Özgür Özel'den Bahçeli'ye Türkiye İttifakı yanıtı, İyi Parti'ye gönderme: Bize savaş ilan edenlere, yakasında güneş taşıyan iyi insanlarla kucaklaşmaya devam edeceğiz
Özel, iktidarı 6 Şubat depremleri nedeniyle eleştirdi: "Asrın felaketi dediler ama asrın ihmali ile milleti baş başa bıraktılar"CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin haftalık grup toplantısında, kendisini DEM Parti ile seçim işbirliği üzerinden hedef alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yanıt vererek, "Siz saray, rant, çıkar ittifakısınız, biz Türkiye ittifakıyız. Siz saray ittifakısınız biz Türkiye İttifakıyız. Türkiye ittifakı 31 Mart seçimlerini kazanacak. Yoksullar kazanacak." dedi. Haftaya 6 şubat depremlerinin 1.yıl dönümü nedeniyle grup toplantısının yapılmayacağını duyuran CHP lideri, deprem bölgesinde olacaklarını belirtti. Özel, iktidarın deprem bölgesine verdiği vaatleri tutmadığını hatırlatarak, "8-9-10 Şubat'ta yaptığı açıklamalarda Erdoğan 'Yıkılan tüm konutları 1 yıl içinde teslim edeceğiz' dedi. 650 bin konut ihtiyacı var 1 yıl içinde 319 bin konut inşa edeceğiz dedi. 1 yıl haftaya doluyor. 1 yılda temeli atılan konut sayısı 250, teslim edilen 47 köy evi var. Ama haftaya konut teslim edeceğini söylüyor. Gelecek hafta 46 bin teslim edecekmiş. Gerçekleşme oranı yüzde 7. Bu sözleri takip etmek bizim boynumuzun borcudur." ifadelerini kullandı. CHP Grup toplantısında konuşan Özel'in açıklamaları şöyle: “Bugün 30 Ocak, 2 ay sonra 81 ilde 973 ilçede, 394 beldede yerel seçimlere gidiyoruz. Birileri bir yandan siyaseti sertleştirme, kutuplaştırma, bizlere hakaretler ederek tahrik etmenin, bu yüzden siyasetin gerginleşmesinin ve esas meselelerin konuşulmamasının hesabında. Bunu Recep Tayyip Erdoğan’ı dinlediğinizde her konuşmasında görüyorsunuz. Bugün MHP’nin grubunu dinlediğinizde Sayın Devlet Bahçeli’nin üslubundan görüyorsunuz. Hani büyüğümüzdür, çok önemli bir görevdedir, kızıp da söylese bir şey değil. Ama propterdan okuyor, camdan okuyor. Dünden hazırlamışlar, bilgisayara yüklemişler, oraya bir kıymetli kardeşimizi oturtmuşlar, o kaydırıyor Devlet Bey camdan okuyor. Camdan bu kadar hakaret olunca, o hakaretlerin gerçekten içten yapılması değil de bir vazife olarak yerine getirildiği çok belli. Bu Meclis’te iki promter kullanılıyor, birini Tayyip Bey kullanıyor, birisini Devlet Bey kullanıyor. İkisinin kablosunu takip edin saraydaki bir odaya çıkıyor. O yüzden biz onlar istedi diye kavga edecek değiliz. Onların hakaretlerine cevap verecek değiliz.Onların seviyesine inecek değiliz, maazallah çıkarken vurgun yeriz. Biz onlara rağmen bu memleketin gerçek sorunlarını konuşmaya devam edeceğiz. Bizim derdimiz emeklilerin hesaplarına yatan aylık, bizim derdimiz yoksulların mutfağında tencerenin kaynayıp kaynamadığı, bizim derdimiz cüzdandaki yangın, pazardaki yangın, marketteki yangın, mutfaktaki yangın. Bizim derdimiz asgari ücretlinin geçin sıkıntısı, bizim derdimiz imkansızlıklardan ötürü evladına yurt verilemeyen, yüksek fahiş kiralardan dolayı evladının barınma sorununu çözemediği için kaydı dondurup evladını memleketine geri getiren ana ve babanın derdi. O yüzden biz Recep Tayyip Erdoğan ile onun üslubu ile değil ama Recep Tayyip Erdoğan’ı üzmeyen İstatistik Kurumu’nun, TÜİK’in ortaya koyduğu rakamlarla, o hileli rakamların yansımadığı zamlar yüzünden kuş kadar kalmış maaşlarla ve geçim sıkıntısı ile meşgul olmanın bunları dile getirmenin peşindeyiz.TÜİK’in rakamları doğru değil ama farz edelim ki doğru olsun. O rakamlarla bile durumun ne kadar içler acısı olduğunu görmek, göstermek ve anlamak gerekiyor. Basit basit anlatmaya, yalın olarak anlatmaya ve ifade etmeye devam edeceğim. Bu Türkiye’deki gelir durumu. Bütün dünya ülkelerdeki gelir durumlarını 5 kategoriye ayırarak inceler. Bir ülkenin ne kadar gelişmiş olduğu, gelir adaletinin ne durumda olduğunu bu tablodan görür ve bakarsınız. Burası Türkiye’nin en yoksul yüzde 20’si, burası en zengin yüzde 20’si.
1 yılda 319 bin konut yapılacak dedi, temeli atılan konut sayısı 250 bin. Şu ana kadar teslim edilen 47 tane köy evi var. Gerçekleşme oranı yüzde 0,01. Ama diyor ki gelecek hafta konut teslim edeceğim. Edeceği konutları tam olarak ettiğini kabul ediyorum. Söz verilen konut sayısı 650 bin. Gelecek hafta 46 bin konut teslim edecekmiş. Gerçekleşme oranı yüzde 7, teslim edilmeyen konut 604 bin.Buradan Osmaniye’nin değerli valisine seslenelim. Ben Osmaniye’ye gittiğimde şöyle dedim, bilgi aldım milletvekilimiz ve il başkanımızdan. Görünen o ki dedim, ihtiyaç olan konut bu kadar, temeli atılan bu kadar, 1 yıl dolduğunda yüzde 10’unu zor vereceksiniz. Açıklama yaptı, hayır diye. Verdiği rakamlar beni doğruluyordu. Antep’e gittim, yüzde 10 görünüyor. Malatya’ya gittim, yüzde 10 görünüyor. Tayyip Erdoğan’a sorduk, gerçekleşme yüzde 7. Onlar 1 yılda 650 bin konutun önce tamamını teslim edeceğini söyledi, sonra 319 bin dedi. 46 bin konut veriyor. Bundan sonra verilen sözlerin ne kadar tutulup, tutulmadığını takip etmek, deprem bölgesindeki vatandaşın hakkını ve hukukunu savunmak yine benim, sizlerin boynunun borcudur arkadaşlar. Depremi unutmayacağız, söz verenlerin sözlerini takip edeceğiz.Bu evler yapılmayınca ne oluyor? Bu evler yapılır nasılsa olmuyor. Bu evler yapılmayınca ailesi önce çadır, sonra derme çatma kendilerinin yaptığı drolitten bir baraka ve geçici ev. Sonra bir yangın. 1,5 yaşındaki Doğa, 4,5 yaşındaki İsa Can yanarak ölüyor orada. Çadırda kimse kalmadı diyorlar, sonra Kahramanmaraşlı evladımız şehit oluyor Müslüm Özdemir, Allah rahmet eylesin. Sonra hemen bayrağı çıkarıyorlar, gidin şehidin evine asın diyorlar. Bayrak bir çadıra asılıyor, bütün Türkiye hem deprem gerçeğini, hem şehit ailesi gerçeğini görüyor. O yüzden hem Mehmetçiğe sahip çıkmak, hem deprem bölgesine sahip çıkmak, yoksulumuza, işsizimize sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur. Çünkü biz CHP’liyiz. Cumhuriyetin kurucu partisiyiz, Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir arkadaşlar."
Özel, iktidarı 6 Şubat depremleri nedeniyle eleştirdi: "Asrın felaketi dediler ama asrın ihmali ile milleti baş başa bıraktılar"CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin haftalık grup toplantısında, kendisini DEM Parti ile seçim işbirliği üzerinden hedef alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yanıt vererek, "Siz saray, rant, çıkar ittifakısınız, biz Türkiye ittifakıyız. Siz saray ittifakısınız biz Türkiye İttifakıyız. Türkiye ittifakı 31 Mart seçimlerini kazanacak. Yoksullar kazanacak." dedi. Haftaya 6 şubat depremlerinin 1.yıl dönümü nedeniyle grup toplantısının yapılmayacağını duyuran CHP lideri, deprem bölgesinde olacaklarını belirtti. Özel, iktidarın deprem bölgesine verdiği vaatleri tutmadığını hatırlatarak, "8-9-10 Şubat'ta yaptığı açıklamalarda Erdoğan 'Yıkılan tüm konutları 1 yıl içinde teslim edeceğiz' dedi. 650 bin konut ihtiyacı var 1 yıl içinde 319 bin konut inşa edeceğiz dedi. 1 yıl haftaya doluyor. 1 yılda temeli atılan konut sayısı 250, teslim edilen 47 köy evi var. Ama haftaya konut teslim edeceğini söylüyor. Gelecek hafta 46 bin teslim edecekmiş. Gerçekleşme oranı yüzde 7. Bu sözleri takip etmek bizim boynumuzun borcudur." ifadelerini kullandı. CHP Grup toplantısında konuşan Özel'in açıklamaları şöyle: “Bugün 30 Ocak, 2 ay sonra 81 ilde 973 ilçede, 394 beldede yerel seçimlere gidiyoruz. Birileri bir yandan siyaseti sertleştirme, kutuplaştırma, bizlere hakaretler ederek tahrik etmenin, bu yüzden siyasetin gerginleşmesinin ve esas meselelerin konuşulmamasının hesabında. Bunu Recep Tayyip Erdoğan’ı dinlediğinizde her konuşmasında görüyorsunuz. Bugün MHP’nin grubunu dinlediğinizde Sayın Devlet Bahçeli’nin üslubundan görüyorsunuz. Hani büyüğümüzdür, çok önemli bir görevdedir, kızıp da söylese bir şey değil. Ama propterdan okuyor, camdan okuyor. Dünden hazırlamışlar, bilgisayara yüklemişler, oraya bir kıymetli kardeşimizi oturtmuşlar, o kaydırıyor Devlet Bey camdan okuyor. Camdan bu kadar hakaret olunca, o hakaretlerin gerçekten içten yapılması değil de bir vazife olarak yerine getirildiği çok belli. Bu Meclis’te iki promter kullanılıyor, birini Tayyip Bey kullanıyor, birisini Devlet Bey kullanıyor. İkisinin kablosunu takip edin saraydaki bir odaya çıkıyor. O yüzden biz onlar istedi diye kavga edecek değiliz. Onların hakaretlerine cevap verecek değiliz.Onların seviyesine inecek değiliz, maazallah çıkarken vurgun yeriz. Biz onlara rağmen bu memleketin gerçek sorunlarını konuşmaya devam edeceğiz. Bizim derdimiz emeklilerin hesaplarına yatan aylık, bizim derdimiz yoksulların mutfağında tencerenin kaynayıp kaynamadığı, bizim derdimiz cüzdandaki yangın, pazardaki yangın, marketteki yangın, mutfaktaki yangın. Bizim derdimiz asgari ücretlinin geçin sıkıntısı, bizim derdimiz imkansızlıklardan ötürü evladına yurt verilemeyen, yüksek fahiş kiralardan dolayı evladının barınma sorununu çözemediği için kaydı dondurup evladını memleketine geri getiren ana ve babanın derdi. O yüzden biz Recep Tayyip Erdoğan ile onun üslubu ile değil ama Recep Tayyip Erdoğan’ı üzmeyen İstatistik Kurumu’nun, TÜİK’in ortaya koyduğu rakamlarla, o hileli rakamların yansımadığı zamlar yüzünden kuş kadar kalmış maaşlarla ve geçim sıkıntısı ile meşgul olmanın bunları dile getirmenin peşindeyiz.TÜİK’in rakamları doğru değil ama farz edelim ki doğru olsun. O rakamlarla bile durumun ne kadar içler acısı olduğunu görmek, göstermek ve anlamak gerekiyor. Basit basit anlatmaya, yalın olarak anlatmaya ve ifade etmeye devam edeceğim. Bu Türkiye’deki gelir durumu. Bütün dünya ülkelerdeki gelir durumlarını 5 kategoriye ayırarak inceler. Bir ülkenin ne kadar gelişmiş olduğu, gelir adaletinin ne durumda olduğunu bu tablodan görür ve bakarsınız. Burası Türkiye’nin en yoksul yüzde 20’si, burası en zengin yüzde 20’si.
"Erdoğan fakirden alıp zengine vermiş"
Ama Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi eliyle en zengin yüzde 20 toplamın yarısını alıyor, kalan yüzde 80’e bunu aranızda paylaşın diyor. Orada da en düşük gelir grubuna yüzde 6’ın bile altındaki bir pay düşüyor. Bu hesap geçen seneye göre bile 1,8. 10 yıl öncesine göre 3,9 puan daha yoksulların aleyhine gelişti. Ne demekmiş? Recep Tayyip Erdoğan 21 yıllık iktidarı boyunca gelmiş, zenginden almış yoksula vermiş demeyi isterdik. Öyledir ya, öyle yapılması gerekir ya siyasette. Zenginden toplayıp yoksula vermen gerekir ya. Bu tam aksine yoksuldan almış zengine vermiş. Az gelirliden almış, üst gelir grubuna vermiş. Emekliden almış saray danışmanlarına vermiş. Asgari ücretliden almış 3-4 maaş alıp doymayanlara vermiş. Esnaftan alıp faizcilere, ücretlilerden alıp servet sahiplerine vermiş."Yoksullardan oy alıp 10 bin liraya el kaldıranlara da yazıklar olsun"
Geçtiğimiz hafta burada grup başkanvekillerimizin gözünün içine bakarak onlardan bir talebimizi iletmiştik. Dedik ki CHP grubu, bu 7 bin 500 lira olan en düşük emekli maaşı artırılacak, bunu 10 bin lira yapmayı düşünüyorlar, oysa bizim teklifimizi en az asgari ücret kadar olsun. 17 bin 2 lira olsun. Bunun takipçisi olun demiştik. Zira AKP iktidara geldiğinde en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Bugünkü hesapla 25 bin lira olması lazım. 7 bin 500 lirayı 10 bin lira yapıyorlardı. CHP grubu hiç olmazsa asgari ücret olsun diye önerge verdi. Teklifini verdi ve arkasında durdu. Bu gruptaki milletin seçtiği milletvekilleri 17 bin liraya el kaldırdılar. O çok milliyetçi olan MHP, o çok muhafazakar mahallelerden oy alıp onların yoksulluğunun muhafaza edenler ve kendi varlıklarını muhafaza edenler ret oyu verdiler. Bizim grubumuz halkın vekilleri, yetmez ama 17 bin lira olsun dedi. Onlar 10 bin lira emekliye yeter dedi. Emekliye şimdilik 17 bin lira, en düşük emekli maaşı olsun. İlerleyen dönemde en düşük emekli maaşı 25 bin lira olsun diyen halkın vekillerine, sizlere helal olsun. Milletimiz görüyor. Yoksullardan oy alıp 10 bin liraya el kaldıranlara da yazıklar olsun.Devam edin arkadaşlar, CHP grubu. İnanç ve kararlılıkla devam edin. Doğruları savunmaya devam edin. Doğrulardan yana el kaldırmaya devam edin. Yoksuldan, emekliden, emekçiden yana, düşük gelir grubunda olanlardan yana olanlara el kaldırmaya, destek vermeye devam edin. Bu halk, millet kendisinin yanında olanı da başkalarının yanında olup emeğini sömürenleri de görüyor. Sizin bu gayretiniz eninde sonunda ama sandığın başına gidince karşılığını bulacak. Bu millet kendisini aç ve sefil bırakanlardan, yoksul bırakanlardan, sandıkta oy alıp Meclis’te sırtını dönenlerden hesap soracak. Ona yüzünü dönen sizlere gereken desteği verecek arkadaşlar, siz devam edin."Emekli maaşı 27 saniyede sarayda harcanıyor"
Toplumun büyük çoğunluğu yoksullaşmaya devam ederken biraz önce söyledim, sarayda işler yolunda. Bu hesap her geçen gün daha trajik bir hal alıyor. Sarayın 1 günlük maliyeti 33,6 milyon lira. Hani 6 sıfır atıldığı için bu 33,6 milyon normal bir para gibi algılanıyor olabilir. Eski para ile milyar da değil trilyon lira. Eski parayla 33,6 trilyonu bir günde harcıyorlar sarayda. Saatlik harcaması 1,4 milyon lira. Bir dakikada 23 bin lira. Bugün asgari ücret 17 bin lira ya, saray 1 dakikada 23 bin lira harcıyor. Bir asgari ücreti 40 saniyede tüketiyorlar. En düşük emekli maaşı 10 bin lira ya. 27 saniyede harcanıyor sarayda. Bir emeklinin eline verdikleri 10 bin lirayı sarayda 27 saniyede, yarım dakika olmadan harcıyorlar. O yüzden rakamları basitleştirmenin, sadeleştirmenin, böyle bakmanın faydası var. İtibardan tasarruf olmaz diyorlar ya. 1300 oda, gece boyunca ışıklarını yakıyor ve onunla övünüyorlar ya orada işte o elektrik parası, ödemedikleri kira parası, yemek parası, şaşalı ağırladıkları konuklarının parası, pandemide millet evden çıkmazken sazlı, sözlü eğlendirdikleri Arap şeyhlerine yaptıkları eğlencelerin parasının toplamı bu. Bir dakikada harcadıkları para 23 bin lira. 1,5 asgari ücret neredeyse. Bunu vatandaşımızın taktirine ve bilgisine sunuyorum. Gelir adaletini sağlamak için bir mücadelenin içinde olmamız hepimizin boynunun borcudur.Vergide adalet çağrısı
CHP gücünü halktan alan, hizmetin halk için yapılmasını savunan, servete ve zengine düşman olmayan ama onların adil vergilendirilmesini savunan, en düşük gelir grubunun hakkını savunan bir partidir. Bu mücadelenin Türkiye’de en önemli temsilcilerinden bir tanesi de elbette olması gerektiği gibi işçi sendikaları. İşçi sendikalarının içinde kendi emekçileri için, diğerlerinden çok olumlu ve kararlı şekilde ayrışan DİSK. Burada değerli Başkanımız Sayın Arzu Çerkezoğlu var. İstanbul’dan kalktı, Ankara’ya kadar yürüdü. Örgütümüz kasım ayında yapılan bu yürüyüşe yol boyunca eşlik etti. Son metrelerinde de kol kola girdik ve birlikte yürüdük. Arzu Hanım ‘vergide adalet’ diyerek, DİSK emekçileri vergide adalet diyerek yürüdüler. Dediler ki vergide adalet olmadan ülkede barış olmaz, sosyal barış olmaz, eşitlik olmaz, demokrasi olmaz. Bugün asgari ücretten vergi alınmıyor arkadaşlar ama asgari ücret vergi hesabına katılıyor. Yani maaşınızdaki asgari ücret kadar pay vergi dilimlerine katıldığı için emekçi ocak ayında aldığı maaşı, belli vergi dilimlerinden başlayarak kaybediyor. Biz onların kanun tekliflerine Meclis’e sunduk. Bugün arkadaşlarımız bu konuda bir araştırma önergesinin oylanmasını ve kanun teklifine dönüşerek, komisyonda kabul edilmesine takip edecekler. Biz DİSK’in bu talebini hep birlikte CHP’liler olarak sahipleniyoruz. Diyoruz ki, vergide adalet istiyoruz. Vergide adalet. Bu mücadele çok kıymetlidir, DİSK’in bu mücadelesini yürekten sahipleniyor ve alkışlıyoruz. İyi ki varsınız Başkanım, yanınızdayız ve arkanızdayız."Sende utanma yok mu? "
Şimdi hesabı basitleştirerek anlatmak önemli. Çünkü büyük büyük rakamlar uçuşuyor. Bu rakamların içinde Tayyip Erdoğan’ın anladığı bir hesap var. Yola çıkarken dedi ki ‘Benim hesabım simit- çay hesabı. Başkasına bakmam.’ O günlerde yaptığı simit- çay hesabıyla verilen maaş, simit- çay hesabına göre 5 kişilik ailenin neredeyse gelirinin yarısını yutuyordu. Onu gösterdi. Simit dedi, çay dedi hesap yaptı. ‘Yazıklar olsun’ dedi. Oy istedi. Şimdi bakalım o çok bildiği simit- çay hesabında durum neymiş? Diyordu ya ben başka hesap bilmem, simit-çaya bakarım. Bugün Ankara’da 1 tane simit, 10 lira. Hafta içi 15 yaptılar. Seçime kadar yakarsın beni demiş, 10 liraya geri aldılar. 1 Nisan’da yine 15 lira. Emin olun. Çünkü 15 yapıp da 12’ye indirmediler. 10 liraya Tayyip Bey’in sinirli telefonu ve emir yağdırmasıyla geri çektiler. Ama yine de 10 lirayı kabul edelim. Zamdan önceki halini kabul edelim. Çay da 15 lira, toplam 25 lira. 1 çay, 1 simit 25 lira. Aile 5 kişilik. Nasıl 5 kişilik? Bursa’da (simit) 15 liraymış, biz Ankara’daki 10 liradan yapıyoruz. Toplam 25 lira. En düşüğünü hesaplıyoruz. Pastanede 25 liradır, çay doğru. Bir başka yerde 20 liradır. En düşük çay Tayyip Bey’in hesabına göre 15 lira. Zammı geri çekilmiş simit 10 lira. Toplam 25 lira. Aile 5 kişi. Neden 5 kişi? Tayyip Beye inandılar da evlenmişlerdi, 3 çocuk yaptılar. Rabia, Esma, Hamza. Aile 5 kişi. Bir öğünde 5 kişilik aile 125 liralık çay-simit. 3 öğünde 375 lira. Ay 30 gün, 11 bin 250 lira. Tayyip Bey hesap yaparken çay-simit hesabı maaşın yüzde 60’ını yutuyor diye ‘yazıklar olsun’ diyordu. En düşük emekli maaşı 10 bin lira. Tayyip Bey’e güvenip Rabia’sı, Esma’sı, Hamza’sıyla 5 kişilik aileye kavuşup, geçen sene CHP söyledi de yapmayacağım dediği EYT’yi seçim uğrunda yapıp, emekli ettiği Muhammed kardeşim 10 bin lira emekli maaşı alıyor. Çay- simit hesabı 11 bin 250 lira. Ey Recep Tayyip Erdoğan. Diyordun ya rahmetli Ecevit’e, sende hiç utanma yok mu? Ey Recep Tayyip Erdoğan, 11 bin 250 lira çay-simit tutarken emekliye 10 bin lira veriyorsun, sende hiç utanma yok mu?"Mazot seçim günü 18 liraydı, bugün tam 42 lira"
Ayrıca bir de hesap var. Tayyip Bey çay-simide bakar, çiftçi mazot kaç para ona bakar. 14 Mayıs günü oyu verin bu kardeşinize enflasyonun belini kıracağız, fiyatları düşüreceğiz diyordu. O gün benzinin pompa fiyatı 19 lira 75 kuruştu. Bugün 39 lira 60 kuruş. 40 lira. Seçimden bu yana benzin 19 liradan 40 liraya çıktı. Benzin çıktı mı, iğneden ipliğe her şey takip eder. Büyük zamlar yerel seçimden sonra iyice kapıda. Çiftçinin, kamyoncunun, taksicinin baktığı mazot seçim günü 18 liraydı, bugün tam 42 lira. CHP’nin ekonomiyi bunlar düzeltemez, bunlar fiyatları indiremez, enflasyonla mücadele edemez dediğinde yetkiyi verin kardeşinize diyen, bu vaatle küçük bir farkla da olsa milletten yetkiyi alan Recep Tayyip Erdoğan aldığı yetkiyle 18 liralık mazotu 42 lira yapmış durumda."Özgür Özel’in ve CHP’nin DEM ile olan ilişkisi gözün önünde neyse arkada da odur"
"Diğer taraftan bu sabah Devlet Bahçeli, dün akşam Recep Tayyip Erdoğan, yarın bir diğeri bir tane cümleleri var. 3 harften ibaret. DEM, DEM, DEM. DEM diyerek seçim kazanmanın, DEM diyerek enflasyonu unutturmanın, zamları gizlemenin, açlık ve sefalete katlanın demenin hesabındalar. Diyorlar ki biliyoruz, açsın, susuzsun, yoksulsun ama geçen seçimde dediler tehlike büyük, gelirlerse bayrağı indirecekler, ezanı dindirecekler, vatanı böldürecekler, oyu sen ver, bana güven. Verdi oyu, 18 liralık mazotu 42 lira yaptılar. Ne bayrak iner? O bayrağı dalgalandıran Mehmetçiği de savunan biziz. O ezanı okuyan müezzinin hakkını da savunan biziz. Bu vatana bir şey gelecek olursa bedelli askerliğe kaçmayıp cepheye koşacak olanlar yine biziz. Ama bir yandan Recep tayyip Erdoğan bu hamaseti yaparken Devlet Bahçeli ile birlikte promtere yazmışlar, DEM DEM DEM demek dışında bir çare görmüyor. Gündemi unutturabilmek için.DEM demişken şunu da söyleyelim. Her siyasi parti ile ne kadar ilişkimiz varsa, DEM ile de o kadar ilişkimiz var. Geçen seçimi şununla kazanmaya çalıştılar. Yalan videolar yaptılar. Bunlar DEM ile, o zamanki HDP ile, yok bir sürü terör örgütünün adıyla gizli görüşüyorlar. Yok kardeşim gizli görüşme, göz önünde görüşme. Randevu istediler verdik, görüştük. Tebriğe gittik, randevu verdiler. Gittik ve görüştük. Birlikte DEM, DEM’se, verdiler bir bardak demli çaylarını içtik. Geldiler bir bardak demli çayımızı içtiler. DEM, DEM diye arkada, odada, Meclis’in idari amiriyle, DEM’in Meclis Başkanvekili ile oturup aynı masada yemek yerler. Sohbet ederler, şakalaşırlar, birbirleri ile ilişki kurarlar, kamera önüne çıkınca sahtekarlığa başlarlar. Arkada can ciğer kuzu sarma, burada sahtekar. Milletimize söylüyorum, Özgür Özel’in ve CHP’nin DEM ile olan ilişkisi gözün önünde neyse arkada da odur. Arkada can ciğer olup ön tarafta sahtekarlık yapanlara göre bu dürüst tavrımızı milletimizin taktirine sunuyorum. Devlet Bahçeli DEM diyor, Tayyip Bey zam yapıyor. O DEM diyor, dana eti olmuş 143 lira. Bahçeli DEM diyor, Tayyip Bey koyun etini yapmış 157 lira. Bahçeli DEM diyor, zam yapıyor, patlıcan olmuş yüzde 123, zeytin almış yüzde 141 zam. Geçen seneden bugüne dana etine yüzde 143 zam yapmış, koyun etine yüzde 157 zam yapmış, zeytinyağına yüzde 180 zam yapmış, patlıcana yüzde 123 zam yapmış, zeytini yüzde 141 zamlanmış. 1 kilo etin fiyatı 600 liraya dayanmış. Halen daha Sayın Bahçeli, şunu bil. Milletin derdi DEM değil zam, zam, zam."Depremin yıl dönümü: Deprem bölgesinde olacağız
Haftaya bu salon bomboş olacak. Bu saatlerde biz yokuz. Haftaya 6 Şubat. Büyük depremin yıl dönümü. Biz haftaya 50 bin 783, resmi kayıtlara göre vatandaşımızın hayatını kaybettiği, Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizi etkileyen büyük depremin yıl dönümünde bütün grup olarak, önceki CHP grubu olarak, bütün parti yöneticilerimizle deprem bölgesinde olacağız. Bir kez daha bu büyük felakette hayatını kaybeden, resmi rakamlara göre 50 bin 783 ama her geçen gün rakam artıyor, bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara, tedavisi sürenler var, onlara acil şifalar diliyoruz. Yakınlarını kaybeden herkesin, hepimizin, milletimizin başı sağ olsun. Bu büyük deprem mağduriyetler yarattı. Bu mağduriyetlere değineceğim. Ama ondan önce bu deprem nasıl bir Türkiye’de yaşandı, bunu bir görmek lazım. Bu deprem 21 yıldır tek başına bir iktidarın hüküm sürdüğü bir ülkede yaşandı. Bu deprem kendisinden önceki 79 yılda Cumhuriyet hükümetlerinin topladığı toplam verginin 4 katını toplayan, tam 3 trilyon dolar vergi toplayan bir hükümetin iktidarının 21’inci yılında yaşandı. Bütün yetkileri tek başına kullanan, Meclis’te çoğunluğu olan, yürütmenin başında olan, yargıdaki atamalarla yargıyı bile kendisine bağlamış olan. Yani mazereti olmayan, imkanları tam olan ve hatta olanın üzerinde kullanan bir iktidarın döneminde yaşandı.Kendisinden önceki iktidarı depreme yeterince hazırlık yapmadı diye eleştiren, depremde 3 saatte sokağa çıkamadılar, depremin 3’üncü günü hala çadırı olmayanlar var diye eleştiren bir iktidarın döneminde yaşandı. Kendinden önceki iktidarın geçici olarak çıkardığı deprem vergisini başka isim halinde kalıcı kılan, buradan 40 milyar dolar deprem vergisi tahsil eden. 8 kere imar affı çıkaran. 8 imar affından da 26 milyar lira gelir elde eden ama dirençli kentler yaratmak için, depreme dayanıklı evler yaratmak için, deprem riski olan bölgeleri boşaltmak için bu kaynakları kullanmayan, bu kaynakları kendi iktidarını sürdürmek için kullanan ve yandaşlara peşkeş çeken. TOKİ’yi zenginlere villalar yatıran ama deprem konutlarını yaptırmak için depremin 10 şehri yerle bir etmesini bekleyen bir iktidar döneminde yaşandı."Bu hesaba para yatırın dediler"
Böyle günlerden geçtik, bunları hepiniz yaşadınız, hatırlatmakta fayda var. Ecevit Hükümetine 3 saat geçmiş, ordu niye çıkmadı diyenler 3 gün sonra orduya parça parça izin verdiler. İş işten geçmişti. Ecevit hükümetine 3 gün olmuş, daha çadır dağıtamıyorsun diyenlerin 35’inci günde Hatay’da çadır dağıtamadığını, Maraş’ta, Malatya’da çadır dağıtamadığını gördük. Kendi ettikleri, iftiraları, hakaretleri ile sınandılar, tarih önünde mahcup oldular. Ama maalesef en ağır bedeli yine yoksullar, güvencesizler, kimsesizlere ödettiler. Tam orada millet onlardan yardım beklerken, devletin sıcak elini beklerken, çadır beklerken, konteyner, çorba, çay beklerken, bir kuru çorap, sıcak battaniye beklerken millete IBAN gönderdiler. Bu hesaba para yatırın dediler. Deprem bölgesinde yaşayan enkaz altındaki vatandaşın cep telefonuna IBAN gönderecek kadar şuursuz ve kötü niyetli davrandılar. Bu süreci hep birlikte yaşadık. O sırada çadır yok derken Kızılay’ın çadır satmakta olduğunu, Türk Eczacıları Birliği’ne çadır sattığını, sahra hastanesi kurmak isteyenlere çadır sattığını gördük. Sadece bunu Kızılay Başkanını süreç içinde görevden el çektirerek, sonra başka yerlerde çaktırmadan yine taltif ederek, ödüllendirerek bu utanmazlığın içinde bile halen daha kendi hırsız ve yolsuzuna, kendi beceriksizine sahip çıkıp milletin evlatlarını yalnız bırakan bir iktidarı gördük."Söz verilen konut sayısı 650 bin"
"Depremden 2 gün sonra daha insanlarımız enkaz altındaydı, Recep Tayyip Erdoğan, laf olsun diye 2 gün diyor değilim. Tarih 8 Şubat ve 10 Şubat tarihlerinde, 8-9-10 Şubat’ta yaptığı pek çok açıklamada şunu söyledi. 1 yıl içinde yıkılan tüm konutları yapıp teslim edeceğiz. Sonra bu söylemini, belki duyduk, bütün ülke yıkıldı ama tahayyül edemedi, akıl edemedi, herkese 1 yılda ev yapacağım dedi ama bunu bilmeden söyledi derseniz, sonra 15 Mart’ta. Depremden 5 hafta sonra çıktı ve dedi ki toplamda 650 bin konut ihtiyacı var, 1 yıl içinde, ilk ifadesine göre geri vites, 319 bin konutu inşa edeceğiz. Şimdi 1 yıl gelecek hafta doluyor. Bundan sonra bu tabloyu çokça göreceksiniz. Bu tablo anlık olarak her hafta ya da her ay, onlar veriyi güncelledikçe güncelleyeceğimiz tablo.