İnsanlık ve tüm canlılar var olmanın anlamsal lığını tüm evrenden özür dileyerek bildiriyorum ki sanırım anlayamamışlar.
Bu sabah uyandığımda yıllardan beri çaba sarf ettiğim sevgi üzerine kurmaya çalıştığım bu dünyanın ve sevginin yaşamımızın bir ışıksal niteliğini bütünleştirecek olguların temelini oluşturmadığını anladım galiba. Konuşmak istediklerimi, kazanmak istediklerimi, yaşanmış hatıralarımı bazı olgular için kaybettiğimi anladım.
Bu olgular sevgi uğruna verilmiş savaştan başka bir şey değildi esasında. Bu savaş uğruna insanlık tarihinde ne kayıplar verildi. Ve her birey bu savaşta hayatından bir parçasını kaybetti. Ben ise bu savaşta zaten kazanmak istemiyordum çünkü uğruna ölebileceğim ve bir parçamı değil bütün bedenimi ruhumu kutsal sevgi yolunda insanlara bir armağan olarak zaten feda etmeye hazırdım. Benim savaşım böyle kazanılacaktı. Bu benim kaybetmemin kazanılmış lığın sarhoşluğu ve ahengiyle insanlara sevgi yolunda açılmış bir kapı olacaktı. Kapı yine var kapalı ya da açık anahtarı bir masanın üstünde değil sizlerin kalbinde. Bu saat itibariyle kapıyı açıp geçmek ya da geçmemenin bir önemi yok çünkü artık eminim ki bu kapının nereye açılacağı belli değil. Bir zamanlar gülen yüzler vardı, güldüklerinde gerçekten gözlerinin parlaklığıyla ışıltısıyla gülen sevgisini dostluğunu arkadaşlığını ve hatta hayatını yaşamın güzel olgularına adayan yüzler. Ama o yüzler kendi inançlarını çıkarları doğrultusunda sanırım soldurdular. Eskiden yazdığım bir şiirimde olduğu gibi artık o yüzler soluk yüzler.
Ah unutmadan bugün baharda geldi baktım da gökyüzüne kuşlar yine özgürce uçuyor bir diyardan diğerine, belki bir avcı tüfeğiyle sürüden birisini ayıracak ama kuşlar özgürce varacakları yere eksik verseler bile yine varacaklar.
Sen ey insanoğlu ne yapmak istediğine karar verdin mi? Soluduğun havayı sadece senin solumadığını o havayı paylaştığını aklına getirdin mi hiç. Zafer çığlıkları atıyorsun sanki şimdi oysaki ta Fizan’ dan duyuluyor o zafer çığlıklarının acıya ve hükmünü kaybetmiş bir kadının son çırpınışında çıkardığı ses yakınması olduğu. Unutma bir gün eğer hatırlamak istersen hatıraların sana bir armağan verecek ben bunları yazarken gülümsüyor sen ise okurken gülümsüyor olabilecek misin?
Bozkırlar bugün özgürlüğüne kavuştu, çocuklar bugün yarınlara umutla bakacak, gençler umudunu kendi dünyalarından değil kurulacak yeni düzenden sağlayacak, ana ve babalarımız bizleri bırakıp ebedi dünya ya giderken huzurla gözlerini kapayacaklar çünkü bu savaş bitmedi daha yeni başlıyor.
Sanırım bu satırları okurken kazandığınızı sandınız oysaki ben kaybetmemle en büyük kazanımı edindim. Veda etmiyorum sadece bazılarına ara veriyorum. Benim savaşım yeni güne uyandığımda daha yeni başlıyor olacak. Kılıcım kalemim, Süngüm kalbim, Mermim ise merhametim. Bu saydığım üç unsuru asla unutmayın beyninizin bir köşesine yerleştirin çünkü bu üç unsur benim Onurum Haysiyetim ve Bilgeliğim. Baba beni duyabiliyor musun öbür dünyadan? Baba benim haykırışlarımı duyabiliyor musun çünkü o kadar çok yapacağım var ki. Bu mücadeleye yalnız başlıyorum senden güç istiyorum ve biliyorum ki sen o gücü bana cehaletle savaşmam için zaten doğumumdan önce anneme vermiştin oda benle dimdik ayakta beni bu sevgi savaşına uğurlamanın gururunu yaşıyor.
Satırlarıma burada belki son veriyorum ama kim ki benle birlikte bu savaşa katılmak isterse biline ki bu savaş önce kendi benliğinizde başlayacak ne kazanan ne kaybeden olacak çünkü sevgi uğruna verilen bu savaşın sonucu mahşer günü geldiğinde ALLAHU TAALLA tarafından açıklanacak.
Hatıralara kazınacak unsur ise sevgi uğruna verilen mücadele olacak.
SEVGİ VE SAYGILARIMLA
MAKAMINIZA SUNULUR
EREZ EGILMEZ