İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 'En İyi Narkotik Polisi; Anne' kampanyası kapsamında düzenlenen panelde polislere seslenerek, "İki gruba ne olursunuz müsamahakar davranmayın. Eğer bunun bedeli varsa bedelini ödemeye hazırım. Birincisi uyuşturucu satıcıları, ikincisi mafya. Gereğini yapın, suçu benim haneme yazın. Ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler, hiçbirinin eleştirisi bir annenin ızdırabından fazla değildir" dedi.İçişleri Bakanlığı ve Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği, çocukların ve gençlerin uyuşturucu kullanımının önüne geçmek için 'En İyi Narkotik Polisi; Anne' adlı kampanya düzenledi. Kampanya kapsamında da Emniyet Genel Müdürlüğü'nde 'En İyi Narkotik Polisi; Anne' konulu panel gerçekleştirildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başkanlığında yapılan panele, Ankara Üniversitesi Rektürü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanı İbrahim Hakkı Seydioğulları, Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Başkanı Şebnem Bursalı, Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) Üyesi Şafak Şahiner, Yeşilay Genel Müdür Yardımcısı Egemen Akyüz, Toplum Gönüllüsü Aynur Karabulut ve anne Duriye Özlü konuşmacı olarak katıldı.'UYUŞTURUCU PARASININ YÜZDE 80'İ PKK'YA GİDECEKTİ'
Bakan Soylu, paneldeki konuşmasında, uyuşturucuyla mücadeleye karşı 81 ilde 'narkotim'lerin görev yaptığını, 2019 yılının Cumhuriyet tarihinin yakalamaları açısından rekorlar yılı olduğunu anlatarak, "Bu yıl içinde şu ana kadar 113.5 milyon kök kenevir yakalandı. Bunun piyasa fiyatı 30 milyar lira. Bu paranın yüzde 80'i terör örgütü PKK'ya gidecekti. Hakikaten burada çok önemli bir mücadele ortaya konuluyor" dedi.'ONLAR KAÇTI, BİZ KOVALADIK'
Narkotik Suçlarla Mücadele Dairesi'nin başlattığı 'Narkolog Projesi'ne de değinen Bakan Soylu, proje kapsamında uyuşturucu kullanan ve satanlarla görüşüldüğünü, böylece Türkiye'de bir uyuşturucu profillemesi yapıldığını ifade ettti. Bakan Soylu, "Hangi yaşta başlıyorlar? Nerede kullanıyorlar? Bütün bunlarla ilgili stratejileri ve politikaları belirlememizde bize yardımcı oluyor. Biz, niye okul çevrelerine bir baskı uyguladık? Çünkü narkolog araştırması sonucu, uyuşturucu satıcılarının önemli bölümünün okul çevrelerinde bu işi yaptığını tespit ettik. Onları oradan defettik. Araştırmadan iki sonuç çıktı; 'Evde kullanıyorum ve metruk binalarda kullanıyorum'. 100 bini aşkın metruk binaya yönelik operasyon başlatarak, 90 binine yakınını yıktık. Yıkamadığımız 15 binini de restore ettik. Bu sefer parklarda kullanmaya başladılar, parkları ışıklandırdık, buralarda devriye ekipleri görevlendirdik. 'Araçlarda' kullanıyoruz dediler, onlara yönelik uyguma yaptık. Yani onlar kaçtı, biz kovaladık" diye konuştu.'UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE TOPLUMSAL MESELEDİR'
Sokakta, 'Oğlumu kurtar' diyen çok anneyle karşılaştığını ifade eden Soylu, "Onları hissetmeden, onları görmeden, sırça köşklerde bu mücadele başarılı olamaz. Onu anlamadan, onun duygusuyla o empatiyi kurmadan, onu hissetmeden bu mücadele başarılı olamaz. Meseleyi sadece uyuşturucu kullanan çocuk olarak görmek yanılgıların en büyüğüdür. Bu bir aile meselesidir, toplumsal meseledir. Aileyi yalnız bırakırsak eksik yapmış oluruz. Aile önemlidir, anne önemlidir" dedi.'AİLESİ ÇOCUĞUNUN UYUŞTURUCU KULLANDIĞINI 2 YIL SONRA ÖĞRENİYOR'
Narkotik mücadelesinin topyekûn yürüyen bir mücadele olduğunu vurgulayan Soylu, şunları kaydetti:"Uyuşturucu kullanımında cinsiyet farklılıkları söz konusu. Kadınlar ancak yüzde 5 civarında kullanıyorlar. Esas kullanıcı erkekler. Uyuşturucu kullananların yüzde 85.5'i aileleriyle birlikte yaşıyorlar. Bir aile, çocuğunun uyuşturucu kullandığını ortalama 2 yıl sonra öğreniyor. Bu da araştırmalardan sonra çıkan sonuçlar. Temel mesele bu süreci kısaltmaya çalışmak. Eğitim ve önleme faaliyetlerinin maliyeti tedavi ve rehabilitasyon faaliyetlerinin maliyetinden çok daha düşük. Biz İçişleri Bakanlığı olarak önleyici faaliyetlerden sorumlu olan bir birimiz. Onun için eğitim ve önleme faaliyetleri, elbette ki tedavi ve rehabilitasyon maliyetlerinden daha düşük olduğu için yüklenmemiz gereken esas alan burasıdır diye düşünüyorum."'HİÇBİR ELEŞTİRİ, BİR ANNENİN IZDIRABINDAN FAZLA DEĞİLDİR'
Bakan Soylu, uyuşturucu bağımlısı annesi Duriye Özlü'nün uyuşturucu ile mücadelede kararlılığın devam etmesi ile okullarda denetimlerin kesintisiz sürmesini istemesi üzerine de şöyle konuştu:
"Benim bu konuda biraz sabıkam var. Uluslararası İşkence Örgütü, Türkiye'de işkence olmadığını deklere etti ama kötü muamele olduğunu, kötü muamelenin de uyuşturucu satıcılarına olduğunu söyledi. Bu da benden kaynaklanıyor. Ben kendimi biraz ihbar etmiştim. Bunu geçen gün de söyledim. İki gruba ne olursunuz müsamahakar davranmayın. Eğer bunun bedeli varsa bedelini ödemeye hazırım. Birincisi uyuşturucu satıcıları, ikincisi mafya. Bu ikisi de birbirini besleyen gruptur. Bu iki gruba da müsamahakar davranmayın. Gereğini yapın, suçu benim haneme yazın. Bunu tekraren ifade ediyorum. Ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler, hiçbirinin eleştirisi bir annenin ızdırabından fazla değildir."
Bakan Soylu, paneldeki konuşmasında, uyuşturucuyla mücadeleye karşı 81 ilde 'narkotim'lerin görev yaptığını, 2019 yılının Cumhuriyet tarihinin yakalamaları açısından rekorlar yılı olduğunu anlatarak, "Bu yıl içinde şu ana kadar 113.5 milyon kök kenevir yakalandı. Bunun piyasa fiyatı 30 milyar lira. Bu paranın yüzde 80'i terör örgütü PKK'ya gidecekti. Hakikaten burada çok önemli bir mücadele ortaya konuluyor" dedi.'ONLAR KAÇTI, BİZ KOVALADIK'
Narkotik Suçlarla Mücadele Dairesi'nin başlattığı 'Narkolog Projesi'ne de değinen Bakan Soylu, proje kapsamında uyuşturucu kullanan ve satanlarla görüşüldüğünü, böylece Türkiye'de bir uyuşturucu profillemesi yapıldığını ifade ettti. Bakan Soylu, "Hangi yaşta başlıyorlar? Nerede kullanıyorlar? Bütün bunlarla ilgili stratejileri ve politikaları belirlememizde bize yardımcı oluyor. Biz, niye okul çevrelerine bir baskı uyguladık? Çünkü narkolog araştırması sonucu, uyuşturucu satıcılarının önemli bölümünün okul çevrelerinde bu işi yaptığını tespit ettik. Onları oradan defettik. Araştırmadan iki sonuç çıktı; 'Evde kullanıyorum ve metruk binalarda kullanıyorum'. 100 bini aşkın metruk binaya yönelik operasyon başlatarak, 90 binine yakınını yıktık. Yıkamadığımız 15 binini de restore ettik. Bu sefer parklarda kullanmaya başladılar, parkları ışıklandırdık, buralarda devriye ekipleri görevlendirdik. 'Araçlarda' kullanıyoruz dediler, onlara yönelik uyguma yaptık. Yani onlar kaçtı, biz kovaladık" diye konuştu.'UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE TOPLUMSAL MESELEDİR'
Sokakta, 'Oğlumu kurtar' diyen çok anneyle karşılaştığını ifade eden Soylu, "Onları hissetmeden, onları görmeden, sırça köşklerde bu mücadele başarılı olamaz. Onu anlamadan, onun duygusuyla o empatiyi kurmadan, onu hissetmeden bu mücadele başarılı olamaz. Meseleyi sadece uyuşturucu kullanan çocuk olarak görmek yanılgıların en büyüğüdür. Bu bir aile meselesidir, toplumsal meseledir. Aileyi yalnız bırakırsak eksik yapmış oluruz. Aile önemlidir, anne önemlidir" dedi.'AİLESİ ÇOCUĞUNUN UYUŞTURUCU KULLANDIĞINI 2 YIL SONRA ÖĞRENİYOR'
Narkotik mücadelesinin topyekûn yürüyen bir mücadele olduğunu vurgulayan Soylu, şunları kaydetti:"Uyuşturucu kullanımında cinsiyet farklılıkları söz konusu. Kadınlar ancak yüzde 5 civarında kullanıyorlar. Esas kullanıcı erkekler. Uyuşturucu kullananların yüzde 85.5'i aileleriyle birlikte yaşıyorlar. Bir aile, çocuğunun uyuşturucu kullandığını ortalama 2 yıl sonra öğreniyor. Bu da araştırmalardan sonra çıkan sonuçlar. Temel mesele bu süreci kısaltmaya çalışmak. Eğitim ve önleme faaliyetlerinin maliyeti tedavi ve rehabilitasyon faaliyetlerinin maliyetinden çok daha düşük. Biz İçişleri Bakanlığı olarak önleyici faaliyetlerden sorumlu olan bir birimiz. Onun için eğitim ve önleme faaliyetleri, elbette ki tedavi ve rehabilitasyon maliyetlerinden daha düşük olduğu için yüklenmemiz gereken esas alan burasıdır diye düşünüyorum."'HİÇBİR ELEŞTİRİ, BİR ANNENİN IZDIRABINDAN FAZLA DEĞİLDİR'
Bakan Soylu, uyuşturucu bağımlısı annesi Duriye Özlü'nün uyuşturucu ile mücadelede kararlılığın devam etmesi ile okullarda denetimlerin kesintisiz sürmesini istemesi üzerine de şöyle konuştu:
"Benim bu konuda biraz sabıkam var. Uluslararası İşkence Örgütü, Türkiye'de işkence olmadığını deklere etti ama kötü muamele olduğunu, kötü muamelenin de uyuşturucu satıcılarına olduğunu söyledi. Bu da benden kaynaklanıyor. Ben kendimi biraz ihbar etmiştim. Bunu geçen gün de söyledim. İki gruba ne olursunuz müsamahakar davranmayın. Eğer bunun bedeli varsa bedelini ödemeye hazırım. Birincisi uyuşturucu satıcıları, ikincisi mafya. Bu ikisi de birbirini besleyen gruptur. Bu iki gruba da müsamahakar davranmayın. Gereğini yapın, suçu benim haneme yazın. Bunu tekraren ifade ediyorum. Ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler, hiçbirinin eleştirisi bir annenin ızdırabından fazla değildir."