Yazmanın en güzel tarafı, okunmak, okunduğunu bilmek. Yüreğinden dökülenleri parmaklarından taşarak karşındakine ulaştırabilmek, o en derin, en mahrem yerlere, yaralı, sızılı kalplere dokunabilmek…
Bir haftadır, onlarca kişinin; “Müslüm’ e gittin mi?”,
“Filmi beğendin mi, etkilendin mi?”,
“Bir gitmeyen sen kaldın, ne zaman gideceksin?” sorularıyla nakavt olunca, “hadi kızım” dedim kendime, “git de izle şu filmi, izle ve yaz fikrini, düşünceni…
”Veee sonunda “Veni-Vidi-Vici” pardon, “geldim-gördüm-yendim”.
Yok ya bu olmadı, “Gittim- gördüm-yazdım” daha iyiydi.
Napalım, demek Sezar rahmet istedi.
Napalım, demek Sezar rahmet istedi.
Eveeet, artık ailenizin yazarından büklüm büklüm Müslüm yorumu gelsin mi?
Hayatın bir traji-komedya sahnesi olduğu düşünülürse Müslüm Gürses, hayat dramasında başrol oynamış valla. Yıllarca kendini parçalaya parçalaya şarkı söyleyişini, uğruna kendilerini jiletleyenleri, baba denilmesini çözemedik belki. Ama anladık sonunda, şarkıların arkasındaki gizemi, içindeki kederi ve Müslüm Gürses olabilmek için ödediği onca bedeli.
Filmi merak etmemi sağlayan bir başka büyük neden de senaryosunu Hakan Günday’ın yazmış olmasıydı. Kitaplarını büyük hayranlıkla okuduğum Günday, senaryo alanında kaleminin hakkını vermiş.
Müslüm’ün çocukluğu da yetişkinliği de çok başarılı canlandırılmış. Timuçin Esen, bu rolle kendini aşmış. Filme getirilen en büyük eleştiri, şarkıları orijinal haliyle, Müslüm Gürses’ den dinlenmesi gerektiği ile ilgiliydi. Yapımcı ve Timuçin Esen büyük riske girmiş aslında, Timuçin Esen sesiyle de parlatılmış, fena da olmamış. Cesaretlerine şapka çıkartarak orijinal sesi dinlemeyi tercih ederdim notunu da düşüyorum buraya.
Ayça Bingöl, anne rolüyle ciğerimizi söktü ağlatmaktan, sağ olsun. Erkan Can ise hoca rolünde pek mi ağır kalmış ne. Onu hep mahallenin saf delikanlısı rolleriyle komediyle bağdaştırdığımdan öyle geldi belki de.
Ama hiçbir oyununu kaçırmadığım ve tiyatrodaki en başarılı kadın sanatçı saydığım Zerrin Tekindor, maalesef olmamış. O hala aklımızdaki Matmazel de Curton iken Muhterem Nur oturmamış. Tiradları öyle ağdalı olmuş ki bir ara tutamayıp kendini Fransızca konuşuverecek gibi geldi, o derece yani.
Ama makyajlar ve kıyafetler, dönemi iliklerimize kadar hissettirdi. “Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde bir türlü kendimi avutamadım” diyerek hiç içmeyene rakı, içene de çilingir sofrası kurdurtabilirdi. Bir ara arka sıradan şöyle bir ses bile geldi ; ‘Müslüm baba, ahirette konser ver, kafama sıkıp gelmeyen şerefsizdir.’
İster dinleyin ister dinlemeyin, beğenin beğenmeyin, bu ülkede bir Müslüm gerçeği var. ‘Her masada içkimiz, her karakolda ismimiz, tek güzelde sevdamız vardır. Biz müslümcüyüz’' mottosuyla yola çıkanlar, arabesk kültürün en radikal kanadıdırlar.
Ferdiciler, Gencabaycılara nazaran kimliklerini bence en çok sahiplenen, bunu da gururla sergileyenler. İzlerken bile kalbi parça pinçik yapan trajik hayatta ayakta kalmayı becerebilmiş, acıyla yoğrulmuş şarkılar yapabilmiş birini bu kadar sahiplenmelerini anlayabiliyorum ben. Müslüm Gürses, varoşların sessiz çığlığı çünkü. Ezilenlerin, itilenlerin, kendini ifade edemeyenlerin sesi. O düşünmeden, acıya aldırmadan yapılan jiletler, bedenden sızan kan, ‘kaybolanların’ “fark edin bizi çığlığı” aslında. Gürses, şarkılarında o yitik, yalnız ve umutsuz kitleye sahip çıkıyor, şarkılarıyla onların ızdırabına ortak oluyor, dertlerine deva oluyordu. ‘Baba’ denmesi ondan işte, baba gibi dayanılan, sığınılan.
Herkesin kendini jiletlediği yoktur tamam da, hepimizin jiletlik aşamaya geldiği bir dönem olmuştur mutlaka. Bırakın şimdi, ‘hangimiz sevmedik’ şarkısıyla deşilmedi mi ruhunuz zamanında. Dibe vurup da ‘dertler derya olmuş, ben de bir sandal’ diyerek geceleri gündüzlere katmadınız mı? ‘Sen tanrı mısın beni öldürdün, eşime dostuma beni güldürdün’ şarkısını dinleye dinleye sabahlamadınız mı?
Cevabınız evetse tebrikler, hayatı yaşamışsınız. Belki acıyla ama hakkıyla layıkıyla
Hayırsa cevabınız üzgünüm, hayatı yaşamamış, yaşadığınızı sanmışsınız. Aşk olmadan hayat mı geçer yaaa…
İşte böyleee. Yazarınız gündemin nabzını tutmaya devam ediyor, halkın sesi olmaya çalışıyor. Filmden sonra diyebileceğim;
1 ölü, 80 milyon yaralı…
Hüzünler bize emanet babaa, aşklar yaslı, şarkılar gamlı…
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan