BİT VE GİT!
Ay inanamıyorum!
Valla da olmuş billa da oluyor; 2020 bitiyor yenisi geliyor. Gerçi gelmekle de iyi mi yapıyor, gelen gideni aratacak mı belli olmuyor. Tek bildiğim, son yüzyılın en enteresan, en karışık ve bir hayli de mayışık senesi sonunda bitiyor!
Yılın son yazısını, süslü püslü çam ağacının karşısında, burnumda tarçın kokusu, içimde yeni yıl coşkusuyla yazardım yıllardır. Bu sene ise sokağa çıkma yasağında, derin bir sessizlik ve ‘acaba neler olacak’ korkusuyla yazıyorum. Umut yine var, gerçekleşmeyi bekleyen hayaller, düşler. Lakin bir yandan da deli sorular, endişeler.
Aman canım biz imkansıza meydan okumuş ecdadın torunlarıyız, bu da gelir bu da geçer…
Ne yıldı ama değil mi, bir türlü bitmeyen, üzen, sindiren. Doğal afetleri, depremleri, savaşları kaosları, yangınlarıyla en çok da lanet Corona salgınıyla hatıralardan silinmeyen. 2020 sırf ülkemizde değil tüm dünyada adını salgın, virüs, hastaneler, ölümler, ekonomik çöküşler yılı olarak yazdırdı tarihe. Şunun şurasında bitmesine üç-beş gün kaldı kalmasına da, bende de sanki hiç gitmeyecek her an gitmekten vazgeçecekmiş hissi uyanmış vaziyette.
Avusturalya yangınlarıyla başladı her şey, bizim de Ege’de Hatay’da yandı ciğerlerimiz. Yüzlerce hektar kül oldu, hayvan türü yok oldu. Van’da çığ düştü, İzmir-İstanbul seferi yapan uçak düştü. Elazığ’ı, İzmir’i deprem sarstı, Endonezya’yı sel aldı. Ortadoğu’yu çekirgeler bastı, Beyrut Limanı patladı. Yunanistan sınırları kapattı, yüzlerce mülteci arada kaldı. İngiltere, Avrupa Birliğinden ayrıldı, Brexit ilan edildi. Prens Harry ve eşi Meghan da kraliyet ailesinden ayrıldı, Megxit gerçekleşti. En iyi film Oscar’ını ilk kez orijinali İngilizce olmayan bir film, Parazit kazandı. Uzaya roket fırlatıldı, T.B.M.M’nin 100.yıldönümü kutlandı. Amerikan seçimlerini 78 yaşındaki Joe Biden kazandı. Ve tabii ki en önemlisi de kilometrelerce ötede Çin’in Wuhan kentinde, bir hergelenin yediği yarasa, dünyayı karıştırdı.
2020 felaketleri tüm yıl boyunca peşimizi bırakmadı. Ama hepimizi en derinden sarsan felaket ise kuşkusuz Covid-19’du. Pandemi haline gelen bu virüs, milyonlarca insana dokundu, ölümlere sebep oldu. Okullar, lokantalar, berberler kapatıldı, sokağa çıkmalar kısıtlandı. İlk kez ‘uzaktan eğitim’ ile tanıştık. Valla hem veliler hem de öğrenciler olarak okulu bu kadar özleyeceğimizi hiç ummazdık. Uzun masalara, yüz yüze sohbetlere, sarılıp kavuşmalara hasret kaldık. Küçük sandığımız şeylerin ne kadar önemli, sıradan dediklerimizin ise ne kadar kıymetli olduğunu anladık. Evde kalmaya alıştık, istesek hayat sığarmış eve, ziyadesiyle yaşadık. Yalnız kalabilmeyi, kendimizi oyalayabilmeyi bir de ekmek yapabilmeyi becerdik. Sessize alıp yaşamı, titreşimde kalabildik.
“Bit artık 2020” diyoruz, “git bir an önce. Arkana bakmadan çık, istenmiyorsun artık !”
Çünkü böylesi daha kolay; Suçu atmak birine, bir seneye ve tutunmak yenisine. Oysa işin aslı öyle değil canım. Suçlu olan yıl değil suçlu olan biziz, biz insanoğlu. Doğanın dengesini bozduk, belamızı da bulduk. Plansız büyümekten, düzgün beslenememekten, kirli-temiz ayırt etmeden önümüze geleni yedik, bu virüsü hak ettik. Minderden yumuşak, sağlam olmayan evler yapıp ölüme davetiye yazan müteahhitler yüzünden sarsıldık, yıkıldık. Ormanda mangal yapanlar, yere izmarit atanlar yüzünden yandı ağaçlarımız, dağlandı ciğerlerimiz. Aslında suçlu ne 2020 ne de hissettiklerimiz. Tek suçlu var, o da biziz!
Ben 2020’ye, Ortadoğu’yu vuran kurşunlardan, bombalardan patlamalardan, ırkçılardan, ranttan, kavgadan, corona’dan, bütün bir yıldan sıyrılarak, içimde bir yerlerde saklanmış çocuğa sımsıkı sarılarak, yanıma hayallerimi, düşlerimi bir de hala tedavülden kalkmayan iyi niyetimi alarak, hayatın, beni okuyanların, elimi tutanların, yanımda olmak için uğraşanların arasında giriyorum.
Dışarıda yaşanamasa da içimde yaşatmaya çalışırken yeni yıl heyecanını, nasıl bir 2021 istediğimi düşünüyorum. Kocaman ve fosforlu kalemlerle sağlık ve huzur istiyorum en çok. Ilık meltemler essin başımda, güneş ısıtsın gönlümü. En sevdiğim sağanak yağmurlarda yıkansın kalbim, temizlensin ruhum, zihnim. Yüzümde hiç silinmeyen bir tebessümle geçsin bu yıl, Satürn durmasın güneşimin önünde, Merkür gerilemekten vazgeçsin, önüne baksın artık hep. Kalbimi kıranlar pişman olsun, yazılarımı herkes okusun ve sevdiklerim hep yanımda olsun!
Devir- teslim töreni başlıyor, 2020 yerini 2021’e bırakıyor.
Ortam parçalı bulutlu ama yüreğim yer yer güneşli, umutlu ve huzurlu…
Yılbaşı, 365 günde bir gün, evimize gelen misafir gibi.
Bazen bizden bir şeyler alıp götürüyor, üzüyor, yeni yer açıyor.
Bazen de bir şeyler getiriyor, sevindiriyor, şaşırtıyor.
Ve her misafir gibi sevgi dolu bir vedayı ve teşekkürü hak ediyor, vakti geldiğinde de gidiyor.
Sana bir şey diyeyim mi 2021;
Yerinde olsam hiç gelmezdim valla, buralar yangın yeri!
Ama illa da geleceğim diyorsan, korkak alıştırma elini.
Güven kendine, al aklını başına ve
GETİR;
Geleceğe dair ümitlerimizi, düşlerimizi, ne varsa GERİ! …
Mutlu Yıllar! …
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: @cansenerdogan