EVDEKİ KRALİÇE'LER!
İçimde kalp atışını, ilk hissettiğimde başladı bu aşk ve ben onunla hayatımı temize çektim...
Varlığını öğrendiğim anda, kalbim daha bir sıcak, toprak daha bir ıslak, güneş daha bir parlak göründü bana.
Ve kucağıma ilk aldığımda, minicik ellerini yanağıma koyduğunda, hiçbir şeyin artık aynı olmayacaktı benim için, hayatta…
Masmavi bir dünya yarattı içimde, sevgi dolu sırça bir köşkle…
Öpmeye kıyamadığım, koklamaya doyamadığım...
O’ ndan sonra ağlamaya başladım;
‘Uçan fil Jumbo’ yu annesinden ayırdılar diye,
Barış Manço’nun ‘Arkadaşım Eşek’ şarkısında, sarı kızın buzağıyı sütten kesmesine...
Uykusuz günlerce yaşanabileceğini, onun canı yandığında benim yüreğimin dağlandığını öğendim…
Sadece düşündüğümde bile, burnumun sağ tarafında, sızı adında, bir acıyla yaşamayı öğrendim…
Anne demeyi beceremeyip ‘ann’ dediğinde koltuğun üstüne çıkıp dans etmeyi, ilk ‘annemmm’ dediğinde mutluluktan ağlamayı öğrendim…
Ve bu yazıyı yazmaya başlamadan az önce yanıma gelip ‘biliyor musun, iyi ki benim annemsin’ dediğinde, dünyanın en mutlu insanı olduğumu öğrendim…
Ve ben anne olunca, annemi anlamayı öğrendim…
Tanrı, bir bebeği yaratıp dünyaya gönderirken, şenlikler olurmuş gökyüzünde…
Bebek, korkarmış, hiç bilmediği bir evrene gidecek diye…
Tanrı, rahatlatırmış onu;
‘Korkma bu meleklerden dünyada da var, her bebeği, bir melek karşılar orada; sever karşılıksız, korur katıksız, yaşar zamansız. Sevmeyi, saymayı, büyüyüp yürümeyi öğretir hesapsız. Dünyaya varır varmaz seni o karşılayacak, kucağına alacak ve bakacak...
Bebek sorar;
-Peki, Allah'ım, ben onu nasıl tanıyacağım, benim meleğimin adı ne?
Cevap şöyle gelir;
- Adının önemi yok, sen ona ANNE diyeceksin! ...
Bir çocuk doğar.
Onunla birlikte bir anne doğar…
Varoluşun Adem’den sonraki en büyük gerçeğidir anne…
Karşılıksız sevginin, ete kemiğe bürünmüş şekli…
Katıksız fedakarlığın, sonsuz sabrın, biberondaki süt hali…
Geleceğe dair beslenen umutların, örtüsü açılmamış yatakların, uykusuz sabahların sessiz ama sancılı zamanların asalet timsali…
Düşüp de dizi kanayan çocuğun, yüreği kanayan annesi vardır.
Bedeni kor olup yanmış çocuğun ateşini, sesinden ölçebilendir anne.
Bir çocuk büyür.
Onunla birlikte bir anne büyür…
Gençlik döneminin sabır anıtıdır anne…
Delifişek günlerin, sonu gelmeyen isyanların sessiz duvarı…
Bitmek bilmez hezeyanlar yaşayan yorgun yüreği, delik deşik olsa da sözlerle mermi misali, bozulmaz asla asaleti.
Durur ve bekler yavrusunun içinde kopan kasırgaların tezde bitmesini…
İçtiği kızılcık şuruplarının haddi hesabı yoktur bu uyanışta.
Yüreğine bir beden dar gelen göğüs kafesi, keser nefesini her soluk alışında…
Ama bırakmaz yine de yavrusunun küçücük ellerini, kavrar onu kalbinden, basar bağrının derinlerine…
Okşar saçlarını uyurken, öper usul usul, içi olsa da pare pare…
Bir çocuk yetişir.
Onunla birlikte bir anne yetişir…
Gözleriyle göremeseler de her şeyi kalpleriyle duyar anneler…
Bir ses tınısında, bir kelime yazılışından anlarlar yavrularının mutsuzluğunu, umutsuzluğunu…
Panter kesilir anne, çocuğunu korumak için olaylardan, haksızlıklardan, en çok da vicdansızlardan…
Yara bere içinde kalsa da bedeninden çok yüreği, bırakmaz savaşmayı, uğruna ölümü kutsal saymayı…
Tüm benliğini koyar ortaya;
Aşkta ve savaşta, bir de yavrusu olduğunda, her şey mubahtır nasılsa…
Fırından yeni çıkmış poğaça kokusudur anne…
Pamuk elleri, çıtır çıtır un kurabiyesi…
Dokuz ay karnında taşıdığını, ömrü billah sırtında taşıyandır.
Bir güzel söze, sıcacık bir sarılışa dünyasını sunan…
Yalnızlıklarının gurbetinde, hayatın tüm zorlukları küfesinde, yılların yorgunluğu yüzündeki çizgilerde vücut bulur annelerin.
Yeryüzünde bir yuvasız kuşlar vardır, bir de annesiz çocuklar…
Yalnız kalpleri tutunmaya çalışırken hayata, küçük elleri hep boşlukta asılı kalır.
Ürkek halleri vardır onların, büyüseler de hep çocuk kalan telaşlı ruhları…
Başarılı olsalar da hayatta, kendi çocukları olmuş olsa da, hiç iyileşmeyen yaralı yalnızlıkları…
Nerede başı öne bir çocuk varsa gözleri yerde tutuklu, annesi yoktur onun, yüreği doğuştan karalı…
Bir anne gider,
Bir çocuk, çocukluğuna veda eder…
Ayakları altında uzanan cennetiyle, altında gül biten yumuşak elleriyle yüce Yaradan’ın el verdiği küçük tanrılardır anneler…
Bir gün herkes gitse de kimseler kalmasa da yanınızda, O hep size kalandır…
Hiç düşündünüz mü;
Allah her yerde olamayabilirdi bazen, kim bilir belki bundan anneliği yaratmıştır! …
ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN!
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: @cansenerdogan