Tarımsal Kalkınma Vakfı (TAK-VA) Genel Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi Mehmet Taşan, Tarımsal nüfusun önemli bir çoğunluğunu oluşturan küçük tarım işletmelerinin üretimde kalmasının, büyük üretim gücü ve teknolojiye sahip üreticilerle rekabet etmesinin her geçen gün zorlaştığını, küçük işletmelerin hem iç piyasada var olabilme, hem de büyük işletmelerle rekabet etme gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığını söyledi.Üreticilerin örgütlenmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken TAK-VA Genel Başkanı Mehmet Taşan, “Üreticinin örgütlenmesi ve pazarda etkin bir konuma gelebilmesinde en önemli araç tüm gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi kooperatiflerdir.” Dedi.Devletin kural koyucu, yönlendirici, destekleyici ve denetleyici olması gerektiğini vurgulayan TAK-VA Genel Başkanı Mehmet Taşan, 21 Aralık Dünya Kooperatifçilik Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “*Devlet, kooperatifçiliği destekleyecek politikalar uygulayarak, kooperatifleşmeyi daha çekici bir hale getirmelidir.
*Üretici birlikleri, ekonomik kuruluşlar olarak piyasaya girmeli, ürün alıp satarak piyasayı düzenlemeli, üreticiye ucuz girdi temin etmeli; soğuk hava depoları, ürün işleme ve paketleme tesisleri kurarak ürüne katma değer kazandırmalıdır.
*Türkiye’deki tarımsal örgütlenme yapısı yeniden masaya yatırılarak yetki ve sorumluluklar yeniden belirlenmeli ve bunun devamında da güçlü bir yapılaşma ile daha fonksiyonel bir hale getirilmelidir.
*Kırsal refahın sağlanmasında örgütlü yapılanmanın temelini oluşturan tarımsal amaçlı kooperatiflerin idari, teknik ve mali kapasitelerinin geliştirilmesi desteklenmelidir.
*Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde eskiden olduğu gibi Çiftçi Örgütlenmesinden sorumlu bir Genel Müdürlüğün kurularak, geçmişte uygulanan ve çoğu başarılı örnekleri olan Ortaklar Mülkiyetinde Kooperatif Projeleri’ne benzer projeler geliştirilerek Kooperatif ve Üretici birlikleri Projeleri cazip şartlarda desteklenmelidir.
*Devlet kural koyucu, yönlendirici, destekleyici ve denetleyici olmalıdır.” Önerilerinde bulundu. TAK-VA Genel Başkanı Mehmet Taşan, 21 Aralık Dünya Kooperatifçilik Günü nedeniyle yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi. “Tarımsal nüfusun önemli bir çoğunluğunu oluşturan küçük tarım işletmelerinin üretimde kalması, büyük üretim gücü ve teknolojiye sahip üreticilerle rekabet etmesi her geçen gün zorlaşırken, küçük işletmeler hem iç piyasada var olabilme, hem de büyük işletmelerle rekabet etme gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu durumda üreticilerin örgütlenmesi kaçınılmazdır.Üreticinin örgütlenmesi ve pazarda etkin bir konuma gelebilmesinde en önemli araç tüm gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi kooperatiflerdir. Türkiye gibi, işletmeleri küçük olan ülkelerde üreticiler ancak, kooperatifler aracılığıyla modern ve ekonomik ölçekli tarım yapabilirler. Kırsal kesimde yaşayan üreticilerimizin ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çeşitli yasaları dayanak almak suretiyle, değişik çiftçi organizasyonları oluşturarak örgütlendikleri bilinmektedir. AB ülkelerinde özellikle tarımda kooperatifçilik çok büyük bir ağırlığa sahiptir. Kooperatiflerin payı tarımsal girdi sağlamada % 50, tarımsal ürünlerin alımı, işlenmesi ve pazarlanmasında % 60 ve dış satımda ise % 50’den fazladır. AB ülkelerinde 32 bin tarımsal kooperatif var olup, bunların ortak sayısı 12 milyondur. Tarım kooperatiflerinin AB ülkelerinde yıllık iş hacmi yaklaşık 200 milyar Euro’ya ulaşmıştır.Ülkemizde tarımsal kalkınma kooperatiflerinin pazar etkinlikleri son derece düşük düzeydedir. Ancak, hayvancılık, seracılık ya da yaş meyve, sebze üretimi, depolanması, ambalajlanması ve nakliyesi konusunda faaliyet gösteren ve çoğu küçük ölçekli de olsa kendi tesislerini kuran başarılı tarımsal kalkınma kooperatifleri mevcuttur. Tarımsal kalkınma kooperatifleri; tarım işletmelerini verimli hale getirmek, pazarlamayı düzenlemek, girdi, kredi vb ihtiyaçları karşılamak, kırsal sanayinin kurulmasını sağlamak gibi birden fazla amacı gerçekleştirmek için kurulmuşlardır. Ülkemizde halen faaliyet gösteren Tarımsal Kalkınma kooperatiflerinin sayıları bugün itibariyle 10 Bin olup, ortak sayıları ise yaklaşık 2,5 Milyondur.Türkiye, Tarım Bakanlığı bünyesinde tarımsal kalkınma kooperatiflerini desteklemeye başladığı 1990 yılından 2002’ye kadar toplam 287 kooperatife 87 Milyon TL destek vermiştir. Ülkemizde tarımsal kalkınma kooperatiflerinin desteklenmesi 2003 yılından 2011 yılına kadar çok büyük oranda artmış olup, yaklaşık 2 milyar TL’yi bulmuş, 1.932 tarımsal kalkınma kooperatifi yatırım programına alınarak desteklenmiştir. Bu kooperatiflerde üye olan 180 bin aile bu desteklerden faydalanmıştır. Bu projelerdeki temel amaç; köylerde, kırsal alanda yaşayan, çiftçilikten ve hayvancılıktan başka yapacak işi olmayan kişilerin bir araya gelmek suretiyle bir ekonomik güce dönüştürülmesi ve bunun üzerinden hem istihdam yaratılması hem de milli ekonomiye katkı sağlanması olmuştur.Zeytinyağı işleme, konserve, salça, süt işleme, yem fabrikası, ürün paketleme, soğuk hava deposu, gibi projelerde “Kooperatif Mülkiyetindeki Projeler”; üretim projelerinde ise “Ortaklar Mülkiyetindeki Projeler” desteklenmiştir. Bir köy bir proje olarak değerlendirilmiş, değişik kapasitelerde hayvancılık ve bitkisel üretim projeleri geliştirilerek desteklenmiş, borçlanma şartları, vade ve faiz oranları cazip hale getirilerek uygulanmıştır. 2003 yılında uygulamaya konulan “Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi” ile de faizsiz borçlandırma yapılmıştır. Bu süreçte verilen kredilerin % 80-90 oranında geri dönüşü sağlanmıştır. Bilhassa hayvancılık projeleriyle damızlık yetiştiriciliği önemli ölçüde teşvik edilmiştir.2011 Yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yeniden yapılanması ile çiftçi örgütlenmesi, desteklenmesi ve eğitim-yayım hizmetlerinden sorumlu olan TEDGEM (Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü) kaldırılmış, Örgütlenme ve kırsal kalkınma kısmı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü bünyesinde bir daire başkanlığına, Eğitim-yayım kısmı da Eğitim, Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığına aktarılmıştır. Bununla birlikte eskiden Kooperatifler Genel Müdürlüğünden beri devam eden kooperatif projelerinin desteklenmesi hizmetleri de iptal edilmiştir. Kooperatiflerin kredi ihtiyaçlarının Ziraat Bankasından sübvansiyonlu kredi kullanarak karşılanması öngörülmüş ancak, teminat ve ipotekteki ağır şartlar yüzünden hemen hemen hiçbir kooperatif bu kredilerden yararlanamamıştır. Bütçede “Borç verme” faslında olan ödeneğin de iptaliyle bazı projeler yarım kalmış, işletme sermayesi alamayan kooperatifler de ödeme güçlüğüne düşmüştür.”
*Üretici birlikleri, ekonomik kuruluşlar olarak piyasaya girmeli, ürün alıp satarak piyasayı düzenlemeli, üreticiye ucuz girdi temin etmeli; soğuk hava depoları, ürün işleme ve paketleme tesisleri kurarak ürüne katma değer kazandırmalıdır.
*Türkiye’deki tarımsal örgütlenme yapısı yeniden masaya yatırılarak yetki ve sorumluluklar yeniden belirlenmeli ve bunun devamında da güçlü bir yapılaşma ile daha fonksiyonel bir hale getirilmelidir.
*Kırsal refahın sağlanmasında örgütlü yapılanmanın temelini oluşturan tarımsal amaçlı kooperatiflerin idari, teknik ve mali kapasitelerinin geliştirilmesi desteklenmelidir.
*Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde eskiden olduğu gibi Çiftçi Örgütlenmesinden sorumlu bir Genel Müdürlüğün kurularak, geçmişte uygulanan ve çoğu başarılı örnekleri olan Ortaklar Mülkiyetinde Kooperatif Projeleri’ne benzer projeler geliştirilerek Kooperatif ve Üretici birlikleri Projeleri cazip şartlarda desteklenmelidir.
*Devlet kural koyucu, yönlendirici, destekleyici ve denetleyici olmalıdır.” Önerilerinde bulundu. TAK-VA Genel Başkanı Mehmet Taşan, 21 Aralık Dünya Kooperatifçilik Günü nedeniyle yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi. “Tarımsal nüfusun önemli bir çoğunluğunu oluşturan küçük tarım işletmelerinin üretimde kalması, büyük üretim gücü ve teknolojiye sahip üreticilerle rekabet etmesi her geçen gün zorlaşırken, küçük işletmeler hem iç piyasada var olabilme, hem de büyük işletmelerle rekabet etme gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu durumda üreticilerin örgütlenmesi kaçınılmazdır.Üreticinin örgütlenmesi ve pazarda etkin bir konuma gelebilmesinde en önemli araç tüm gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi kooperatiflerdir. Türkiye gibi, işletmeleri küçük olan ülkelerde üreticiler ancak, kooperatifler aracılığıyla modern ve ekonomik ölçekli tarım yapabilirler. Kırsal kesimde yaşayan üreticilerimizin ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çeşitli yasaları dayanak almak suretiyle, değişik çiftçi organizasyonları oluşturarak örgütlendikleri bilinmektedir. AB ülkelerinde özellikle tarımda kooperatifçilik çok büyük bir ağırlığa sahiptir. Kooperatiflerin payı tarımsal girdi sağlamada % 50, tarımsal ürünlerin alımı, işlenmesi ve pazarlanmasında % 60 ve dış satımda ise % 50’den fazladır. AB ülkelerinde 32 bin tarımsal kooperatif var olup, bunların ortak sayısı 12 milyondur. Tarım kooperatiflerinin AB ülkelerinde yıllık iş hacmi yaklaşık 200 milyar Euro’ya ulaşmıştır.Ülkemizde tarımsal kalkınma kooperatiflerinin pazar etkinlikleri son derece düşük düzeydedir. Ancak, hayvancılık, seracılık ya da yaş meyve, sebze üretimi, depolanması, ambalajlanması ve nakliyesi konusunda faaliyet gösteren ve çoğu küçük ölçekli de olsa kendi tesislerini kuran başarılı tarımsal kalkınma kooperatifleri mevcuttur. Tarımsal kalkınma kooperatifleri; tarım işletmelerini verimli hale getirmek, pazarlamayı düzenlemek, girdi, kredi vb ihtiyaçları karşılamak, kırsal sanayinin kurulmasını sağlamak gibi birden fazla amacı gerçekleştirmek için kurulmuşlardır. Ülkemizde halen faaliyet gösteren Tarımsal Kalkınma kooperatiflerinin sayıları bugün itibariyle 10 Bin olup, ortak sayıları ise yaklaşık 2,5 Milyondur.Türkiye, Tarım Bakanlığı bünyesinde tarımsal kalkınma kooperatiflerini desteklemeye başladığı 1990 yılından 2002’ye kadar toplam 287 kooperatife 87 Milyon TL destek vermiştir. Ülkemizde tarımsal kalkınma kooperatiflerinin desteklenmesi 2003 yılından 2011 yılına kadar çok büyük oranda artmış olup, yaklaşık 2 milyar TL’yi bulmuş, 1.932 tarımsal kalkınma kooperatifi yatırım programına alınarak desteklenmiştir. Bu kooperatiflerde üye olan 180 bin aile bu desteklerden faydalanmıştır. Bu projelerdeki temel amaç; köylerde, kırsal alanda yaşayan, çiftçilikten ve hayvancılıktan başka yapacak işi olmayan kişilerin bir araya gelmek suretiyle bir ekonomik güce dönüştürülmesi ve bunun üzerinden hem istihdam yaratılması hem de milli ekonomiye katkı sağlanması olmuştur.Zeytinyağı işleme, konserve, salça, süt işleme, yem fabrikası, ürün paketleme, soğuk hava deposu, gibi projelerde “Kooperatif Mülkiyetindeki Projeler”; üretim projelerinde ise “Ortaklar Mülkiyetindeki Projeler” desteklenmiştir. Bir köy bir proje olarak değerlendirilmiş, değişik kapasitelerde hayvancılık ve bitkisel üretim projeleri geliştirilerek desteklenmiş, borçlanma şartları, vade ve faiz oranları cazip hale getirilerek uygulanmıştır. 2003 yılında uygulamaya konulan “Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi” ile de faizsiz borçlandırma yapılmıştır. Bu süreçte verilen kredilerin % 80-90 oranında geri dönüşü sağlanmıştır. Bilhassa hayvancılık projeleriyle damızlık yetiştiriciliği önemli ölçüde teşvik edilmiştir.2011 Yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yeniden yapılanması ile çiftçi örgütlenmesi, desteklenmesi ve eğitim-yayım hizmetlerinden sorumlu olan TEDGEM (Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü) kaldırılmış, Örgütlenme ve kırsal kalkınma kısmı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü bünyesinde bir daire başkanlığına, Eğitim-yayım kısmı da Eğitim, Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığına aktarılmıştır. Bununla birlikte eskiden Kooperatifler Genel Müdürlüğünden beri devam eden kooperatif projelerinin desteklenmesi hizmetleri de iptal edilmiştir. Kooperatiflerin kredi ihtiyaçlarının Ziraat Bankasından sübvansiyonlu kredi kullanarak karşılanması öngörülmüş ancak, teminat ve ipotekteki ağır şartlar yüzünden hemen hemen hiçbir kooperatif bu kredilerden yararlanamamıştır. Bütçede “Borç verme” faslında olan ödeneğin de iptaliyle bazı projeler yarım kalmış, işletme sermayesi alamayan kooperatifler de ödeme güçlüğüne düşmüştür.”