Alo Fatih…
Ülke sıkıntılı bir süreçten geçiyor.
Türkiye bu sıkıntılı süreci toplumsal hafızasına kaydediyor.
Çok şeyler yazılıp çizilecek.
Belki,
Kitaplar yazılacak,araştırmalar yapılıp akademisyenlerce tez’ler hazırlanacak.
Bu yazılanlar,
Belki olumlu belki de olumsuz olacak.
Ancak Halk,
2000’li yılları hafızasın da ALO FATİH.. dönemi olarak saklayacak.
Nasıl ki;
1983-1991 Anap dönemini,
Davulla,jaguarla,prenslerle,Papatyalarla,Budapeşte’de ki yumrukla hatırlıyorsa.
1991-1999 Dyp dönemini,
Jet Ski’yle,Parsadan’la,İSKİ’yle hatırlıyorsa.
1999-2002 koalisyon dönemini,
Başbakan Ecevit’in önüne atılan YAZAR KASA’yla hatırlıyorsa.
Bu dönem söz konusu olduğunda da aklına hep Alo Fatih…gelecek.
İlerde bu dönem konuşulduğunda,
AKP ve onun Genel Başkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan,
Hizmetleriyle değil,
‘Alo Fatih’le hatırlanacak.
Tıpkı,yukarıda yazdığım dönemlerde olduğu gibi.
Kısaca ;
Türkiye’nin bir dönemi ‘Alo Fatih’le hatırlanacak.
Bu damga maalesef ki toplumsal hafızalardan silinmeyecek.
Halk bu dönemi;
Marmaray’la,
Tüp geçitle.
3.Köprüyle,
Havaalanlarıyla,
Duble yollarıyla.
Sağlık hizmetleriyle.
Metroyla ve yapılan diğer güzel işlerle değil
Alo Fatih’le anımsayacak…
Bu dönem;
Medya üzerinde ki baskıyla,
Tv.ve gazetelerdeki sansürle.
Ayakkabı kutularında ki milyon dolarlarla.
Evlatların ahbap çavuş ilişkileriyle.
Yatak odalarında ki kasalar ve içindeki trilyonlarla.
Paralel yapıyla.
Çetelerle.
Lobilerle.
Kurulan yüzerce milyon dolarlık ‘havuz’la.
Hülasa;
Alo Fatih’le hatırlanacak.
Yazık oldu…
Son Söz;
Önemli olan,baki kalan bu kubbede hoş sada bırakmaktır..!
Osman Nuri Toraman