İNŞİRAH
İyi ki ‘O’ var!
Kimseler yokken yanımda, yapayalnız hissederken kendimi hayatta, bir zerre kadar küçük ve değersiz sanırken ‘O’ hep orada…
Haykırdığım sükutları, fısıltıyla attığım çığlıkları duyan ‘Biri’ var; Yaratan, elimden tutan, taşıyan…
Dayandığım, inandığım, güvendiğim, dirildiğim, şükrettiğim ‘O’, iyi ki var!
Ellerim yukarda teslim olduğum, acılarıma zaman ve dua sürüp yola koyulduğum bu yolda, benim ve hepimizin yanında aziz Allah !...
Ben, sen, o! Hepimiz, tüm dünya zor zamanlardan geçiyoruz. Evimize, içimize kapanalı bir yılı geçti bile. Sevdiklerimizi kaybettiğimiz, cenazelerine bile gidemediğimiz, acıyı, hasreti biriktirdiğimiz upuzun bir zaman. Dışarıda tomurcuklanan bahar dalları, kıştan sonra gelen baharın habercisi ama kimsede yok o heyecan, o enerji.
Bilmem doğru anlatabildim mi tam da bu ruh halinde kiminle konuşsam. Valla ben de öyleyim. Aşılandık diye sevinirken mutasyonlandık. Artık çıkıyoruz evlerden derken iyice tıkıldık. Özledik sevdiklerimizi, darlandık. Sarılmaya, kavuşmaya, gülüp söylemeye hasret kaldık. Dışarıya çıkamayınca içimize kapandık.
Kapanınca ne mi oldu, hani koca bir öküz yerleşmiş gibi göğsünün ortasına, koca bir ağırlığın altında eziliyormuşçasına nefes alamaz ya insan, tam da öyle oldu işte; Sessiz, yalnız ve kırgın.
İşte tam da böyle bir anda yaşadım İnşirah Suresi’nin gücünü.
Nefessiz kaldığın okyanusun en dip ve karalık noktasından suyun yüzeyine yaklaşırken güçlenen güneş ışığı ve tam suyun yüzeyine ulaştığında aldığın o ilk nefesin verdiği rahatlama hissi…
İnşirah; Gönül ferahlığı, iç açılması. Öyle derin bir sure ki tılsım gibi, sihirli. Kuran’daki en güçlü surelerden biri İnşirah Suresi. Ruhumun, aklımın çıkmaza girdiği, yolumu kaybettiğim, karanlıkta kalmış hissettiğim ve cesarete ihtiyacım olduğu anlarda ferahlık veren, yol gösterici. Her okuyuşumda gözlerimi dolduran, kalbimi Allah’ın sonsuz varlığı ile dolduran. O’nun hep yanımda olduğunu hissettiren, kucaklayan ve koruyan!
Ne çok olmuştur değil mi, isteyip de olmayan onca dileğiniz, çalışıp çabaladığınız, uğruna o kadar emek verdiğiniz hayalleriniz. Benim çok oldu valla, sayamayacağım kadar çok. Önceleri kızardım, haktan girer, bahttan çıkardım. ‘Niye ama niye’ diye söylenir, öfkelenir, kederlenirdim. Şimdi dönüp baktığımda kocaman kocaman ‘Allah’tan olmamış’ larım var dilimde. Gerçekten hayırlı değilmiş ya da daha iyisi olmuş diyebiliyorum şükrederek tüm kalbimle. Olmuyorsa varmış gerçekten bir sebebi; Her dua nasibine, her nasip vaktine esirmiş.
Her şey sahibinden istenir; Her şeyin sahibi ‘O’!
Dua, kapıyı çalmaktır, gerisine karışmak haddi aşmaktır. Bazen ümitsizliğe kapılmıyor değilim; O kadar dua ediyorum olmuyor, iyi biri değil miyim ki diyorum, ondan mı dilediklerim olmuyor. Sonra kendime geliyorum, saçmalama diyorum; Sen kimsin ki zaman koyuyorsun, gerçekleşmedi deyip silip atıyorsun. Gerçekleşmeyeceğini nereden biliyorsun, belki senin istediğin zaman yanlış zaman, niye peşin hüküm veriyorsun?
En uzun, en karanlık geceni düşün! Sabah olmadı mı?
Baharlar kıştan sonra, mutluluklar acıların ardından gelmedi mi? Yaradan her zorluğun ardından inşirah göndermedi mi?
Hatalarım oldu benim de herkes gibi. Hatanın neresinden dönsem kârdır dedim demesine de zirveyi de merak ediyor tabi insan. İşte o zirvelerde bulduğumda kendimi, hayat bir bataklık gibi çekerken içine beni sadece ellerim kaldığında dışarda, duaya açtım onları da. Dua, sesin kıblesi, dudağın haccı. Kulun Yaradan’a sığınması. Nefesin secdesi dua, yüreğin sızlaması. Gönülden edilen her dua, dilden dökülürken bundan sonrasını Allah’a bırakmanın huzurunu yaşatır insana. Diriliştir bir bakıma, iç yangınlarından firar ediştir. Kabul olur ya da olmaz, bundan sonrası artık ‘O’nun işidir…
Hayatı anlamaya başlayalı çok olsa da hala beni şaşırtabiliyor. Mesela ‘nasip’ denen bir şey var ki her şeyin altından o çıkıyor. Ne kadar isterseniz isteyin, ne kadar severseniz sevin nasip olmayınca olmuyor. Allah rızası çünkü o, rızası yoksa olmaz.
Gençken şarkılar armağan ederdik ya sevdiklerimize şimdi dualar ediyoruz onlara. Dua deyip de geçmeyin; ‘Sınırsızca konuşturan, konuşturdukça kazandıran tek tarife’dir kendisi. Kapsama sorunu da yoktur hem, her yerde çeker. Siz yeter ki istemeyi bilin gönülden, gerisini ‘0’ halleder. En güzeli de en azından bir kişinin duasında olun, yeter! ...
Ve unutmayın;
Her söz bir duadır!
Her dua kaderi çizer!
Dilediklerinize dikkat edin...
Gerçekleşebilirler!
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan