Sabah Gazetesi köşe yazarı Melih Alınok'un bugün köşesine taşıdığı " Çakarlı gazeteciler sessiz, Faruk Bey " Dedikodu " diyor " başlıklı yazısı gazeteci ve emniyet mensubu okurlar tarafından ilgiyle okundu.Melih Altınok, ünlü isimlere jest niteliğinde verilen koruma polisleri tahsis edilmesine karşılık, bazı gazetecilere de koruma polisi verildiğini belirterek, " Gazetecinin polis korumasıyla gezmesi nedir arkadaş?" diyerek tepki gösterdi.Melih Altınok'un bugün köşesine taşıdığı ve okurları tarafından ilgiyle okunan yazısında şu ifadeler yer aldı : "ÇAKARLI GAZETECİLER SESSİZ, FARUK BEY 'DEDİKODU' DİYORGeçen hafta İçişleri Bakanlığı'nın açıkladığı kamuda tasarruf tedbirleriyle ilgili şunları yazdım:
"Kamuda tasarruf derken beklentimiz, emniyet gibi kritik görevleri yürüten bürokratların güvenlik koşullarından ziyade israf niteliğindeki kalemlerde kısıntıya gidilmesi. Mesela ünlü isimlere jest niteliğinde verilen korumalar. Korumasız gezemiyorlarsa az yesinler de parasını ceplerinden versinler. Ama tabii o zaman trafikte çakarlı arabaları kullanamazlar, akşam yemeğinde Bebek Otel'e yetişmek için trafiği terörize edemezler değil mi? Sık sık ünlülerin yanında şoförlükten çanta taşımaya kadar alakasız işler yaptırılan görevlilerin yakınmalarını dinliyorum. Aralarında gazetecilerin korumalığını yapanlar da var. Her şey bir yana, gazetecinin polis korumasıyla gezmesi nedir arkadaş?"Meğer sektörde yalnız gezenler, eskortsuz dolaşanlar azınlıktaymış. Doğru yere parmak basmışım. Herkes bir şeyler söylüyor.Mesela kendisinin de çağrılı koruma hakkı olduğunu ancak kullanmadığını anlatan Halk TV programcısı İsmail Küçükkaya, daha çok AK Parti'ye yakın gazetecilerin korumayla gezdiğinden bahsediyor.Bir konuyu eleştirirken muhatabı yandaş mı fondaş mı diye bakmadığımı biliyorsun İsmail. Ama merak ediyorsan söyleyeyim; çakarlı medya ünlüleri de çok. Çoğu da arkadaşın.
"Medya Ombudsmanı" Faruk Bildirici ise isim vermem gerektiğini, yaptığımın "dedikodu yazarlığına" benzediğini söylüyor. Güya eleştiriyormuşum ama isim vermeyerek koruyormuşum da.Koruyacak olsam niye konuyu açayım hocam. Şu yazdığına kendin inanıyor musun?
Ayrıca kusura bakmasın, haber kaynaklarımın, polislerin ekmeğiyle oynayamam. Ben görevimi yerine getirdim. Açık açık ilgililere şikâyetleri buradan ilettim. Derdim üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.Kendisine de tavsiyem, "O onu demiş, bu bunu demiş" şeklindeki dedikodu ombdusmanlığını bırakması, mesleğin prestijini önemsiyorsa ayukka çıkmış iddiaların üzerine gitmesi, muhataplarından önce "dedikodu bunlar" diye haberin üstünü örtmeye çalışmaması."
"Kamuda tasarruf derken beklentimiz, emniyet gibi kritik görevleri yürüten bürokratların güvenlik koşullarından ziyade israf niteliğindeki kalemlerde kısıntıya gidilmesi. Mesela ünlü isimlere jest niteliğinde verilen korumalar. Korumasız gezemiyorlarsa az yesinler de parasını ceplerinden versinler. Ama tabii o zaman trafikte çakarlı arabaları kullanamazlar, akşam yemeğinde Bebek Otel'e yetişmek için trafiği terörize edemezler değil mi? Sık sık ünlülerin yanında şoförlükten çanta taşımaya kadar alakasız işler yaptırılan görevlilerin yakınmalarını dinliyorum. Aralarında gazetecilerin korumalığını yapanlar da var. Her şey bir yana, gazetecinin polis korumasıyla gezmesi nedir arkadaş?"Meğer sektörde yalnız gezenler, eskortsuz dolaşanlar azınlıktaymış. Doğru yere parmak basmışım. Herkes bir şeyler söylüyor.Mesela kendisinin de çağrılı koruma hakkı olduğunu ancak kullanmadığını anlatan Halk TV programcısı İsmail Küçükkaya, daha çok AK Parti'ye yakın gazetecilerin korumayla gezdiğinden bahsediyor.Bir konuyu eleştirirken muhatabı yandaş mı fondaş mı diye bakmadığımı biliyorsun İsmail. Ama merak ediyorsan söyleyeyim; çakarlı medya ünlüleri de çok. Çoğu da arkadaşın.
"Medya Ombudsmanı" Faruk Bildirici ise isim vermem gerektiğini, yaptığımın "dedikodu yazarlığına" benzediğini söylüyor. Güya eleştiriyormuşum ama isim vermeyerek koruyormuşum da.Koruyacak olsam niye konuyu açayım hocam. Şu yazdığına kendin inanıyor musun?
Ayrıca kusura bakmasın, haber kaynaklarımın, polislerin ekmeğiyle oynayamam. Ben görevimi yerine getirdim. Açık açık ilgililere şikâyetleri buradan ilettim. Derdim üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.Kendisine de tavsiyem, "O onu demiş, bu bunu demiş" şeklindeki dedikodu ombdusmanlığını bırakması, mesleğin prestijini önemsiyorsa ayukka çıkmış iddiaların üzerine gitmesi, muhataplarından önce "dedikodu bunlar" diye haberin üstünü örtmeye çalışmaması."