“Nasıl buluyorsun yazacak konu” diye soruyorlar bana hep ya da; “Nereden aklına geldi bunu yazmak” ? Cevabım hep aynı; Yazacak o kadar çok konu, anlatacak o kadar çok duygu var ki, önemli olan bakmak, hayatı farkında olarak yaşamak…
Baharı anlatmak, yol kenarında açan lalelere odaklanmak, yazın geldiğini idrak edip diyete başlamak, hep gündem işte, yazdığım, yaşadığım, yaşarken paylaştığım… Cumhuriyet tarihinin belki de en büyük referandumunu yaşayacağımız bu hafta, bunun için de bir-iki kelam etmek yakışır derim.
Bu referandum meselesi, beni çook uzaklara, geçmişe götürüyor; Hani tek kanallı televizyonlarımızda, Erkan Yolaç’ın sunduğu “Evet-Hayır” yarışmasını keyifle izlediğimiz o günlere. Bu aralar her yerde, her köşede duyduğumuz, İzmir ve Mehter Marşları da o “evet-hayır” zamanlarının hatırası. Yarışmacılar, İzmir Marşıyla geliyor, Mehter Marşıyla gidiyordu hani. Başımızı emme-basma tulumba gibi sallamak yasaktı yarışmada. Yani her denileni sorgulamadan onaylamak,araştırmadan kabullenmek, bugünkü tabirle...
Demokrasiye sonuna kadar inanan biri olarak; “Evet deyin”, “Hayır cevabını verin” demeyeceğim. Sadece, şapkanızı alıp önünüze biraz düşünmenizi isteyeceğim. Korkmayın, düşünmek bir nebze kolaydır da, zor olan düşünüleni yapmaktır. Tabi şu da var, herkes ne yapacağınızı söyleyebilir de, ne düşüneceğinizi değil.
Bakıyorum da, niye ‘evet’ ya da neden ‘hayır dediğini bilmeyen ciddi bir kitle var meydanda. Kendileri, bildiklerini iddia ediyor, o ayrı da.
- “Niye Evet diyeceksin”
- “Cumhurbaşkanımı seviyorum” !
Bu kez ‘Hayır’ diyeceğini söyleyene soruyorum;
- “Neden Hayır demeyi düşünüyorsun”
- “Bu Cumhurbaşkanını istemiyorum” !
Aynen de böyle;
Neyi, niye dediğini bilmeyen, referandumun amacını idrak edemeyen, sonuçlarını düşünemeyen bir halk var.
Ve bu halk, ülkenin yönetim yapısını değiştirecek belki de kaderini tayin edebilecek bir karar için oy kullanacak.
Demokrasilerin en güzel tarafı bu;
İsteyen istediğini seçer, istediğine evet, istediğine hayır der.
Özgürlüktür bu; Fikir özgürlüğü…
Lakin neyi, neden seçtiğini bilmek gerek.
Mesela;
Meclis ve parlamenter sistemin ne zararı var da Başkanlık Sistemini seçiyorsun?
Meclis çoğunluğu zaten tek partinin elindeyken, ne yapılamıyor da Başkanlık gelsin istiyorsun?
Sırf iktidardaki partiyi istemediğinden mi; ‘Hayır’ diyorsun?
Parlamenter sistem ile Başkanlık Sistemi arasındaki farkları biliyor musun?
İşte bu soruları cevapladıktan sonra, istediğine mührü basıyorsun…
İşin bir de oturdukları semte, bağlı oldukları ile ilçeye göre damgalanmış seçmen profili kısmı var ki, evlere şenlik. Kıyı bölgeler, Hayır’cı, iç kesimler Evet’çi. Duble deyince aklına yol gelenler Evet’çi, rakı gelenler Hayır’cı, şaka gibi… Nereden biliyorsun güzel kardeşim, oy verirken, mührü basarken yanında mısın? Adamı neye göre, nasıl yaftalarsın?
En tuhaf kesim ise bu referandumda oy kullanmayarak ileride olacaklardan muaf tutulacağını sanan kesim- ki onlara Allah’ın akıl, fikir ihsan etmesini dilemekten başka bir şey gelmiyor elimden maalesef…
Öyle bir noktaya geldik ki, hangi kanalı açsam referandum, hangi gazeteyi alsam referandum. Yemeğe gidiyoruz; “Ne olacak sence, evet mi çıkacak, hayır mı”, Sokakta yürüyorum, her yer evet-hayır billboardları, propagandaları…Vallahi şiştim, billahi şiştim. Döndüm içime, kapattım şalteri, kestim bu muhabbeti. Ne çıkacaksa çıkacak, konuşulması gereken; Ne çıkacağı değil be yurdum insanım, sonrasında ne olacağı…
Bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisine dönmüş durumda iş, çığırından çıkmış. Evet diyenlerle Hayırcılar, birbirini hainlik, yalakalık, vatanı satmışlıkla suçlayıp duruyor. Mevzu, çarşıda pazarda, kahvede, okeyde hep belli; Ne olacak bu memleketin hali?
Dedim ya, demokratiğiz biz ve ayrıca dünyanın tek laik, demokratik, Müslüman devletiyiz. Başka bir deyişle emperyalist güçlerin Ortadoğu’da bu kadar güçlü bir devlet olmasından hep çekindiği, rahatsız olduğu bir ülkeyiz. Gözlerini kan bürümüş bu güçler, ellerini ovuşturarak bekliyorlar, parçalanmamızı, bölünerek ayrılmamızı. Ağızlarından salyalar akarak, gözlerinde dolar işaretiyle pusudalar, dibimizde. Sanıyorlar ki, ayıracak iki kelime bizi, Evet ya da Hayır. Oysa unuttukları şu ki; Ataların kanıyla sulanmış bu topraklardan bizi ölüm ayırır!
O yüzden Ey Amerika, Ey Rusya, Avrupa !
Bu milletin sabrı şakaya gelmez, yorulursun.
Güzel ülkesini, gelmişini geçmişini, bir de geleceğini düşünmeden gidene aşk olsun.
Ve ne çıkarsa çıksın sonuç,
Memleket için hayırlısı olsun !
CANSEN ERDOĞAN
twitter : @cansenerdogan
instagram : cansenerdogan
Snapchat : cansencann