Ta-ta-ta-taammmm yılın son yazısını yazıyorummm!
Evet, heyecanlıyım, evet duygusalım, tamam biraz da tuhafım.
Dilimde; “Nasıl geçti habersiz, o güzelim yıllarım” şarkısı, karşımda süslü püslü, ışıltılı çam ağacı.
Günler günleri, geceler geceleri kovaladı. Pazartesi sendromuyla başlayan haftalarımız cumaları beklerken, bahar geldi, yaz gelecek derken nasıl geçtiğini anlamadan bir yıl daha geçti işte. Umutlarla başlayıp niyetlerle devam ettiğimiz, şükürlerle yolcu ettiğimiz koca bir yıl. Diş’e dokunur bir yıl mıydı bilmem ama düş’e dokunur bir yıldı benim için. Düşlerimi, hayallerimi ıskalamadığım, korkularımla hayatımı kısıtlamadığım bir yıl…
Dopdolu bir seneydi geride bıraktığımız; Sevinçleri, kederleri, gerçekleşen ve bazen de hızını alamayarak suya düşen hayalleriyle. Koltuğuna sıkı sıkı tutunmuşların hazin istifaları, bitmeyen hesapları, havada uçuşan evet’ler, hayır’lar ile uzun ince bir yoldu bu yıl. Amerika’ya kafa tuttuğumuz, Rusya ile bir barışıp bir bozuştuğumuz, dramatik, trajik, kimi kez de trajikomik bir yıl.
Takvimden yapraklar düşerken yıldızlar da kayıp göçtü gökyüzünden. Halit Akçatepe, Hakan Balamir, Engin Cezzar, Fikret Hakan mesela. Siyaset tarihi yeniden yazıldı; Başkanlık sistemiyle tanışıldı. Adalet için yollar yürüyerek aşıldı. Yılların TEOG’u pat diye kalktı, hayırsever işadamı(!), Reza’ let şekilde şakıdı. Velhasıl geçen bir yıl, anılar bıraktı ömrümüze, yaşanmışlıklarımızı çoğalttı. Güldürdü bizi, bazen gözlerimizle bazen yüreklerimizle ağlattı.
Peki ya biz, siz?
Hayata tutunanlar, yeniden başlayanlar, ucunu bırakanlar farklı farklı yollar çizdi kendine. Bir ellerinde harita, bir ellerinde fener, dehlizden geçti tüm insanlar. Kimi aydınlığa doğru yol aldı, kimi karanlığa saptı, kimi ise arafta kayboldu kaldı. Yaşananlardan dersler alan, kötü gidişattan başkasını sorumlu tutan, hayatın paragraflarda değil, sözcüklerin içinde olduğunu anlayan ve maalesef anlamayanlar oldu. Ve tüm getirisiyle, bazen götürüsüyle, kahkahaları, gözyaşları, umutları, hayal kırıklıklarıyla bir yıl geçti gitti işte…
Benim için kendimi dinlediğim bir yıldı, kendimi tanıdığım en çok kendime zaman ayırdığım. Kör kuyularda merdivensiz kaldığım çok oldu da artık kendi başıma çıkabildim oradan, kimsenin elini tutmadan. Bazen enkaz altında kaldı umutlarım, bombardımana tutuldu gülüşlerim ama yenilmedim. Yenilmedim çünkü yenilmeyi seçmedim. Tek rakibim kendimdi, onu da perişan ettim. Yalnız; ‘Tuzlu suda beş dakika yatırınca, içindeki acıyı atma olayını’ nasıl patlıcana kaptırdık, bir onu çözemedim.
Hayatı hırslarına kurban eden insanlar tanıdım bu yılda. Eskiden kızardım şimdi acıyorum. Maaşın ne olursa olsun naaşına bir pamuk yetiyor işte, havan kime? Egosu, kaçak kat çıka çıka tavan olmuş söyleyen yok. Hayır egosunu lego yapacağım ondan da haberi yok.
Kapana kısılmış, işinden, evinden hatta kendinden mutsuz kişiler gördüm. Kalpleri yerine vicdanlarını dinleyen. Bir ömrü, bedel diye ödeyen…
Yok ya, yalnızlıktan ölünmüyormuş korkmayın. Sen gülümsersen hayat da gülümsüyormuş sana, her şey karşılıklı yani, anlasana! Neler kaçırdığına değil de neler atlattığına bakınca hayıflanacağına gururlanıyorsun be hoca! Gitmez dediklerin gitmiş, geçmez dediklerin geçmiş baksana! İyi niyetin un ufak edilmiş, sessiz çığlıkların sansürle gölgelenmiş tamam da geçmiş işte ya. Yar olsa kalırdı, yaraymış iyileşmiş.
Hayat bazen müziğin sesini kısar ve sen dünyayı duymaya başlarsın. Duymamak için kaçtığın, yüzleşmemek için kıvrandığın her şeyi duyarsın. Nerede olduğunu görür, nerede olmak istediğini anlar, başlarsın. İki ihtimal vardır önünde; ‘Yeni’ bir başlangıç mı, ‘yine’ bir başlangıç mı? Seçtiğin yol, hayatının kalanıdır…
Bazen vazgeçmek gerekir. Üzen, inciten ne varsa usulca bırakıp gitmek. Hatıralardan arınmak, yeni hatıralar için yüreklerimizde yer açmak anlamına gelir. Yüreklerde yer açılınca da evren orayı yeni hatıralarla doldurur. İşte yeni bir yıla girerken bırakın eski anıları, hatıraları, bırakın gitsinler. Azat edin onları. Gitsinler ki, yenileri gelsinler!
Çok değil birkaç gün sonra saatler onikiyi gösterip yeni yıl tüm haşmetiyle kapıdan girdiğinde, tutulan dilekler, kurulan hayaller, gerçekleştirilecek ümitler mutlu ediyor beni. Hala insan olduğumuzu, umudumuz olduğunu, hayata tutunduğumuzu gösteriyor çünkü. Küçük bir çocuğun sonsuz bir heyecanla Noel babayı beklemesi, geleceğinden ümidini hiç kesmemesi gibi; Biraz ıslak, biraz parlak, mis kokulu düşler misali…
Sana bir şey diyeyim mi 2018; Yerinde olsam hiç gelmezdim valla, buralar biraz renksiz, tatsız, keyifsiz, söyleyeyim şimdiden. Ama bak, herkes pek bir umutlu senden. Yani yükün biraz ağır bak, uyarayım da önceden.
Lakin benden yana şanslısın, bu sene çok bir şey istemiyorum senden;
Yeter ki sağlık, huzur ver bir de sevdiklerimi götürme benden!...
MUTLU YILLAR!
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: @cansenerdogan