Yeni yıl; yeni umutlar, yeni başlangıçlar, yeni heyecanlar demek…
Her umudun, bir umutsuzluk kapısından çıkış olduğuna inananlardanım.. Kelimeler gibi…
Başlangıç örneğin; bir bitişin ardından gelmiyor mu?...
“Yıl”… ne kadar küçücük bir kelime aslında…
ama ne mutluluklar, hüzünler, sevgiler, kayıplar, acılar, aşklar, ayrılıklar barındırıyor içinde.
Geçtiğimiz yıl da böyle geçti işte…
John Lennon’un çok sevdiğim bir sözü var; ”Hayat, biz plan yaparken başımızdan geçenlerdir.”
Düşünün geçtiğimiz yıl içinde yapmış olduğunuz planları; her pazartesi başladığınız rejimleri, okullar kapanınca gitmeyi planladığınız gezileri, bitirmeye çalıştığınız tezleri, ödevleri, seyretmek istediğiniz filmleri, konserleri…
Ne çok okunacak kitap, seyredilecek film, dinlenecek şarkı, görülecek yer var; güneşin doğuşunu seyretmek erken kalkıp ve batışını izlemek pembe guruba dalıp…
Günün ilk çayını yudumlamak, ekmeğin ilk lokmasını tatmak, gazetenin ilk sayfasını açmak…
Saati geleceğe kurmak ama anı yaşamak…
Ve hayat denen şeyin kısacık zamana sığdırılmış uzun bir yolculuk olduğunu hiç unutmamak…
Ne kadarını gerçekleştirebildiniz bilemiyorum ama galiba bizler, bu planların gerçekleşmesinden çok, bunların gerçekleşebilme ihtimalini seviyoruz.
Yoksa niye hiç uygulayamadığımız halde plan yapıp duruyoruz, öyle değil mi ?...
Türkan Saylan gibi bir meleği, Michael Jackson gibi bir devi kaybetti dünya bu sene…
Hunharca işlenen cinayetleri, ses getiren mitingleri konuştuk günlerce…
”Hadise” ile ümitlendik, Nuri Bilge Ceylan’la sevindik…
Domuzdan korkar, gripten kaçar olduk…
Ekonomist olup krize doyduk…
İzdivaç programları reyting rekorları kırarken tiyatro dünyasının usta ismi Gazanfer Özcan’ı, edebiyatın büyük kalemi Cahide Birgül’ü, gazeteciliğin duayeni Omer Lütfi Mete’yi kaybettik sessiz sedasız…
”Yemekteyiz” i konuşup Ergenekonu tartıştık…
Behlülle Ezel’i kıyaslayıp Yaprak Dökümü’ne ağladık…
Ama sonunu hep umuda bağladık…
Umut demişken; penceremin kenarındaki saksıda, tam yedi aydır açmayan, sararıp kurumuş hatta dökülmeye başlamış ama atmaya kıyamadığım bir orkide vardı; gözüm her iliştiğinde yarın artık atacağım dediğim ama bir şekilde hep ihmal ettiğim, yılın ilk pazartesi günü yapılacaklar listemde, atmak üzere ilk sıraya aldığım…
Geçen gün gözüm bir anda ona ilişti; pembe pembe çiçek açmıştı. Gözlerime inanamadım, orkide çiçek açmakla kalmamış sanki ağaç gövdesine tutunurcasına onlarca kök salmıştı. Hayata tutunuştu aslında bu, son gayretle hayatta kalma mücadelesi;
Umudun ta kendisi…
“Yaşamdan Canlı Senfoniler” köşemizin adı…
Ve hayat bir orkestra ise, yaşadığımız anılar, acılar, mutluluklar, bunu tamamlayan büyüleyici bir senfoni…
ve yaşanmış, yaşama dair her şeyi, burada paylaşacağız sizlerle;
Senfonimizi oluşturmak için…
Hazır mısınız ?...
2010 umut olsun sizin için…
Tonlarca sağlık, kilolarca huzur, destelerce para olsun…
Başarı olsun, mutluluk olsun ama illa Aşk olsun…
“10” numara bir yıl geçirmeniz dileğiyle, sevgiyle kalın….
Av. Cansen Erdoğan