Düşündüm de evrenin en büyük mucizesi doğmak olsa gerek ve aynı zamanda insanın kendini en özel hissettiği olgu. Düşünsenize doğdunuz ve farklısınız herkesten, her şeyden. DNA'nız sadece size özel, şekliniz, şemaliniz, özünüz, sözünüz bambaşka. Teksiniz kainatta, yok sizden bir tane daha…
Bir tarafımız öyle derken bir taraf da;
‘Ne var ki’ diyor, ‘Hepimiz aynıyız işte, aynı şeyleri yapıyor, aynı şeylerden konuşuyor, aynı şekilde yaşıyor, gidiyoruz’.
Sistem aynı;
Doğuyor, büyüyor, okuyor, çalışıyor, çocuklarımızı büyütüyor, yaşlanıyor ve ölüyoruz.
Neden farklıyız ki ya da şöyle diyelim;
Niye farklı olalım ki…
Bir şanstır doğmak, Allah tarafından kula verilmiş bir ayrıcalık. Yaşamak bir görev ise tadına vararak, layıkıyla yaşamak meziyettir. Farkında olmak hele de farkındalık yaratmak, işte o sanattır. Şu dünyaya gelmiş olmak, yaşamış olmak için değil de iz bırakmaktır geride. Kendi değerinin farkında olmak, başkalarının da bu değerden haberdar olmasını sağlamaktır. Marka olmak, kendinden marka yaratmaktır
Nedir peki marka olmak;
Bir konuda iyi-kötü uç noktalarda olup bunu en çarpıcı şekilde vurgulamaktır. Dikkat çekmek, akılda kalabilmektir. Başkalarından değişik davranabilmek, belki ilk önce başkalarını şaşkına çevirmek ama sonrasında onların takdirlerini duyup seni taklit ettiklerini görmektir.
Sadece ünlü bir yıldız, popüler bir politikacı ya da büyük bir sanatçı olmaya gerek yoktur marka olabilmek için. Kişisel değerleri olan, başkalarından farklı düşünen, kendisi gibi olabilen herkes markadır aslında. Başkalarının değil düşünmek, düşünmeye dahi cesaret edemediği şekilde davranmak, bu davranışın da doğal olduğuna inanmak, inandırmaktır.
“Dünya ’yı değiştirebileceğini düşünecek kadar çılgın olan insanlar ancak Dünya’ yı değiştirebilecek işler yapabilir.” Önce inanmak gerekir yani, biraz deli, az biraz tuhaf. Delilik ile dahilik arasındaki fark, dahiliğin sınırları olmasıdır. Yaşamak, başlı başına çılgın bir macera; Bir gün ölmek için her gün yaşıyoruz. Üstelik bugün, bir daha asla olmayacak, bir daha hiç yaşanmayacak. Yani yaşadığımız her gün, geri kalan ömrümüzün ilk günüdür. Şu bir gerçek ki hepimizin içinde var o delilikten bir parça, hepimiz tuhafız bir yere kadar. Yani bunun anlamı, gerçekten istersek dünyayı değiştirebiliriz aslında, ama gerçekten istersek. Muhtaç olduğumuz kudret ise genetiğimiz gizli çılgın dna’ larımızda mevcuttur.
Marka olmayı, pazarlama ile halkla ilişkiler ile karıştırmak çok muhtemeldir. Bunun için verilen en güzel örneklerden biri şudur;
Bir partide şahane bir kız gördünüz diyelim. Hemen yanına gidip; "Ben harika bir sevgiliyim" derseniz, bu; “Doğrudan pazarlamadır” .
Arkadaş grubunuzla partide eğlenirken arkadaşlarınızdan biri bir kıza gidip sizi gösterip; "Şu çocuk var ya, harika bir sevgilidir" derse; “Bu Reklamdır”.
Partide şahane bir kız gördünüz. Yanına gidip telefon numarasını aldınız. Ertesi gün kızı arayıp dediniz ki; "Merhaba, ben harika bir sevgiliyimdir." Bu; “Telemarketingdir”.
Partide çok güzel bir kız gördünüz. hemen kravatınızı düzeltip ona bir içki alırsınız, ona kapıyı açıp çantası düşerse hemen yakalar, kendisine verirsiniz. dolaşmayı teklif edersiniz ve dersiniz ki; “Ha bu arada, ben harika bir sevgiliyimdir". Bu; “Halkla ilişkilerdir”.
Partide şahane bir kız gördünüz. Kız yanınıza geldi ve dedi ki; "Duyduğuma göre harika bir sevgiliymişsin”. İşte bu; “Marka olmaktır”...
Partide şahane bir kız gördünüz. Yanına gidip telefon numarasını aldınız. Ertesi gün kızı arayıp dediniz ki; "Merhaba, ben harika bir sevgiliyimdir." Bu; “Telemarketingdir”.
Partide çok güzel bir kız gördünüz. hemen kravatınızı düzeltip ona bir içki alırsınız, ona kapıyı açıp çantası düşerse hemen yakalar, kendisine verirsiniz. dolaşmayı teklif edersiniz ve dersiniz ki; “Ha bu arada, ben harika bir sevgiliyimdir". Bu; “Halkla ilişkilerdir”.
Partide şahane bir kız gördünüz. Kız yanınıza geldi ve dedi ki; "Duyduğuma göre harika bir sevgiliymişsin”. İşte bu; “Marka olmaktır”...
Hayat kısa….
Farklı olmak, değer görmek, saygı gösterilmek için zaman kısıtlı, işe bir an evvel başlamalı. “Hayırlı olsun” ile “Hayırlısı olsun” arasındaki fark büyüktür. “Hayırlı olsun” ları kabul eden taraf olun. Hatalarınızı savunmak yerine düzeltmek için çalışıp durun. Farklılığınızı ortaya koyun, adınız bir marka, bunu unutmayın, markanızı koruyun.
Ve ne olursa olsun hep;
“Ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun…” !
Av.CANSEN ERDOĞAN
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan
instagram: cansenerdogan