DEFNE! ...
Özel bir kadından bahsedeceğim size bugün!
Hem güzel, hem akıllı. Yaşadığı sıra dışı aşk ile anılan, tanınan, akışı bozan.
Vay be dedirten, Tanrı’ya diz çöktürten Defne’den! ...
“Hangi Defne’den mi ?” valla içiniz fesat sizin :))
Benim Defne’m sizin düşündüğünüzden daha farklı, daha derin.
Sizin düşündüğünüz kişi magazinin figürü, benimki ise tarihin.
Sizin bildiğiniz trajikomik, benim anlatacağım mitolojik.
Kızım olursa Defne koyacağım derdim hep. Hem batıya dönük hem Anadolu’ya özgü.
Yaprağı koparılınca, dalı kırılınca güzel kokular saçar Defne.
Kızım da öyle olsun derdim; Tavrı, bakışı, duruşu güzel olsun, kırıldığında bile.
Umut şifasıysa her derdin, defne simgesidir her zaferin.
Haydi, bırakalım şimdi gündemi, dedikoduyu, sansasyonu, anlatalım kahraman Defne’nin hazin sonunu;
‘Baş Tanrı Zeus'un oğlu olan Apollon güneş ve savaş tanrısıymış. Her sabah, dört tanrısal atın çektiği altın arabası ile peşinde güneş, gökyüzünü bir uçtan bir uca dolaşırmış. Yine bir gün gökyüzünü dolaşırken elinde oku ve yayıyla bebek yüzlü aşk Tanrısı Eros'a rastlamış. Eros'un bebeksi yüzüne ve elindeki ok ve yaya bakan Apollon kendisini tutamamış ve Aşk Tanrısına şöyle demiş;
“Ey aşkın tanrısı! Bu savaş araçları, senin eline hiç yakışmıyor. Onları bana verirsen uygun yerde yani savaş meydanlarında kullanırım. Bilirsin benim attığım ok yerini bulur, bu konuda üzerime yoktur” Apollon'un bu sözleri, çocuk gözlü, bebek yüzlü Aşk Tanrısı Eros'u çok kızdırmış.
Güzel gözleri sinirden alev alev parlamış ve Apollon'a demiş ki;
“Ey Güneşin Tanrısı güçlü ve akıllı Apollon! Söylediklerinde elbette ki doğruluk payı var. Senin oklarının her şeyi vurabilir mutlaka. Ama unuttuğun bir şey var ki o da benim oklarım, seni bile vurabilir. Benim işimi neden böyle küçümsüyorsun !”…
Eros, sözlerini bitirdikten sonra Apollon'un yanından hızla uzaklaşmış. Ama bir yandan da Apollon'a oklarının tadını tattıracağına yemin etmiş.
Apollon günlerden bir gün, ormanda yalnız başında dolaşan, Irmak Tanrısı Peneus’un kızı, güzeller güzeli su perisi Daphne'yi görmüş. Onu görür görmez bütün vücudunu bir titreme almış. Kendinden geçerek tanrıçaları bile kıskandıran bir güzelliğe sahip bu su perisini izlemeye başlamış. Ancak onları izleyen birisi daha varmış; Aşk tanrısı Eros! Eros, Apollon'un kendisini küçümsemesinin intikamını almanın vaktinin geldiğini görünce sevinerek okunu çekip fırlatmış ve Apollon, hiçbir erkekle olmayacağına yemin etmiş Daphne’ye âşık olmuş. Daphne, Tanrılara vermiş olduğu sözüne sadıkmış ancak AŞK denilen güçlü büyünün etkisinden sıyrılamayarak Apollon’a doğru hızla sürüklenmiş. Verdiği sözün ve büyük aşkının arasında seçim yapmak zorunda kalan Daphne, Toprak Ana’ya giderek; ‘Ne yapacağımı bilemiyorum. Verdiğim söz ve aşkım arasında kaldım, lütfen bana yardım et!’ diye yalvarmış.
Toprak Ana biraz düşündükten sonra çözüm bulduğunu ve hemen Apollo’nun yanına gitmesini söylemiş. Daphne koşarak yanına gitmiş ve Apollo onu sıkıca kucaklamış, mis gibi saçlarını koklamış, ipek tenine dokunmuş. O an, iki âşık birbirlerine ilk ve son kez bu denli yakın bu denli bütün olmuş.
Çünkü Apollo’nun sarılışıyla Daphne bir ağaca dönüşmüş…
Evet, tam da tahmin ettiğiniz gibi, güzeller güzeli Daphne, Defne Ağacına dönüşmüş…
Apollo ne yapacağını bilemez bir halde üzüntüden kahrolurken karşısındaki muhteşem ağaca dokunmuş; ‘Ey sevdiğim, verdiği söze sadık sevdiğim! Ben de senin huzurunda söz veriyorum ki sen benim tek sevdiğim olacaksın ve her yerde benimle olacaksın. Bundan böyle yaz, kış hep yeşil hep taze kalacak olan sen, dalların ve yapraklarınla benim ve savaşçılarımın kafalarında taç olarak gururla taşınacaksın.’! …
Sizin de yüreğiniz burkuldu mu? Benim evet ama sadece bir an. Siz de benim gibi iyi tarafından bakın o zaman;
Mutlu sonla bitseydi, bu aşk hikâyesinden haberimiz olamayacaktı değil mi! Bu aşk, şu an hatırlanmayacak, anılmayacaktı.
Ben bu hikayeyi yazamayacak siz de tam şu anda aşkı düşünüyor, aşkınızı aklınıza getiriyor olmayacaktınız.
Okurken kendinizi Daphne ile Apollon yerine koyamayacaktınız.
O yüzden sonu mutlu olsa da olmasa da kavuşsanız da kavuşmasanız bir aşkın tarafı olabildiyseniz, okuyucu- dinleyici olarak bile, ne mutlu size.
Çünkü aşk bu, akla zarar kalbe ziyan.
Yaşayan bir, yaşamayan bin pişman!
Ve bir muammadır aşk;
Kiminin vicdanına atılan taş,
Fakir gönüle katılan aş,
Kiminin gözünden akan yaş,
Defneyaprağına yoldaş!
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan