SÜKÛNETİN GÖLGESİ
Âdem'le Havva’ya Rab, cenneti lütfeder de
Der hepsi sizin olsun, ağaçtan durun uzak
Nefisler neden gezer yasaklı meyvelerde?
Şeytan sinsi nefretle, gizlice kurdu tuzak
Cezalandı ebeveyn, evladı sürgünlerde…
Sükûnetin gölgesi yıkandı bir manada
Kimi lütfundan Said, kimi yazıldı Şaki
Üç-kırk devre boyunca savaştık arenada
Doğdu, büyüdü canlı, ölse de ruhu baki
Çiçeklensin gönüller tılsımlı savanada
Tevazu cana bedel, hikmet aşka mukabil
Karanlık bir zifirden haset doldu beşere
Mel’un fitne verince, kardeşe kıydı Kabil
Bir şerre öncü oldu, pişman olsa ne çare
Sabrın mükâfatıyla hakka yürüdü Habil
Cilvenin nur şulesi kalbe sır doldurunca
Ufuklar kızıl oldu, Nuh dedi geldi zaman
Her canlıdan çift bindi, gemi hazır olunca
Gök ve yer fokurdadı, işte beklenen tufan
Mucize yelken açsın, lodos sürer yolunca
Gel nurlu yörüngenden, gül hayat ışıltısı
Yine dünya dönüyor açıl güneş buluttan
Bir demet fani ömrün, bir lahzadır anısı
Birileri mahmurca geçmekteler buuttan
Paslanmış kapılardan beynimin cızırtısı
Tuhaf sanma halleri, emir neyse o işte
Bir şeyleri versen de, alsan da nasip olur
Devran, Rabbin izniyle, her an tazelenişte
Takdir olan ne varsa gerçekte onlar olur
İmtihan baş üstüne, hiç olma serzenişte.
Salih Osman Kaplan