Dünyanın en derin 2. Kapalı Dikey Tarım ve ARGE Merkezinin açılışında konuşan Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, 2023’ün Türkiye Yüzyıl’ında yeni bir vizyon ortaya koyacaklarını söyledi.
Kağıthane Merkez Mahallesinde bulunan Yeni Kültür Merkezi'nin eksi 8. Katında kurulan Kapalı Dikey Tarım Uygulama ve ARGE Merkezi’nin açılış programına Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, İstanbul Gübre Sanayi Anonim Şirketi (İGSAŞ) Genel Müdürü İlkay Ünal, Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Dr. Mehmet Hasdemir, İstanbul Vali Yardımcısı Uğur Aladağ, Kağıthane Kaymakamı Tahir Şahin, Kağıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin, STK temsilcileri, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı.
‘DÜNYANIN EN DERİN DİKEY TARIM MERKEZİ’
Açılış öncesi konuşan Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Dr. Mehmet Hasdemir, "Kağıthane Belediyesinin Kültür Merkezi binasının eksi 8. Katında kurulan Dikey tarım uygulama Merkezi 275 metrekarelik alanda 20 dekara eşdeğer bir üretim sunmaktadır. Yüzde 95 su tasarruflu, yıl boyu üretim yapılan sıfıra yakın zırai ilaçlama ile kıvırcık ve fesleğen üretimi yapılmaktadır. Karbon ayak izini azaltmak için büyük bir adım atıldı. Doğal kaynaklarımız azalmakta ve insan ihtiyaçları artmaktadır. Bununla birlikte eko tarım, akıllı tarım ve dijital tarım sistemi hayata geçirilmek zorunda kalınmıştır. Bin yıldır sürdürülen tarım sektörümüz var. Tarım arazilerimizi teknolojik araçlarla işler hale getiriyoruz. Bu dikey tarım dünyada İngiltereden sonra ikinci dikey tarım uygulaması yapan ülkeyiz. 39 projeden birisi olan Dünyanın en derin dikey tarım merkezi hayata geçirilmiştir. 700 metrekarelik bu merkez uzayda ve deniz altında tarım yapma olanağı sağlayan bir merkezdir. Kıvırcık, marul ve fesleğenle başlanılan dikey tarımla yüzde 95 az su oranı ile üretim gerçekleşmektedir. İlaçsız ve az su ile normal üretimin 40 katı daha fazla üretim yapılacak ve kentlerdeki ihtiyaç giderilecektir" dedi.
TÜRKİYE YÜZYILI DEDİĞİMİZ SÜRECE HEP BERABER KATKI SUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Kâğıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin ise " Geçmiş yıllarda metropol şehirleri tarım konusunda tüketen konumdaydı. Bugün, Kapalı Dikey Tarım Uygulama ve ARGE Merkezi’ni hizmete açarak; İstanbul’u tarım konusunda tüketen değil, üreten bir şehir yapmak için büyük bir adım atıyoruz. Burası sayesinde, bilimin ışığında tarım ürünlerini üretebileceğiz. Şehrimizi tarım konusunda dışa bağımlı olmaktan kurtarmak adına önemli bir çalışmayı hayata geçirdik.
Normalde yılda 1-2 kez ürün alırken, burada belki 10-12 kez ürün almış olacağız. Çok kıymetli bir çalışma. Bu çalışmaya emek veren herkese teşekkür ediyorum. 2023’e doğru giderken Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye Yüzyılı dediğimiz sürece hep beraber katkı sunmaya devam edeceğiz." dedi.
‘TARIM ARTIK KAZMA KÜREKLE DEĞİL, BİLMLE DİJİTAL TEKNOLOJİ İLE YAPILIYOR’
Dünyanın En Derin 2. Kapalı Dikey Tarım ve ARGE Merkezi’nin açılışını yapan Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, "Tarım ve gıda, su ve enerji konularının son yıllarda daha da önem kazanmıştır. 2002 yılında Türkiye'nin toplam bitkisel üretimi 98 milyon ton. Bugün üretimimiz gelmiş geçmiş tüm zamanların üretimi olacak, şuanda 127 milyon tona ulaştık. Bu rakam tarımsal alanlardaki azalmalara, kırsaldan kente göçe ve enerji maliyetlerindeki artışa rağmen, gübre fiyatlarındaki yükselişe rağmen bu ülkenin 2 milyon 200 bin üreticisinin üretimi sürmüştür. 2002 yılındaki 65 milyon olan nüfusumuzun 85 milyona çıkmış olmasına rağmen üreticimiz tüketimi karşılamıştır. Tarım artık kazma kürekle yapılan değil bilmle dijital teknoloji ile yapılır hale geldi. Bunun en iyi örneği de yüzde 95 az su ve ilaç kullanılmadan
‘KLASİK ÜRETİMDE SADECE TEK BİR KAT VAR AMA BURADA ÇOKLU KAT VAR’
Türkiye’de böyle bir merkezin ilk kez yapıldığını vurgulayan Tarım ve Orman Bakanı Dr. Vahit Kirişci, Ar-Ge merkezi ile ilgili de şöyle konuştu:
"Tarımı sadece ‘sapan ve onu çeken bir öküz’ şeklinde tarif etmek ya da konforu olmayan traktörler arkasında iş makinaları olarak değerlendirmek artık geride kaldı. Gerek iş makinalarımız gerek çalıştığımız mekanlar bu manada büyük bir değişim ve dönüşüm gösteriyor. Şu an bulunduğumuz yer bir otopark, anlatmaya çalıştığımız kısım da güneşi görmemize ya da illa toprak dememize gerek olmadığıydı. Klasik üretimde sadece tek bir kat var ama burada çoklu kat var. Dolayısıyla birden fazla katta, raf sisteminde üretimin gerçekleştirilebildiği bir merkezi ortaya koymaya çalışıyoruz. Şehrin içindeki bir merkezin eksi sekizinci katında ve eksi 30 kotunda bir yerde üretim yapılabilir mi, yapılamaz mı sorularını ortadan kaldırabilecek, somut bir faaliyet var ortada. Proje, bu yönüyle çok önemli. Ama hiçbir zaman, ‘Nasıl olsa böyle bir üretim varmış, toprak koruma konusunda da bu kadar tutucu olmaya gerek yokmuş’ demek de doğru değil. Çünkü burada yetiştirilebilecek ürünlerle bizim ihtiyacımız olan diğer ürünleri yetiştirebileceğimiz ortamların korunması ve geliştirilmesi gerekiyor. Bu yüzden açılışını yaptığımız merkezi önemsiyoruz. Yerel yönetimlerde sıklıkla kullanılan emsal artışı yapsak da tek bir kata değil, çoklu bir kata geçerek tarımsal üretim alanını artırabilmiş durumdayız."
"TÜRKİYE'NİN SU VARLIĞI 183 MİLYAR METREKÜP"
Merkez içinde çoklu katta üretim yapılmasının maliyet fiyatlarından, şehirlerarasındaki tarımsal ürünlerin taşımındaki olumsuz süreçlerden farklı olarak birçok açıdan fayda sağlayacağını belirten Kirişci, "Hükümet olarak, Yusufeli Barajı’nı yaparak 2,13 milyar metreküp suyu gövdenin gerisinde tuttuk ve Türkiye’nin su varlığını 2002’de 133 milyar metreküpken bugün 183 milyar metreküpe çıkardık, 276 olan baraj sayımızı 930’a çıkardık. 101 yer altı su deposu inşa ettik, atık suyunun belirli işlemlerden geçirilip arıtılmasından sonra tarımsal sulama başta olmak üzere sulamada kullanılması konularını da çalıştık desek bile bizim mutlak suretle suyu idareli kullanmamız gerekiyor. Bu teknoloji buna da hizmet eden bir teknoloji." şeklinde konuştu.
"TARIM ORMAN GENÇLİK KONSEYİ KURUYORUZ"
Bakan Kirişci, 2023 ile Türkiye Yüzyılı adının verildiği yeni bir yola girdiklerini ve Türkiye Yüzyılı'nda yeni bir vizyon ortaya koymaları gerektiğini söyleyerek Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu minvalde çalışmalarına devam ettiğini belirtti.
Bakanlığın üzerine düşen görevi yaptığını söyleyen Kirişci konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
"Tarım ve Orman Bakanlığı olarak kendi bünyemizde bir Tarım Orman Gençlik Konseyi kuruyoruz. Gençler, bu konuya ilgi göstermenizi istiyorum. Özellikle tarıma dair sözü olan herkesin bahsi geçen konseye ilgi göstermesini istiyorum çünkü bu konsey geleceğimizi şekillendirecek olan bir konsey. Yeni vizyon çerçevesinde zorunlu olmayan, sadece taraflar arasında kendi iradeleriyle gündeme gelebilen sözleşmeli tarımı zorunlu hale getireceğiz. Özellikle de stratejik ürünlerde; ‘Bu ürünleri üretene, alıcıyla oturacaksın sözleşme imzalayacaksın’ diyeceğiz. Üretimle ilgili kaygıları olanlarda da devreye 2006 yılında uygulamaya koyduğumuz sigorta poliçeleri devreye girecek. Buna Gelir Koruma Poliçesi adını veriyoruz. Bu poliçelerle örneğin, ‘Ben soya üretmek istemiyorum, mısır üretmeye devam etmek istiyorum’ diyenlere bakanlık olarak bunun bir izne tabi olması gerektiği ortaya konulacak. Şayet soya ektiği zamanlarda mısır ektiği zamanlardaki gelirine göre bir gerileme olacaksa, gelir koruma poliçesiyle kayıt altına alacağız. Ve bu sigortanın primini yüzde 60’ını bakanlık, devlet ve hükümet olarak biz ödüyor olacağız. Tarımı ve ormancılık sektörünü yaşanılabilir, yapılabilir teknolojiyle bir arada uygulanılabilir bir alan olma noktasında daha ileriye taşıyacağımızı belirtmek isterim."