Osmanlı'nın dağılma surecinin ticari hukuk altyapısı oluşturulduktan sonra Osmanlı topraklarında kazanılmış ticari üstünlük dış ticaret açığı Osmanlı ekonomisini sürekli daralmıştır. Altınların Bu vesile ile yurtdışına gitmesi iç piyasadaki ticaretin gerçekleşmesi için de daralmaya sebebiyet verdi.
Artık Osmanlı çöküş sürecine başlamıştır. Kırım savaşı ile ilk ciddi borçlanma bugünün liberal ekonomi anlayışı olarak Avrupa'dan Osmanlı'ya dağıtılarak uygulandı.
Artık borç sarmalına girilmiş Osmanlı sorunları çözmede sürekli borç alarak 1881’e kadar gelmişti. Böylesine kısa bir zaman içerisinde borçlar ödenemez hale geldi. Osmanlı topladığı vergileri alacaklıları için terk etmeye başladı. Bunun içinde borç veren banker ve bankalar Duyumu Umumiye’yi kurarak alacaklarını tahsil etmeye çalıştı.
Türkiye'nin 19. yüzyılın başlarından bu yana batılılaşma gayretleri, liberal ekonomi ve dış borçlanma ile kalkınma ve refah savunanları, işte Osmanlının çöküşünü sağlayan bu borçlanma zihniyetinin son sürümü hala güncel biçimde işler haldedir.
Bir ülkenin kalkınması için tasarruf sahibi olması gerektiği, eğer tasarruf yeterliliği yoksa başka milletlerin tasarruflarını borç olarak alması, böylece borç ile kalkınmanın sağlanacağı inancı hala bu millete büyük bir yalan olarak yutturulmaktadır.
Osmanlı'nın çöküşü ekonomik olarak borç sarmalı ile başlamıştı. Bu öyle etkili olmuştur ki yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı'nın borçlarını 1954 e kadar ödemeye devam etmiştir.
Liberal ekonomik borç politikaları, 24 Ocak 1980'den itibaren, küresel elitin istediği politikalara çok daha net bir şekilde geçmiştir. Özellikle bir algı operasyonu olarak kamu iktisadi teşekkülleri devletin sırtında bir yük olarak lanse edilmesi, modern kapitülasyonlar diyebileceğimiz özelleştirmelere zemin açmıştır.
Ekonomik kalkınmanın adeta sadece ihraç üstünlüğü ile mümkün olduğu anlayış üzerinden, sürekli borçlanmanın finansmanı da ihracat üzerinden yapılmak istenmiştir. Oysa üretim gücünün paraya getireceği güç ile milli paranın güçlü yönü ile ticaretin yapılması ihracat üstünlüğünü doğal olarak getirecekti.
Bir ülkenin temel bağımsızlık ilkelerinden bir tanesi iktisadi bağımsızlığı dır. İktisadi bağımsızlık için de parasal bağımsızlık şarttır. İktisadi bağımsızlığını kaybetmiş olan bir ülkenin önce halkının fakirleşmesi kaçınılmazdır. Sonra o ülkenin halkının farklı kesimler üzerinden birbirine düşürülmesi, sosyal sorunların artmasına neden olacaktır. Nihayetinde ülkenin ekonomik sorunların oluşmasına neden olan liberal ekonomik politikalardır.
Türkiye'nin borç sarmalından kurtulması gerekir. Bunun gerçekleştirilebilmesi için öncelikle tatbik edilen para kredi sistemi modelinin değiştirilmesi şarttır.
Selam ve dua ile…
Yunus Ekşi