“Tabi evde kalma sürecinde siyasilerin toplumdaki bu sorunla ilgili çalışmalar yapmaya gayret ettiğini görüyoruz.
Bu çalışmalarında ki samimiyete inanmakla birlikte doğru çalışma metodolojisinin eksik olduğunu da görüyoruz. Bir defa bu çalışmalarda sosyologlar yani sosyal bilimciler neden bilim kurulunda yoklar. Emin olun bu kurulda sosyal bilimcilerin de olması, süreci ve süreç içindeki iletişim ilişkilerini daha da kolaylaştıracaktır. Bu tür vakalarda siyaseti uygulayanların daha holistik(bütüncül ) bakabilecek olan sosyologları bilim kurulunda bulundurmasını beklerdik. Bekliyoruz.”
...
Her gün bir telaş bir telaş koşturuyoruz, yetişmemiz gerekenler bizim için programlanmış ve biz rollerimizi en iyi şekilde yapmak için yarış içindeyiz adeta daha çok para daha çok statü veya kariyer…..
Geçen zamanlar hep maddi dünyada bir takım meta elde etmemizi sağlıyordu yeni evler, arabalar, yazlıklar, gayrimenkuller, yaşamı etkileyen teknolojik hayatı elde etme kültürü oluşturmuş hep daha çok daha çok peşinden koşuyor elde etmek için tüm hayatımızı kısıtlayıp bu noktalara yoğunlaştırıyorduk. Hayat bu yönde akıp giderken insanlığımızdan alıp hep maddi dünyamızın imkânlarına harcıyorduk insanlık kaybedildikçe hırs, kazanma duygularımız zirve yapıyordu.
İnsan durulmuyor her geçen gün bilimsel çalışmaların da desteği ile kendini ve bilimi ilahlaştıracak tavır ve davranışlara bürünüyordu. Tarihin derinliklerinde insan yaşamları devam ederken birçok kırılma dönemleri olmuştur. Bu günde böyle bir kırılma ile karşı karşıyayız. Belki de tarihi yazanlar KORONADAN ÖNCE ve KORONADAN SONRA diye bir ibareyi kullanacaklardır. Tüm insanları evlerine kapatan bu virüs bir hayat değişimine ihtiyaç olduğunu da adeta haykırıyor. Temennimiz bir an önce insanlığın üzerinden defolup gitmesidir.
Evlere kapanan ve adeta kendisi ile baş başa kalan İnsanlarda VİRÜS nedeniyle korku endişe kaygı git gide artıyor. Artan bu durumlar insan psikolojisinde geçmişe dönük imkân ve yaşanmışlıklar üzerinden bir hatırlama filmi oluşuyor yapması gerekip de yapmadıkları ya da yapmaması gerekip de yaptıkları...
Kendine zaman ayırmayan insan için evde kalma bir fırsat olarak ta değerlendirilmelidir. Pandemi den korunmanın en etkili yolu onunla karşılaşmamaktır onun içinde evde kalarak korunma en etkili uygulamadır.
İnsan fıtri olarak güce inanır ve tapar. Bu sloganik cümleden yola çıkarak günümüzde ki insan yönelimlerinden ve yönelimin nedenlerinden rahatlıkla söz edebiliriz..
İnsanlığın teknolojide bilimde ilerlemesi., bu teknoloji ve bilimin güç haline gelmesi insanlarda ki güç anlayışında ciddi sapmalara neden olmakla birlikte ölüm vakasını da kendilerinden hep uzak görüyorlardı. Hızlı değişen ve gelişen teknoloji dünyasında her şeyi elde etme sevdasında olan insan elinden zamanla kaybolan insanlığının farkına da varamamıştır.
Bu süreçler insana hızlı yaşama anlayışı getirirken hayatın anlamını da ıskalamasına neden olmuştur.
Sadece zevklerinin insanı olma yolunu tercih eden insanın ihtiyaçlarını karşılayacak anlayışta tabi ki kendini şekillendirmiş beslenme kaynağı olarak insanı seçmiştir. Bireysel ve toplumsal anlayışlar kapitalizmin tüketim araçları olurken, özünü yitiren insan için evde kalıp hayatı sorgulaması için büyük bir imkân da doğmuştur. Bugün insan dış dünyadaki olup bitenleri izlerken tüm zevklerinden izole edilmiş bir hayat orucuna kendini mecbur etmiştir. Bu izolasyon insanın yeniden hayata tutunması için gereklidir ve elzemdir. Bu insanın yeniden toparlanması için (serbest sosyoloji) fırsattır. İnancınız ne olursa olsun insanlığınız özünde birdir.
Sevgi, saygı, güven, adalet,... Tüm insanlığın özünde olandır.
Korona ile birlikte artık evlerdeyiz ve bizi yeni hayata hazırlayacak bir sürece giriyoruz. İlk yapmamız gereken bu korona ile tanışmamak olmalı korona illetini aşmanın yolu da yetkililerin belirttiği kurallara uyarak evde kalmak, izole olmak ve temizlik kurallarına göre yaşamak. Bu uygulamaları yaparken hayatta bir yönüyle devam edecektir. Devam edecek olan hayatın sürdürülebilir olması için birçok şeye ihtiyacımız olacaktır bunlardan bazılarını örnek verecek olursak… İnsanın yaşaması için gerekli gıdaların temini ve sağlıklı beslenme, fiziksel ihtiyaçlar olduğu gibi psikolojik ve sosyal aktiviteleri de güçlendirmek gerekecektir. İnsan iki kanatlı kuş gibidir kanadın birine fazla ağırlık bağlarsanız ya da kanadın birini işlemez halde tutarsanız uçmayacaktır, uçamayacaktır. O halde evde kaldığımız süreç içinde hem beslenmemize, hem bilgi donanımımıza, sporumuza, psikolojimize ve evde yaşadığımız bireylerle olan ilişkisel durumumuza dikkat ederek yeni hayata hazırlanmalıyız.
Bu süreçte insan dinamik yapıdan statik bir yapıya doğru şekil alacaktır. Genelde bunları bertaraf etmekte önemlidir. Çünkü alışkanlıklarımız bizleri yeni alışacağımız hayat arasında strese yöneltebilir. Öncelikle bu VİRÜS öyle ya da böyle geçecektir. Bunu önlemenin yolu zihinsel bir değişim içinde gayret etmek olacaktır. Zihinsel değişim yaşamayanların fiziksel değişime ayak uydurmaları pek mümkün olmayacaktır. Zihin inşası sürecinde en çok ihtiyaç duyacağınız şeyler beklide en çok hayatta olmasını yürekten istediğiniz şeyler olacaktır. Bu isteğe odaklanarak bunu gerçekleştirebilir insan.
Tabi evde kalma sürecinde siyasilerin toplumdaki bu sorunla ilgili çalışmalar yapmaya gayret ettiğini görüyoruz.
Bu çalışmalarında ki samimiyete inanmakla birlikte doğru çalışma metodolojisinin eksik olduğunu da görüyoruz. Bir defa bu çalışmalarda sosyologlar yani sosyal bilimciler neden bilim kurulunda yoklar. Emin olun bu kurulda sosyal bilimcilerin de olması, süreci ve süreç içindeki iletişim ilişkilerini daha da kolaylaştıracaktır. Bu tür vakalarda siyaseti uygulayanların daha holistik(bütüncül ) bakabilecek olan sosyologları bilim kurulunda bulundurmasını beklerdik. Bekliyoruz.
Diğer taraftan toplum hareketleri ile ilgili alınan bazı kararların geç alındığını görüyoruz. İşte sosyal bilimcilerin eksikliği böyle durumlara neden olabiliyor. Bir diğer önemli sorun da devlet millet ilişkilerinde ki köprü vazifesini görecek olan sosyologların toplum içindeki bütünlüğü sağlama noktasında ki etkinliğinin kullanılamaması. Yine bir diğer eksiklik, vatandaşın evlerde kalmaları yönünde ki açıklamaların yanında, kuvvetli bir şekilde de ihtiyaçlarının da karşılanması gerektiği gerçekliği. Siyaseti uygulayanların, konunun uzmanları ile olan çalışmalarını daha geniş tabanlı hale getirmesi gerekiyordu, gerekiyor.
Belki, virüs sonrası bir yeni yaşam tarzları yeni uygulamalar yeni hukuki düzenlemeler olacaktır. Bunlar için bu zamanlar fırsata çevrilmelidir. Öncelikle bürokratik yapılar yeniden inşa edilmeli daha önce de çeşitli ortamlarda defalarca söylediğim şeyi tekrar ediyorum acilen soysalar astırmalar merkezi kurulmalı ve Türkiye nin yapılandırılmasında ki ön araştırmalar burada yapılarak işler hale getirilmelidir. İnsan kaynakları bakımından tam donanımlı olmayan yapılar, sağlıklı ilerleme kaydedemez.
Şunu da belirtmeliyim ki son zamanlarda ülkede ikilik çıkarmak isteyen bir anlayış körüklenmektedir. Ülkemin insanının bu konuda daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum, bu savaş gibi bir durum seferberlik ilan edilmiş ise bize düşen her yönüyle cephede düşmana karşı birlik ve beraberlik içinde olmalıyız. Aksi yönde ki düşünceler şu aşamada fitne ve ayrılık sebebi olacaktır. Seferberliğin eksik aksak yönlerinin olması da mümkündür. Bu eksik ve aksaklıklar için yapıcı önerilerde bulunmak insanlık adına sorumluluk sahibi olan her insanın hassasiyetle üzerinde durması gereken konulardır.
Toplum bütünlüğü açısından ve sosyal hayatın kalitesi açısından bir birbirimizi kenetleyecek argümanlara sarılıp hep birlikte bu süreci atlatacağız temennisi içindeyiz.
Sonuç olarak; her şeyin artık eskisi gibi olmayacağını düşünüyorum. Yaşam tarzlarının değişeceği, ekonominin uygulama yöntemlerinin değişeceği, eğitim modellerinin değişeceği, hukuk ve sosyal davranışların yeniden dizayn edileceği bir yeni hayat serüveni ile tanışacağız. Tabi ki bununda bir adaptasyon süreci olacaktır. İşte bahsettiğim zihinsel değişim olmadan fiziksel değişim olmayacağının da pratik söylemi olarak belirtiyorum. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Avantajları ve dezavantajları ile birlikte korona dan sonraki hayata doğru gidiyoruz.
Sosyolog Necdet TOPÇU