UÇUYORUZ… !
Türk Dil Kurumu’na göre uçmak kelimesinin birçok farklı anlamı vardır.
- Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak.
- Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak.
- Yüksek yerden düşmek veya yuvarlanmak.
- Keyif verici veya uyuşturucu madde aldıktan sonra kendinden geçmek.
- Dinî inanışa göre ruh ölümünden sonra göğe yükselmek vs. …
Gelelim bizim son yıllarda belli başlı basın yayın organlarına ve onların kadrolu yorumcularına göre uçmanın anlamına. Onlara göre uçmak nedir? Nereye uçuyoruz? Nasıl uçuyoruz?
İddia: Bütün dünya ekonomik krizlerle boğuşurken Türkiye Ekonomisi uçuyor.
Gerçek: Türkiye Ekonomisi Pandemi sürecinde % 10 gibi büyük bir daralma yaşayarak bu iddianın asılsız olduğunu göstermiş oldu. Bunun yanı sıra Pandemi’nin Türkiye’de görülmeye başlandığı 2020’nin ilk aylarından itibaren Türk Ekonomisi en az üç kere devalüasyona uğrayarak Türk Lirası, uluslararası para birimleri içinde en değersiz para birimlerine sahip ülkeler arasındaki yerini aldı.
İddia: Avrupa, Amerika ve dünyanın birçok ülkesinde siyasî istikrarsızlıklar varken “Dünya Lideri”miz sayesinde Türkiye tam bir siyasi istikrara sahiptir.
Gerçek: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtikten sonra ilk seçiminde Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin hemen ardından hem bu sistem hem de Cumhurbaşkanı tartışılmaya başlanmıştır. Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlık seçimini kısa bir süre içerisinde iki kez üst üste (ikinci seçimde tarihi bir fark yiyerek) kaybetmesi; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Cumhurbaşkanı hakkındaki tartışmaları daha da alevlendirmiştir.
İddia: Halkımızı enflasyona karşı ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz.
Gerçek: Çin’de 2019 yılında ortaya çıkan ve 2020 yılı başından itibaren Türkiye’de de görülmeye başlanan Covid-19 virüsünden sonra Türkiye’de 2020 yılında asgari ücret: 2324,70 TL net, 2021 yılında 2825,90 TL net, 2022 yılında ise sözüm ona tarihi bir artışla 4253,40 TL’ye çıkarılmıştır. Bahsi geçen yıllarda Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) rakamları manipüle etmesine rağmen başta gıda olmak üzere birçok alanda enflasyon artış oranı % 100’ü geçmiştir. 2022 yılı için (1 Ocak-31 Aralık dönemi) hükümet tarafından verilmiş olan asgari ücret daha yılın ilk günü olan 1 Ocak’tan itibaren başta elektrik, doğalgaz, gıda, akaryakıt, temizlik, giyim, ulaşım vb. sektörlere yapılan tarihi zamlarla bütün çalışanların elinden fazlasıyla geri alınmıştır. Daha açık bir ifadeyle hükümet üç ay boyunca üzerinde çalıştığı asgari ücret zammını bir günde geri almıştır. Kaşıkla verdiğini kepçeyle geri almıştır. Son günlerde artan ekmek, yağ, benzin kuyrukları da göstermektedir ki hükümet enflasyona karşı bırakın çalışanları ezdirmemeyi, onları tamamen kendi makus talihleriyle baş başa bırakmıştır.
Bu gidişle astronotlar uzaydan yer küremize baktıklarında binlerce yıl önce Türk akınlarına karşı yapılmış olan Çin Seddi’nin yanı sıra şimdi de hükümetin ekonomik programları sayesinde halkın mecbur bırakıldığı halk ekmek kuyruklarını da görecekler.
Bu kadar hakikat gün gibi aşikar iken bizim trol medyamız, onların kadrolu yorumcuları ve işi gücü sadece muhalefete saldırmak olan bankamatikçi troller halen uçuyoruz diyorlar, diyebiliyorlar.
Aslında yazımda kendimle çelişmek istemem. Fakat biraz empati kurup trollerin perspektifinden bakınca onlara da hak vermemek mümkün değil. Kamunun bütün reklam gelirlerini alabilmeleri, başkasının basın yayın organlarına devletin bankalarından çektikleri kredi ile yok pahasına el koyabilmeleri, kamu kurum kuruluşları ve belediyelerde çalışmadan maaş alabilmeleri için trollüklerini devam ettirmeleri gerekiyor.
Ülke yangın yeri olmuş, çarşı-pazar yanıyormuş, halk evini geçindiremiyormuş kimin umurunda?
Ver mehteri, ver coşkuyu! …
Benim en çok üzüldüğüm konu ise bu ülkenin gençlerinin gözlerindeki umut ışığının giderek azalması, hatta yok olması... Bundan sebep de geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin kendi geleceklerini Avrupa’da Amerika’da veya İskandinav ülkelerinde aramaya başlaması...
Milyonlarca gencimizin üniversiteyi maddi ve manevî bin bir zorlukla bitirip kimilerinin yıllarca atanmayı beklemesi kimilerinin sözleşmeli de olsa işçi-memur olmaya çalışması kimilerinin de özel sektörde emeğinin çok altında çalışmaya/çalıştırılmaya mecbur bırakılması. Bunlara karşın bir sürü liyakatsiz, kara cahilin devletin en önemli kurum ve kuruluşlarında torpille ya da siyasî rüşvetle iş bulup çalışması.. Bunun neticesinde de vatandaşın devletine karşı olan güveninin ve sadakatinin sarsılması. Bunun gibi binlerce şey yazabilirim fakat ülkemdeki yanlışları yazmaya kalksam denizlerin mürekkep ağaçların kalem olması gerekirdi.
Şimdi söyleyin bakalım, uçuyor muyuz yoksa yokuş aşağı tepetaklak yuvarlanıyor muyuz?
Yazımı Walter Scott’un çok sevdiğim şu sözüyle bitirmek isterim:
“Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır…”
Akif Emin HÜSEYİNOĞULLARI
e-mail: akifemin34@hotmail.com
Twitter: @akifeminhuseyin
Facebook: Akif Emin Hüseyinoğulları
Instagram: akifeminhuseyinogullari