ASGARİ ÜCRET, AZAMİ HAYAL KIRIKLIĞI
Asgari veya diğer adıyla minimum ücret, işçilere yasal olarak ödenebilecek en düşük maaş tutarıdır. Yani, işe yeni başlayan bir çırağa ödenebilecek minimum ücrettir.
Anayasanın 55 maddesi ne diyor?
Anayasanın “Ücrette Adalet Sağlanması” başlığı altındaki Madde 55'te "Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Asgarî ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur.” Deniliyor.
Anayasanın bu maddesine ve insani sosyal değerlere göre hiçbir maaş YOKSULLUK SINIRININ altında olmamalıdır… Olamaz!
Yani ülkemizde çarpıtılan “Asgari Ücret” tanımı hukuksuzdur.
Asgari ücret; Anayasanın 55 maddesinin dışında ve özellikle yoksulluk sınırının altında olamaz.
Şu anda ülkemizin maaşlı çalışanlarının yüzde 55’i “Asgari Ücrete” mahkûmdur. Dünyanın hiçbir ülkesinde Asgari Ücret “Ana Ücret” halinde değildir.
Ülkemizde dayatılan asgari ücret asla bir maaş değildir. Bu ücret açlık sınırının dahi altında kalan bir rakamdır.
Asgari ücret konusu Türkiye'de özellikle son zamanlarda büyük bir tartışma konusu haline geldi. Avrupa'da bazı ülkelerde asgari ücret 2.000 Euro’yu aşarken, Türkiye'de açlık sınırı çevresinde olan bu rakam, işçilerin yaşam standartlarını karşılamakta yetersiz kalıyor.
2024 Ekim ayında açlık sınırı 20 bin 431 TL'ye, yoksulluk sınırı da 66 bin 553 TL oldu. Asgari ücret ise 17.002,12 TL olarak uygulandı.
Ve 2025 için ise 22.104,67 TL olarak belirlendi. Anayasanın 55 maddesine ve sosyal devlet anlayışına aykırı olarak belirlenen bu rakamı Asgari ücret değil Azami sefalet ücreti olarak tanımlayabiliriz.
Akıl tutulması yaşıyoruz.
Devletin alacakları için Vergi, harç ve cezalar için yapılan uygulama ve Millete reva görülene bakın.
Bu hükümet Pasaport harcına, trafik cezalarına, idari para cezaları ile evraklara o tür cezaların hepsine YENİDEN DEĞERLENDİRME olarak yüzde 43,9 zam yaptı.
Ekonomi hareketlerinde, enflasyonunun yükselmesinde ve zamların artmasında en fazla etkisi olan devletin Vergi, harç, cezalar ve alacaklarına Yeniden değerleme ile %43,93 uyguladı.
Yani, devletin enflasyona, piyasalara ve yaşanan hayata karşı etkilerinin düzelmesi için yüzde 43,9 zam uygulandı.
Peki, millet, devletle aynı şeylerden etkilenmiyor mu?
TÜİK’in açıkladığı Enflasyon %47,75
ENAG’ın açıkladığı Enflasyon % 87
Milletin Etkilendiği
Gerçek Enflasyon %150
Faizler % 50
Kira artışı % 62,2
(9 milyon aile) Asgari ücrete %30 ile 22,104,TL
(16,5 Milyon aile) Emekliye %20
En düşük emekliye yapılması kulisi 15000 TL
DEVLET MİLLETLE AYNI EKONOMİDEN, ENFLASYONDAN ETKİLENMİYOR MU?
Devlet alacağına %43,93 uyguluyor,
Asgari ücretliye yüzde 30 veriyor
Emekliye yüzde 20 planlıyor.
Asgari ücret azami hayal kırıklığı olmaktan çıkarılmalıdır. Hiçbir maaş yoksulluk sınırının altında olmamalıdır…
Gelir dağılımının Adaletli sağlanması için Devlet harç ve masraflarının, elektrik su doğalgaz yani kamu hizmetlilerinin tümünün, kira artışları gibi tüm zam oranlarının asgari ücrete yapılan zam oranının 1/3ünü aşmaması konusunda yasal düzenleme yapılmalıdır.
En önemli konu ise İşçi tüccar değildir. Mal veya hizmet satmıyor. İşveren harcamalarını gider olarak gösterip vergiden düşüyor ama işçinin böyle bir şansı yoktur. İşçilerden gelir vergisi kaldırmalıdır.
Tebrikler tam bir uzman yazısı yanlız yazınızın kaç defa okunduğunu gösteren bir yer de göremedim yazınızı Twitter hesabımda bu gün gün içinde parça parça paylaşacağım inşaallah sizde benimkileri tekrar yeniden gönderme yaparsanız okunma sayısını daha da arttırırız inşaallah muvaffakiyetler selamlar.