Hacettepe Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim üyesi ve Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Bülent Altun, kronik böbrek rahatsızlıklarında ve kan basıncının yükselmesiyle ortaya çıkan hipertansiyon hastalığında tuz tüketiminin önemine dikkat çekti.Tuzun hem hipertansiyon aracılığıyla kan basıncını yükselten hem de tek başına kalp ve böbrek hastalıklarına neden olabilen tehlikeli bir madde olduğunu belirten Altun, Dünya Sağlık Örgütü'nün kişilere önerdiği tuz miktarının günlük 6 gram olduğunu hatırlattı.Türkiye'de bu oranın 13-14 gram seviyesinde olduğunu anlatan Altun, özellikle ekmekte kullanılan tuz oranının, yapılan düzenlemelerle düşürülmesine rağmen, yüksek olduğunu savundu.Ülke olarak tuz konusunda hedeflenen noktanın gerisinde kaldıklarını aktaran Altun, "Ekmekteki tuzun biraz daha aşağılara çekilmesinde fayda var. İngiltere'de 100 gram ekmekte 1 gramlara kadar çekildi, biz de 1,5 gram. Türkiye'de ekmek tüketimi günlük ortalama 400 gram olduğu için Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği günlük 6 gram tuzu sadece ekmekten almış oluyoruz. O nedenle ekmek tüketimini azaltmak lazım" diye konuştu.
Tuz-obezite ilişkisiProf Dr. Altun, eylül ayında yapılan, kişilerin aldıkları kalori miktarlarına ilişkin bir araştırmaya dikkat çekti. Altun, kişilerin yediklerinden bağımsız olarak, tuz tüketimi arttıkça obezitede de artış görüldüğünü anlattı.Çocukların çok fazla tuzlu gıda tükettikten sonra şekerli gıdalara eğilim gösterdiklerini, bu yüzden obeziteye yakalandıklarını düşündüklerini belirten Altun, ancak son yapılan araştırmada, şekerli gıda tüketimi aradan çıkartılmasına rağmen tuzu çok tüketenlerde obezitenin daha yüksek oranda görüldüğünü vurguladı.Prof. Dr. Altun, "Hem çocuklar hem de erişkinlerde fazla tuz tüketimi ileri yıllarda obeziteye sebep oluyor" dedi.Bazı yararlarına rağmen tuzun çocuklar tarafından fazla tüketiminin, gelecekte sağlık sorunlarına davetiye çıkarabildiğini dile getiren Bülent Altun, doğumdan sonraki ilk bir yıl içinde alınan tuzla erişkinlikte yaşanan tansiyon hastalığının ilişkisini ortaya çıkaran bir araştırmaya dikkat çekti. Altun, "Yapılan araştırmayla, sonraki bir yıl içinde aldıkları tuz miktarı fazla olan kişilerin kan basınçlarının, ileriki yaşlarda daha yüksek çıktığı sonucuna ulaşılmıştır" dedi. Prof. Dr. Altun, ailelere şu uyarılarda bulundu:"Aileler çocuklarının beslenmeyle ilgili davranışlarını belirliyorlar. O nedenle çocukluk çağında tuzu azaltmayı başarırsanız, erişkin yaşındaki beslenme tarzını da değiştirme şansına sahipsiniz. Dolayısıyla kan basıncını, şeker gelişimini azaltırsınız. Çocuklarınızın hayatlarına çok tuzlu gıdaları katmayın, kendisi doğal ihtiyacı kadarını zaten alacaktır. Bu konuda çocukların eğitimi önemli. Bugün bunu başarırsak 30 yıl sonra kalp hastalıkları konusunda önemli mesafe elde ederiz. Finlandiya modelinde bu denenmiş ve 30 yıl sonra kardiyovasküler ölüm riskinin azaldığı gözlenmiştir.""Diğer Tuzlara Dikkat"Prof. Dr. Altun, son dönemde "kaya tuzu, deniz tuzu ve Himalaya tuzu yenmesinin kan basıncına bir etkisi olmadığına" dair açıklamaların basında yer aldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bu çok tehlikeli. Doğadaki tuzların içeriğindeki sodyum klorür miktarı yüzde 98-99'larda, bunu ortaya çıkartan çalışmalar var. Sofra tuzunda ise rafine edildiği için yüzde 100'e yakın. Bu yüzden yüzde 1-2'lik bir fark çok anlamlı değil. 'Tansiyonumu yükseltmez, bu tuzları çok yoğun yiyeyim' demek, bu bireylerde inme ve kalp krizi sonuçları doğurur."
Tuz-obezite ilişkisiProf Dr. Altun, eylül ayında yapılan, kişilerin aldıkları kalori miktarlarına ilişkin bir araştırmaya dikkat çekti. Altun, kişilerin yediklerinden bağımsız olarak, tuz tüketimi arttıkça obezitede de artış görüldüğünü anlattı.Çocukların çok fazla tuzlu gıda tükettikten sonra şekerli gıdalara eğilim gösterdiklerini, bu yüzden obeziteye yakalandıklarını düşündüklerini belirten Altun, ancak son yapılan araştırmada, şekerli gıda tüketimi aradan çıkartılmasına rağmen tuzu çok tüketenlerde obezitenin daha yüksek oranda görüldüğünü vurguladı.Prof. Dr. Altun, "Hem çocuklar hem de erişkinlerde fazla tuz tüketimi ileri yıllarda obeziteye sebep oluyor" dedi.Bazı yararlarına rağmen tuzun çocuklar tarafından fazla tüketiminin, gelecekte sağlık sorunlarına davetiye çıkarabildiğini dile getiren Bülent Altun, doğumdan sonraki ilk bir yıl içinde alınan tuzla erişkinlikte yaşanan tansiyon hastalığının ilişkisini ortaya çıkaran bir araştırmaya dikkat çekti. Altun, "Yapılan araştırmayla, sonraki bir yıl içinde aldıkları tuz miktarı fazla olan kişilerin kan basınçlarının, ileriki yaşlarda daha yüksek çıktığı sonucuna ulaşılmıştır" dedi. Prof. Dr. Altun, ailelere şu uyarılarda bulundu:"Aileler çocuklarının beslenmeyle ilgili davranışlarını belirliyorlar. O nedenle çocukluk çağında tuzu azaltmayı başarırsanız, erişkin yaşındaki beslenme tarzını da değiştirme şansına sahipsiniz. Dolayısıyla kan basıncını, şeker gelişimini azaltırsınız. Çocuklarınızın hayatlarına çok tuzlu gıdaları katmayın, kendisi doğal ihtiyacı kadarını zaten alacaktır. Bu konuda çocukların eğitimi önemli. Bugün bunu başarırsak 30 yıl sonra kalp hastalıkları konusunda önemli mesafe elde ederiz. Finlandiya modelinde bu denenmiş ve 30 yıl sonra kardiyovasküler ölüm riskinin azaldığı gözlenmiştir.""Diğer Tuzlara Dikkat"Prof. Dr. Altun, son dönemde "kaya tuzu, deniz tuzu ve Himalaya tuzu yenmesinin kan basıncına bir etkisi olmadığına" dair açıklamaların basında yer aldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bu çok tehlikeli. Doğadaki tuzların içeriğindeki sodyum klorür miktarı yüzde 98-99'larda, bunu ortaya çıkartan çalışmalar var. Sofra tuzunda ise rafine edildiği için yüzde 100'e yakın. Bu yüzden yüzde 1-2'lik bir fark çok anlamlı değil. 'Tansiyonumu yükseltmez, bu tuzları çok yoğun yiyeyim' demek, bu bireylerde inme ve kalp krizi sonuçları doğurur."