Hak ve Özgürlük Hareketi’nin (HÖH) Kurulma Amaçları
SELECT LANGUAGE YOU WOULD TO READ
OKUMAK İSTEDİĞİNİZ DİLİ SEÇİNİZ 13 Mart 2012 - 03:18 Hak ve Özgürlük Hareketi'nin (HÖH) Kurulma Amaçları
13 Mart 2012 - 03:18
Hak ve Özgürlük Hareketi’nin (HÖH) Kurulma Amaçları
HÖH’ün kurulması hem Bulgar Devleti hem de Bulgaristan Türkleri için şu anlamlara gelmekteydi:
1.Bulgar Devleti için;
Bulgar Devleti için - Bulgarların hedefi demokrasiye geçiş ile özellikle de Jelyu Jelev döneminde rejim değişikliği ile birlikte meydana gelebilecek etnik çatışmaların ortaya çıkmasını önlemekti. Böyle bir çatışmanın ortaya çıkması Bulgaristan’ı bir kargaşa ortamına sürükleyeceği gibi ülkeyi dış müdahalelere de açık bırakacaktı. Bulgaristan’da etnik çatışma senaryoları daha 1984 yılarında ele alınmış, hatta diplomasi ortamında hangi kesimin ne gibi kayıplar vereceği tartışılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla ülkedeki Müslüman-Türk topluluğunun tüm örgütlenmelerini kontrol altında tutmak isteyen Bulgaristan devleti, bu amaçta kullanabilecekleri bazı liderleri kamuoyuna lanse etti. Akabinde Bulgar gizli servis çalışanı ve Jivkov’un bir dönem danışmanı olan Ahmet Doğan’ın liderliğinde HÖH’ün kurulmasının önü açıldı ve medya aracılığı ile yoğun bir propaganda çalışması yapıldı. Öyle ki HÖH yönetimi Bulgaristan Türklerini çatışmalardan uzak tutacak aynı zamanda Müslüman-Türk topluluğunu kendi köklerinden, dininden, örf ve adetlerinden uzaklaştırmak için çalışacaktı. Bu adımla yeni asimilasyon şeklinin ilk ayağı oluşturuldu.
Bulgarlar 130 yıllık bir sürede şunu çok iyi anlamışlardı; “Bulgaristan’daki Müslüman-Türk topluluğunu asimile etmek için onları dinlerinden ve adetlerinden uzak tutmak ancak kendi içlerinden seçilen insanlarla sağlanabilir.” Bu amaçla Bulgar devleti, kadroları eski istihbarat elemanlarından oluşan HÖH yönetimini oluşturdu. HÖH de onların isteklerini eksiksiz olarak yerine getirdi. Böylece Bulgar devleti hedefine ulaşmış oldu.
2.Türkler ve Diğer Müslümanlar İçin;
Türkler için - Türklerin hedefi ise yüz yıl süren baskı rejiminden sonra böyle geniş hakların tanınması, özellikle de geçen yüzyılın 70’li ve 80’li yıllarında yapılan soykırım uygulamaları zihinlerde taze iken, birlik ve beraberliği sağlayarak geçmişte yapılanların bir daha tekrarlanmasına asla izin vermemek ve kendilerini korumak için güçlü olmaktı. Bu nedenle HÖH kurulur kurulmaz Bulgaristan’daki Müslüman-Türk topluluğu hemen bu partinin etrafında örgütlendi. HÖH aynı zamanda Bulgaristan Türkleri üzerindeki gerginliği azaltmak ve olası taşkınlıkları önlemek için bir çıkış yolu olmuştur. Bulgaristan’daki Müslüman-Türk topluluğu HÖH’ün hak ve özgürlüklerin korunması için kurulduğuna inanıyordu. Tek hedefin bu doğrultuda birlik ve beraberlik içinde hareket etmek olduğunu düşünüyordu.
Birlik ve beraberlik adına olan hedef tutturuldu görünüyor olsa da bu geçen 20 yıllık süreçte maalesef Müslüman-Türk toplumu kendi benliğinden sürekli uzaklaştırıldı. Çünkü Halk HÖH’tü ama HÖH yöneticileri onlardan değildi. Sistemin içeriğini analiz ettikten sonra sonuç çok açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Burada vereceğimiz iki örnek durumun vahametini anlamak için yeterlidir: 2009 genel seçimleri sonrasında yapılan basın toplantılarında medya mensuplarının karşısına konuşamayacak kadar sarhoş çıkan tek lider HÖH lideriydi. Onun bu durumu ırkçı ATAKA Partisi Lideri Siderov’un alay konusu olmuştu. Öte yandan Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Aziz de Efes’e gidip Bulgar papazlarına su getirmiştir. Ya kendi Halkına?
Onun bu davranışı Müslüman-Türk toplumu tarafından dikkatle takip edildi.
Bu arada HÖH’de Bulgaristan’daki Müslüman-Türk toplumunu kendi sarmallarının içinde tutmak için, Bulgar siyasetçilerinin yaptıkları Türk ve Müslüman karşıtı söylem ve eylemleri geçmişte yaşanan acı olayları hatırlatmaktadır.
Dışarıdan bakışı detaylandırır isek şöyle açıklayabiliriz: 1991-2010 yılları arası yapılan seçimlerde HÖH bir Müslüman-Türk partisi olarak başlangıçta 21 Milletvekiline sahipken, bu sayıyı artırarak 38 Milletvekilini Meclise kadar taşıyabilmiştir. Biri il olmak üzere 34 ilçe belediye başkanı, yüzlerce muhtar ve binlerce meclis üyesi çıkarmıştır. Bu rakamlara bakıldığında HÖH’ün inanılmaz bir başarısı olduğu düşünülmektedir.
Fakat bu rakamlara rağmen sürecin tamamen Bulgaristan Türkleri aleyhinde cereyan ettiği de ayrıca incelenmelidir. Zira şu ana kadar Bulgaristan’daki Müslüman-Türk topluluğunun temel sorunlarından hiç birine el atılmamıştır.
Bakalım “Yöneticilerimiz” Para, İçki ve Kadın’dan “BAŞLARINI KALDIRIP” Halkının sorunlarına el atabilecekler mi...
Rafet ULUTÜRK Yazarın Diğer Yazıları
- MACRON VE BİZİM LİNOBAMBAKİLER - 03 Eylül 2022
- Karabağ zaferi sonrası ve Hocalı Soykırım Gerçekleri - 25 Şubat 2022
- KGK, Yumuşak Güç ve Kamu Diplomasisi - 07 Temmuz 2021
- Öğretmenler de, Veli Şiddetine Maruz Kalıyor - 02 Temmuz 2021
- Azerbaycan Terörle Mücadelesini Devam Ettiriyor - 06 Ekim 2020
- AK SAÇLI TÜRK MİLLİYETÇİLERİ - 11 Ağustos 2020
- Hayatı yeniden inşa için bir fırsattır, KORONA - 05 Nisan 2020
- Millî Seferberlik..! - 31 Mart 2020
- CORONA VİRÜSTEN DAHA TEHLİKELİ AMA HİÇ UMURSANMIYOR! - 28 Mart 2020
- Korona Günleri: Merkezileşmenin Çöküşü! - 28 Mart 2020
- KONORAVİRÜS GÜNLERİNDE YAŞAM - 27 Mart 2020
- GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ÇEKİRGE İSTİLÂLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME - 16 Mart 2020
- Ahıskalılara Vatandaşlık Muamması - 19 Eylül 2016
- Sıra Türkiye’de! - 03 Ocak 2016
- PKK'nın Türkiye'de yaptıkları - 11 Eylül 2015
- Terör tehlikesi sadece Türkiye için gündemde değil - 08 Ağustos 2015
- 'ŞER' güçler ve 'ermeni yalanı' - 24 Nisan 2015
- Ermenilerin Pürk İsyanında Katledilen Türkler - 16 Nisan 2015
- Türkiye Azerbaycan'ı Ermenistan'a kurban verir? - 26 Kasım 2014
- ADALET! ... ADALET! ... ADALET! ... - 06 Temmuz 2014