlum, gözlerini usulca açarak beni şaşırtan şu soruyu sordu;
‘Anne, masalların sonunda hep iyi olanlar kazanıyor, ama kötü birileri hep canlarını yakıyor.
‘Bir varmış, bir yokmuş’ ile başlayan cümleler kuruyordum, hayalleri mış’li miş’li cümlelere sığdırmaya çalışıyordum.
Oğlum, gözlerini usulca açarak beni şaşırtan şu soruyu sordu;
‘Anne, masalların sonunda hep iyi olanlar kazanıyor, ama kötü birileri hep canlarını yakıyor.
Sonunda iyi şeyler olması için önce üzülmeleri mi gerekiyor?’
Öylece kaldım.
Düşündüm;
Küçücük elleriyle hayata tutunan bir çocuğun hayatta bedel ödemek kavramıyla ilk karşılaşmasını, hayata dair ilk masalını.
Hayatın bir varmış, bir yokmuşları, bir göz açıp kapayışları, çocukların hayalleri, büyüklerin yaşamak istedikleri.
Çocukluğun sesidir masallar, bazen annenin, babanın, ablanın.
"Sora sora az gidip uz gidip Kaf Dağı'na, izini arar saadetin, dünyalılar" diyor ya şarkı, işte büyüdükçe herkes kendi masalına uygun bir gerçek arıyor, hem de en gerçek kendi masalıyken.
Hayat bir masalsa yaşanması gereken, herkesin masalı vardır ve herkes kendi masalında başkahramandır.
Hayatın bir varmış, bir yokmuşları, bir göz açıp kapayışları, çocukların hayalleri, büyüklerin yaşamak istedikleri.
Çocukluğun sesidir masallar, bazen annenin, babanın, ablanın.
"Sora sora az gidip uz gidip Kaf Dağı'na, izini arar saadetin, dünyalılar" diyor ya şarkı, işte büyüdükçe herkes kendi masalına uygun bir gerçek arıyor, hem de en gerçek kendi masalıyken.
Hayat bir masalsa yaşanması gereken, herkesin masalı vardır ve herkes kendi masalında başkahramandır.
Masalların tadı, anlatımdaki ustalıktandır.
Başkalarının hikâyeleridir masallar, onların düşünceleridir. Başkalarının hayatları, başkalarının aşkları, mutlu sonlarıyla başlıyoruz hayata. Çocukluğun yontma taş devrinde, başkalarının aynalarında görüyoruz kendimizi, masal kisvesi altında.
Oysa sayfada durduğu gibi durmaz masallar, onlar da yorgun düşebilir, anlatanlar da.
Günlük yaşamın ucuz kahramanlarına kulak verme zorunluluğu, masal kahramanlarına mesafeli olma zaruretine itiverir. Ancak insan her zaman biraz çocuktur, değişen sadece oyuncaklardır.
Oysa sayfada durduğu gibi durmaz masallar, onlar da yorgun düşebilir, anlatanlar da.
Günlük yaşamın ucuz kahramanlarına kulak verme zorunluluğu, masal kahramanlarına mesafeli olma zaruretine itiverir. Ancak insan her zaman biraz çocuktur, değişen sadece oyuncaklardır.
Her masalın, hayatta vermek istediği bir ders vardır.
Mesela Sindrella; Küçükken Sindrella masalından alınacak ders;
Mesela Sindrella; Küçükken Sindrella masalından alınacak ders;
İyiler hep kazanır, külkedisi olsan da hep bir şansın vardır.
Oysa büyükken şu gelir akla;
Oysa büyükken şu gelir akla;
‘Gece on ikiden sonra, hatun kısmının ne işi vardır dışarıda’.
Kırmızı başlıklı kız masalında;
Kırmızı başlıklı kız masalında;
‘Yolda her gördüğünle konuşma, muhatap olma’,
Alaaddin’ de; ‘Sokakta her bulduğunu karıştırma’,
Heidi’ de; ‘Akıllı kız ol, patikalarda keçi kovalama’,
Pinokyo’da; ‘Baban marangozsa yalana bulaşma’…
Alaaddin’ de; ‘Sokakta her bulduğunu karıştırma’,
Heidi’ de; ‘Akıllı kız ol, patikalarda keçi kovalama’,
Pinokyo’da; ‘Baban marangozsa yalana bulaşma’…
Masallar, hayallerde kurulan düş kentinin beyaz boyalı ahşap çitleriyle çevrilmiştir.
Bulutu kesen mavinin, sarıyı doyuran güneşin, üstünüze sinen mucizenin hayat bulduğu yerdir.
Ve giriş tabelasında tek bir cümle yazar;
Bulutu kesen mavinin, sarıyı doyuran güneşin, üstünüze sinen mucizenin hayat bulduğu yerdir.
Ve giriş tabelasında tek bir cümle yazar;
‘Dikkat masal sahası; Baret takınız, başınıza elma düşebilir!’
Masallar da hayatın içinde, o kadar kolay değil galiba. Kahramanların neler çektiğini, bir de onlara sormak gerek aslında.
Mesela; Biri kurbağa öper, biri yüzyıllarca uyur, biri yedi cüceyle yaşar, biri kuleye kapatılır.
Bir prenses bile olsan, kadınlık zor iş masallarda da.
Hem kahramanlar, o kadar da masum değillermiş uzaktan bakınca;
Mesela; Biri kurbağa öper, biri yüzyıllarca uyur, biri yedi cüceyle yaşar, biri kuleye kapatılır.
Bir prenses bile olsan, kadınlık zor iş masallarda da.
Hem kahramanlar, o kadar da masum değillermiş uzaktan bakınca;
Pamuk prenses, cüce müce yedi tane adamla aynı evi paylaşıyordu, Pinokyo yalancıydı, Robin Hood bir hırsızdı.
Tarzan, ortalıkta çıplak vaziyette dolaşıyordu.
Bir yabancı çıkagelip Uyuyan Güzel'i öptü ve onunla evlendi.
Sindrella, annesine yalanlar söyleyerek bir partiye katılmak için gece evden kaçtı.
Yani yaptığımız şey, bir masalın ağzını kapatmak ve yatmak, akşam masallarla uyurken, her sabah gerçeğe uyanmak.
Tarzan, ortalıkta çıplak vaziyette dolaşıyordu.
Bir yabancı çıkagelip Uyuyan Güzel'i öptü ve onunla evlendi.
Sindrella, annesine yalanlar söyleyerek bir partiye katılmak için gece evden kaçtı.
Yani yaptığımız şey, bir masalın ağzını kapatmak ve yatmak, akşam masallarla uyurken, her sabah gerçeğe uyanmak.
En gerçekçi masal aşktır. Gerçek olsun istersin masallar ya da biraz düş biraz gerçek.
Ama sıcacık olsun.
Ama sıcacık olsun.
Birbirinin masal kahramanı olmak isteyen iki kişinin, kimselerin anlayamayacağı bir dilde, tek bedende, bir sayfada buluşması.
Baharda yağan kırkikindi yağmurları gibi süzülerek akar yüreğine, kâinat gözlerinde dize gelir. Başlık koyamazsın, kıyamazsın.
Baharda yağan kırkikindi yağmurları gibi süzülerek akar yüreğine, kâinat gözlerinde dize gelir. Başlık koyamazsın, kıyamazsın.
Ve kalbin nar taneleri gibi dağıldığında, masalın kan kırmızı renge bulandığında, annenin; ‘oyuncaklarını topla’ diye yankılanan sesi, bu sefer tanınmaz bir halde sana haykırır:
"Topla o kalbini yerden, akşama yeni maskeler, misafirliğe gelecekler."
Aslında masallar, büyüdükçe yazılıyor insan yüzünde.
Kendi masalımı düşündüm ben de;
Kendi masalımı düşündüm ben de;
Başı belli, herkesin başladığı gibi, prensestim ben küçükken, öyle zannederdim.
Ne külkedisi gibi balkabağından bozma, fareden olma hayatım oldu ne de pamuk prensesin ki gibi bir elmaya kanıp bayıldığım.
Sadece prensestim işte, kolları yerine kanatları olsun diyen, yüreğinin götürdüğü yere uçmak isteyen.
Büyüdükçe gördüm ki uçan halıya tüm kalbinle tutunsan da süpürgeyle uçmak kazandırıyormuş hayatta. Yoksa kolun kanadın kırılıyor, canın fena yanıyormuş.
Kimi kez minik cüceleri devleştirdim, öpünce prens olacağını sandığım kurbağalarla yüzleştim. Bazen içimdeki Pollyanna da uyanmadı değil hani.
‘Her şey iyi olacak, evrenden iste yeter’ metaforuna sığınan yarı deli Pollyanna.
Şimdi bildiğim, bu masalı ben yarattım, sakin ve huzurlu, artık gururlu.
Çoğu kahramandan daha şanslı ve mutlu…
Ne külkedisi gibi balkabağından bozma, fareden olma hayatım oldu ne de pamuk prensesin ki gibi bir elmaya kanıp bayıldığım.
Sadece prensestim işte, kolları yerine kanatları olsun diyen, yüreğinin götürdüğü yere uçmak isteyen.
Büyüdükçe gördüm ki uçan halıya tüm kalbinle tutunsan da süpürgeyle uçmak kazandırıyormuş hayatta. Yoksa kolun kanadın kırılıyor, canın fena yanıyormuş.
Kimi kez minik cüceleri devleştirdim, öpünce prens olacağını sandığım kurbağalarla yüzleştim. Bazen içimdeki Pollyanna da uyanmadı değil hani.
‘Her şey iyi olacak, evrenden iste yeter’ metaforuna sığınan yarı deli Pollyanna.
Şimdi bildiğim, bu masalı ben yarattım, sakin ve huzurlu, artık gururlu.
Çoğu kahramandan daha şanslı ve mutlu…
Prenses değilim belki ama hükmünü kendim sürdüğüm, üstüne üstlük taçlandırdığım uçsuz bucaksız bir kraliyetim var; sohbeti, keyfi eksik olmayan neşeli bir kraliyetim.
Masalın başını kaçırdığım zamanlarım da oldu, ama bu yalnızca benim suçumdu, kahramanlar masumdu…
Masalın başını kaçırdığım zamanlarım da oldu, ama bu yalnızca benim suçumdu, kahramanlar masumdu…
Öğrendim ki, büyüyünce ihtiyaç duyulur, masallara inanmaya, çünkü hayat masalların bittiği yerde başlar.
Ve herkes kendi masalını yaşar…
Ve herkes kendi masalını yaşar…
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan