Zaman mı koşarak ilerliyor, gündem mi çok hızlı değişiyor, ben mi yetişemiyorum bilmiyorum. Bir hafta içinde o kadar çok şey, o kadar baş döndürücü hızda yaşanıyor ki hangisini yazacağımı şaşırıyorum çoğu kez. Bu hafta Zeki Müren’i yazmayı planlıyordum mesela. 87. doğum günü şerefine şöyle peynirli, rakılı, bol efkarlı, ‘Şimdi uzaklardasın’ şarkılı bir Zeki Müren yazısı yazacaktım, en jantisi, en nağmelisinden. Ama nerrrdeeee?
Ortalık yıkılmış, mevzu patlamış. Çünkü Acun Ilıcalı- Şeyma Subaşı boşanmış. Herkesin bu konuda bir görüşü, düşüncesi var elbet. Gıybette olimpiyat şampiyonuyuz neticede. Kafada deli sorular;
Neden boşanmışlar, aldatma var mıymış, asıl niyet para mı kaçırmak mıymış?
Valla işin aslı; “Zenginin malı, züğürdün çenesini yorarmış”!
Bir televizyon kanalından aradılar beni. Bu boşanma ile ilgili, bir hukukçu olarak fikrimi sordular. ‘Nafaka miktarı hakkında ne düşünüyor muşum, bu meblağ yüksek mi, normal miymiş, bu boşanma protokolü hakkında görüşlerim nelermiş?
Ne demeliydim ki: “Tv8’i, Tv4-Tv4 olarak bölüşebilirlerdi ya da Şeyma Dominik’teki o adayı alaydı iyiydi. Şeyma, özel jetten sonra artık tarifeli uçakla mı gezecek, Acun bir de jet verseydi. Biz ölümlüler gibi yazın gelmesini beklemeyen hep yaza doğru giden Şeyma, şimdi kar-kış-kıyamet mi görecek Allah muhafaza. New York’ta uyanıp, Miami’de eğlenip, Dubai’de yüzdükten sonra sağlıklı yiyeceklerini yiyemeyecek mi şimdi İstanbul’da?
Bir yanda bol çalkantılı, olaylı, kavgalı-dövüşlü, dedikodulu yarışmalarıyla ünlü bir medya patronu, bir yanda marjinal hayatı, çılgın yaşantısı, gezmesi, tozması, danslarıyla instagram fenomeni bir kadın. Ve bunların toplum değerlerine ters, örf, adetlere aykırı hayatları. Marsilya’da evlenip Silivri’de boşanan, ülkenin belki de en medyatik, en popüler çiftinin üç gün üç gece süren düğünü kadar boşanmaları da manşet olacaktı elbet. O gün dolar kurunun düşmesinin dahi bununla bir ilgisi vardı kesin çünkü millet tek yürek olmuş nafaka bedeline kilitlenmişti. Ha tabi bu arada bu boşanmayla ilgili Çağatay Ulusoy, Deren Talu gibi isimlerin geçmesi. Asılsız senaryolar, üretilen komplo teorileri.
Ve gelinen durum; ‘ O seks Türkiye” mübarek…
Şunu öğrendim ki;
Her ilişkinin farklı bir dinamiği var. Size tahammül edilmez gelen bir olay, başka birisi tarafından normal karşılanabiliyor. ‘Nasıl uyumsuz bir çift’ dediğiniz, bir yastıkta kocayabiliyor. O “harika çift” ise bir bakmışsınız, ayrılıyor.
Ölümden sonraki en büyük travma, boşanma imiş, literatüre göre.
Yani; Şeyma, şu kadar para aldı, nafakada tavan yaptı, boşanmak ona koymadı kısmına katılmıyorum. Boşanma süreci o kadar karışık ve zorlu bir viraj ki içinde bir dünya yenilik ve değişikliği barındırıyor... Engebeli arazide, uçurum kenarında yürümeye benziyor. İnsan tökezlememek için önüne bakmaktan, yola bakamıyor. Ancak düze çıkıp da başını arkaya çevirince; ‘Vay anasını, ben ne yollar, uçurumlardan geçmişim, nereden, nerelere gelmişim’ diyor...
Güzel hayallerle evleniliyor malum. Salonlarda, saraylarda, kırlarda düğünler yapılıp, her anı Salvador Dali’nin elinden çıkmış tarzlı sürrealist fotoğraflar çekiliyor. Eller öpülüp göbekler atılıyor ve alkışlarla yeni bir hayata adıma atılıyor. Yeni bir eve geçiliyor, boy boy çocuklar oluyor.
Sonra bir şeyler değişiyor. O büyük aşk, fethedilmeyle birlikte normalleşiyor. Taraflar, önce kendilerine sonra birbirlerine özen göstermeyi bırakıyor. Eskiden olduğu gibi ilgi göstermekten de vazgeçiyorlar, zevklerini, hayallerini umursamıyorlar. En son noktada da duyma yetilerini kaybediyorlar. Birbirlerinin, kurtulmak ve kurtarmak adına attıkları o sessiz çığlıkları, imdat feryatlarını duymuyorlar. Ve sonunda yüzlerce davetlinin önünde, metrekarelerce alanda, hazırlıkları aylardır süren bir düğünle evlenilirken bu kez 10 metrekare bir alanda, taraflar,hakim ve katipten oluşan bir ekiple beş dakikada boşanılıyor.
Kişinin ötenazi kararı almasıyla eşdeğer bir karar boşanma kararı. Öyle kolay değil yani. Vazgeçebilmek gençlik hayallerinden, gelecek düşlerinden, bir zamanlar çok sevdiğin o kişiden. Hele de çocuk ya da çocuklar varken. Her şeye yeniden, en baştan başlamak, kolay mı; Sırtta yükler, yürekte hayal kırıklıkları, kopkoyu bir başarısızlık hissiyle…
Yeni bir hayat kurmaya, sıfırdan başlamaya maddi veya manevi gücü yetmeyenler kalmayı seçiyor. Bir arkadaşım yirmi dört senelik evliliğini ve dokuz senelik işini aynı anda bıraktı. Hem de iki çocuk ve cebinde sadece 1100-TL parayla. Bu bir hayat seçimi, yürek işi. Mutsuz olduğunu hissedip kaderini baştan yazabilme cesareti. Yapabileni çok takdir etmek lazım, kolay değil çünkü. Yapamayana da Allah yardım etsin, sabır versin.
Dünyanın en zor kararı olabilir ama ölüm de yok sonunda. Daha boşandığına pişman olan görmedim valla. Boşanmış insanlarda, hayatın ağırlaşan yüküne karşın bir hafiflemişlik duygusu var. Artık keyifli vakit geçiremediğin, mutlu hissetmediğin, hayallerinin başrolüne yerleştiremediğin o bir zamanlar sevdiğin kişiyle yaşamak, çok sevdiğin ama bir yangınla kül olan evinin yıkıntıları arasında oturmaya benziyor. O isli duvarları, yarısı yanmış perdeleri, emek verdiğin ama artık kullanılamayacak hale gelmiş eşyaları, yanık kokan odaları göre göre yaşamaktansa, gidip bir yerlerde yeniden başlamak çok daha iyi galiba.
Hiç kimse ayrılmak için birlikte olmaz, boşanmak için evlenmez. Pembe hayaller, kırmızı kırmızı kalplerle başlar hikaye. Ama hikayenin sonundaki o üç elmadan biri, hakimin başına düşebilir. Sebep ihanet olabilir bazen, ilgisizlik olabilir. Varlık içinde yokluk, yokluk içinde şiddet olabilir. Hayatı paylaşmak istememek, birlikte olmayı tercih etmemek, yola el ele devam edememek de sebep. Bazen gider birileri, gitmesi gerekir. Bu her zaman onların kötü insan olduğu anlamına gelmez. Sizin hikayenizdeki rolleri bitmiştir o kadar.
Misyonunu tamamlamış her şey biter- gider- geçer.
Artık hikayeyi yeniden yazma zamanıdır.
‘Mutlu son’ ihtimali, kim bilir belki bu defadır.
Herşey, vazgeçebildiğin kadar özgür, taşıyabildiğin kadar ağırdır.
Yalnız kalır da kolun kırılır diye de korkma;
Belki artık kanatlarınla uçma zamanındır…!
CANSEN ERDOĞAN
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan