14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için ülke olarak sandık başına gidiyoruz.
Ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum…
Unutmamalıyız ki 14 Mayıs’ta sıradan bir seçim yapmayacağız.
Bu seçimlerde, ülkemizin bekası için, güven ve istikrar için karar verilecek.
Türkiye 22 yılda çok yıpratıldı… Ekonomide en kötü dönemlerden geçiyoruz. Türkiye 2022 sonu itibarıyla Avrupada enflasyonu en yüksek 1’inci ülke dünyada ise 7’ci ülke durumunda. Yaşadığımız “HİPER Enflasyon” kontrol edilemiyor.
Türkiye’nin 2023 yılında yaşatıldığı enflasyonist ortam, maliyet (başlıca kur kaynaklı) ve talep (başlıca öne çekilmiş talep) kaynaklı.
En kötüsü, “HİPER Enflasyon”a çözüm üretilemediği için giderek yerleşik enflasyon niteliği kazanıyor.
Emekli ve asgari ücretli borç batağında, geçim kaynağı kredi kartları oldu...
Türkiye, işsizlik ve enflasyonun baz alındığı Sefalet Endeksi'nde, gelişmekte olan ülkeler arasında Güney Afrika'nın arkasından ikinci oldu.
MART 2023 döneminde;
Açlık Sınırı: 9.752 TL, Yoksulluk Sınırı: 33 bin 754 TL olarak belirlendi.
3600 gün primle emekli olan ve 8000 gün ile emekli olan tüm emekliler asgari maaşta buluşturularak maaşları 7500 TL olarak tayin edildi.
Yaşamları boyunca primini ödeyen, vergisi peşin peşin maaşından kesilen ve çalışma hayatında ülkenin ekonomisine değer katan emeklilerin maaşları kuşa döndürüldü. 2006 da asgari ücretin 3 katı maaş alan emeklilerin maaşları, 2015 te asgari ücrete eşitlendi ve 2023 te asgari ücretin altına indirildi.
14 milyon EMEKLİ, layık görülen 7500 TL maaşla açlıkla savaşıyor,
10 milyon ASGARI ÜCRETLİ 8500 TL maaşla mucize yaratıyor ve
8 milyon DÜŞÜK GELİRLİ Sürünme olimpiyatında ŞAMPİYON oldu!
Mutfaktaki yangını görmezden gelmek mümkün değil.
Mutfağı alev alev yakan HİPER Enflasyon ve ekonomide devam eden yanlışlara çözüm üretilemiyor. Yüzde 400 lere ulaşan HİPER Enflasyon emekli ve asgari ücretlileri silindir gibi ezdi.
ŞİMDİ DE BARINMA KRİZİ KAPIDA... AİLELER EVSİZ BIRAKILIYOR!
FAHİŞ KİRA SORUNU TÜRKİYE’NİN BEKA SORUNU HALİNE GELDİ!
TÜRKIYE’DE HALKIN YÜZDE 42’SI KIRACI...
İstanbul’da oturulabilir 2+1 evin kirası 10 bin TL den başlıyor. Emekli, asgari ücretli, aldığı maaşla, ev kirasını, elektrik, su, doğalgaz parasını dahi ödeyemez halde. Emekli ve asgari ücretli, sadece yaşamak istiyor Yaşam hakkı istiyor.
İnşaat ekonomisi lokomotifliğinde yürütülen ekonomi politikasında, üretimin ve tarımın unutulması, AK Parti Hükümetinin en büyük başarısızlığı oldu.
2012 YILINDA, buğday üretimi 20,1 milyon ton, arpa üretimi 7,1 milyon ton, mısır üretimi 4,6 milyon ton olmuştu.
Ülkenin yaklaşık buğday ihtiyacı 14 milyon tondu.
2022 YILINDA, buğday üretimi 19,8 milyon ton, arpa üretimi 8,5 milyon ton, mısır üretimi 8,5 milyon ton oldu.
Bugün ülkenin buğday ihtiyacı yaklaşık 28 - 30 milyon ton…
Geçmişte ürettiği birçok ürünü ihraç eden Türkiye şimdilerde pek çok tarım ürününü ithal ediyor. Yani kendi kendine yetebilen bir ülke konumundan tarımda ithalata mahkum edilen bir ülke haline getirildik.
Fakat Tarım Bakanlığı, Türkiye’nin hala “kendine yetebilen bir ülke” olduğunu savunuyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileri ise harekete geçilmediği takdirde korkutucu sonuçlarla karşılaşılabileceğine işaret ediyor.
RANT, ÖZELLEŞTİRME, İŞSİZLİK
Borçlanma ekonomisinin sonu, Rant, özelleştirme, işsizlik oldu...
Yarın yokmuş gibi borçlanan, aldığı borcu rant ekonomisini köpürtmekte kullanan, her şeyi özelleştiren 22 yıllık sanayisizleşme politikasında sona gelindi.
1999 yılında Eichengreen ve Haussmann iktisat literatürüne “temel günah” olarak ün kazanan kavramı tanıttı. Peki nedir bu temel günah?
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN YABANCI PARA CİNSİNDEN GİTTİKÇE ARTAN ORANDA BORÇLANMASI OLARAK TANIMLANIYOR!
22 yıldır ekonominin dümenini elinde tutan AK Parti ekonomiyikontrol edemez hale geldi. Dış borcun milli gelire oranı cumhuriyet rekoru kırmış durumda.
Sadece AK Parti döneminde 300 milyar dolardan fazla borç kullanıldı, yaklaşık 65 milyar dolar özelleştirme geliri elde edildi.
EKONOMİK KRİZİN TEMEL NEDENİ ÜRETİMDEN VAZGEÇİP TÜKETİME YÖNELMEK OLDU.
Türkiye Cumhuriyeti kamuya ait işletmelerin büyük bir bölümünden kâr elde ediyordu. Kâr getirmeyen işletmeler ise vatandaş için hizmet üretiyordu.
TEKEL, Sümerbank, Türk Telekom, Tüpraş, Petkim, Eti Holding, Denizcilik İşletmeleri, ASELSAN Hisseleri, HAVELSAN Hisseleri, ASPİLSAN, Santraller, bankalar, madenler, Tersane, liman, gemiler ve Şeker Fabrikaları başta olmak üzere Cumhuriyetin tüm kazanımları özelleştirme ile yabancılara satıldı. 8 ilde üretim tesisi bulunan SEKA Kağıt Fabrikası, Japonya’ya bile kağıt ihraç ediyordu. SEKA satıldı, gazete basacak, kitap yapacak, tuvalette kullanacak kağıt bulamıyoruz! İthal ediyoruz!
Elektrik dağıtım şirketleri yok pahasına elden çıkarıldı... Özelleştirmeden önce 90 TL olan bir evin ortalama elektrik gideri, bir anda 450 TL oldu...
Bu özelleştirmeleri öyle gözü kapalı ve kör bir anlayışla yaptılar ki bunun da son örneğini Türk Telekom’da gördük.
Bir firma adeta Türkiye Cumhuriyeti’ni dolandırdı ve kaçtı.
Türkiye Cumhuriyeti bankalarından çektiği kredilerle, Türk Telekom mülklerini ipotekleyerek özelleştirme ihalesini kazanan firma, birkaç yıl boyunca vatandaştan para topladıktan sonra kredi borcunu ödemedi ve çekti gitti.
Özelleştirmenin ne kadar büyük bir hatalar silsilesi ile yapıldığını gördük.
22 yıllık bir istihdamsız büyüme politikası sonunda TÜRKİYE SANAYİSİZLEŞTİ.
ERDOĞAN YALNIZ BIRAKILDI
AK Parti iktidarı hiç kuşku yok ki kuruluşundan itibaren ABD’den ve batıdan tam destek gördü. ABD’nin Ortadoğu politikalarını hayata geçirmede mızrak ucu görevini büyük bir iştahla üstlendi. Bu ilişki iç ve dış politikanın kırılma anlarında da AK Parti’nin çok işine yaradı. Fakat şimdi iktidar, durdurulamaz bir iniş içinde. 22 yıl içinde kurduğu her şey aşağıya doğru gidiyor.
Dış politikanın, Ekonominin, Adaletin, Eğitimin acil tamire ihtiyacı var.
Özgürlükler sorgulanır hale geldi...
Türkiye; uluslararası camiada en yalnız olduğu dönemlerden birini yaşıyor.
Özellikle dış politikada Türkiye çok savruldu. Çok sayıda ülkeyle kavgalı hale geldi. Erdoğan, “Esad kardeşim” dediği, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı “diktatör” ilan etti. Arap Baharı başladığında Arap ülkelerinin en çok sevilen liderlerinden olan Erdoğan, uluslararası camiada zamanla Arap ülkelerinin liderleri kadar sert eleştirilerin hedefi oldu.
Daha önce düşman ilan ettiği Sisi ve diğer liderlerle el sıkışmak zorunda kaldı. Esad gitmedi, duruyor halen. Ve Erdoğan yalnız bırakıldı.
Sınırdan mayınlar toplandı ve kevgire döndürüldü...
Suriye politikasında yapılan hatalar, Türkiye’de demografik yapıyı bozacak düzeyde göç aldırdı.
Az sayıdaki nitelikli Suriye göçmeni dünya ülkelerince kabul edilirken,
ülkemiz milyonlarca niteliksiz Suriyeliye ev sahipliği yapıyor.
Yoğun göç nedeniyle, hem sosyal yapı hem de ekonomi zarar gördü.
Kayıt dışı yabancı eleman istihdamı, evlerin yabancılar tarafından yüksek bedellerle kiralanması ekonomiye darbe vurdu.
En önemlisi demografik yapıda bozulmalara da neden oldu.
Bu çarpıklık, hem vergi geliri kaybına neden oldu, hem Türk gençlerinin işsiz kalmasına, hem de ailelerin evsiz kalmasına neden oldu.
Yabancılar nedeniyle konut ihtiyacı da arttı. Yabancılardan FAHİŞ KİRA almaya başlayan ev sahiplerinin iştahı kabardı ve ev kiralarında astronomik artışlara yol açtı. Konut fiyatlarının ve kira artışlarının temel etkenleri arasında enflasyonda yer alıyor elbette. TOKİ’nin bir anda fiyatlarında yaptığı astronomik artış, KONUT PİYASASININ ve FAHİŞ KİRANIN da belirleyici unsuru oldu. Emekli ve asgari ücretliler, FAHİŞ KİRA nedeniyle kiralık konuta ulaşamaz oldu.
“SATILIK VATANDAŞLIK!”
Evet, en vahimi ise Satılık Vatandaşlık!
Sermayeye dayalı, otomatik vatandaşlık kazanımı.
Yani ülkemizde uygulanan yabancıların, gayrimenkul satın almaları yoluyla Türk vatandaşlığına sahip olması. Bu uygulama konut fiyatlarında ada astronomik artışlara neden oldu.
2018 yılı itibariyle yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı satın alma şartı basitleştirildi.
- Yatırıma bağlı vatandaşlık 2.000.000 USD’den 500.000 USD’ye,
- Taşınmaz alımına bağlı vatandaşlık 1.000.000 USD’den 250.000 USD’ye,
- 3.000.000 USD veya karşılığı Türk Lirası nakit paraya bağlı vatandaşlık 500.000 USD’ye,
- 3.000.000 USD veya karşılığı Türk Lirası devlet tahviline bağlı vatandaşlık 500.000 USD veya karşılığı Türk Lirası devlet tahviline bağlı tutulduğu görülüyor.
Bu indirimler nedeniyle yabancılara konut satışında rekor bir artış görüldü.
Türkiye’nin, bu uygulama ile “sermaye getiren herkese vatandaşlık veren bir ülke” profili çizmesi, ülkemizin dünya ülkeleri arasındaki itibarını zedeledi.
PKK gibi, FETÖ gibi, Hizbullah gibi tüm terör örgütlerine, teröristlere ümit veren siyasetin sonlanması gerekiyor…
Dolayısıyla 14 Mayıs seçimleri ülkemizin ve milletimizin geleceği bakımından tarihi bir öneme sahiptir.