Vay be! Bir sezon daha geçti; Haftalar, aylar, konular, olaylar…
Gündemin çarpıcı depremlerinde bir oraya bir buraya savrulurken hepimiz, aynı duyguların sığınağında buluştuk sizlerle. Kah kızdık birlikte kah sevindik olan bitene. Hikayeler paylaştım burada, yaşanmış gerçek hikayeler. Araştırırken öğrendim ben de, yazarken şaşırdım sizlerle beraber. Gidip gördüğüm, sevim beğendiğim yerleri yazdım, bazen kendimi bir gurme bazen fenomen sandım. Siz ise hep katlandınız bana, vazgeçmediniz okumaktan- minnettarım! Bazı zamanlar değil yazmaya, düşünmeye bile halimin, tuşlara basmaya mecalimin olmadığı anlar oldu. Ama beklediğinizi bilmek, okuyacağınızı düşünmek en büyük motivasyonumdu!
Koca bir külah dondurmanın beni mutlu etmediğini, tatil planı yapmak için acele etmediğimi, alışveriş fikrinin dahi beni gülümsetmediğini fark ettiğimde anladım mala vaktinin geldiğini! Oynadıkları roller gerçek hayatlarından daha gerçek olan artistler gibi olduğumuzu düşünen bir ben miyim bilmiyorum. Yaşadıklarımızı mı söylüyoruz, yoksa söylediklerimizi mi yaşıyoruz o da belli değil. Ortalık tarumar, kodamanların seks kasetleri, mafya liderinin tweetleri, asgari ücrete gelen zam, ormanlara yapılan katliam, sonuç; Çaresizliğe selam!
Alıp başımı gidesim var benim! Doldurup düşüncelerimi, kelimelerimi, ümitlerimi bir çantaya, gitmek uzaklara! Denizi seyretmek saatlerce, uzanmak saatler boyu, hiçbir şey yapmadan öylece! Kışın sabahın köründe, koyu karanlıkta uyanmaya alıştırılmış biri olarak biraz da güneşle uyanmak istiyorum müsaadenizle! Omzuma konan kelebek ürkmesin diye kıpırdamadan durmaya da varım, yıldızlarla dolu gökyüzünün altında dans etmeye de uyarım. Valla sizi bilmem de bildiğim, bana yeni bir ben lazım!
“Sen yaparsın, sen edersin! Savaşırsın, yılmazsın! Çalışırsın, yorulmazsın!” diyenlere teşekkür ederim lakin benim de bir molaya ihtiyacım var, istirham ederim! Bu konuyla ilgili sevdiğim bir hikaye var;
İki adam ormanda ağaç kesiyorlarmış. Bir tanesi erkenden kalkar ve ağaç kesmeye başlar, hiç dinlenmez, hatta kendine yemek için bile vakit ayırmazmış. Gece geç saatlere kadar da çalışırmış. Diğer adam ise ara sıra dinlenir, yemek molası verir ve hava kararır kararmaz evine dönermiş. Bir hafta sonra kestikleri ağaçları saymışlar ve daha az çalışan adamın daha çok ağaç kestiğini görmüşler. Çok çalışan adam şaşırmış; "Bu nasıl olabilir? Ben senden önce çalışmaya başlıyorum, hiç ara vermiyorum ve senden iki saat sonra evime gidiyorum!". Diğer adam da şu cevabı vermiş; "Ben mola verip dinlenirken daha iyi kessin diye baltamı biliyordum!"
Ben de baltamı bilemek için bir yaz molası istiyorum sizden. Savaş baltamı değil elbet, sivri uçlu kelimelerimi, susarak söylediklerimi! İsyanlarımı salmak için rüzgara, haksızlıkları sindirmek, bazı şeyleri kabullenmek için! Yeni sözler söylemek, hikayeler biriktirmek, daha heyecanla yazabilmek için!
‘Gitmek, dönüş olacaksa sonunda güzel!’, ‘Beklemek, giden dönecekse, özlemek, özlenen gelecekse anlamlı!’ Sonu mutlu biten filmler izleyeceğim, tekrar buluşuncaya kadar. Kitaplar okuyacağım, beni düşündüren azar azar, dolaştıran diyar diyar. Ucuna kurdele bağlayıp salacağım düşlerimi gökyüzüne, en sevdiğim kırmızı balonları uçuracağım sevdiğimle. Maviyle sarıyı karıştırıp yeşile boyayacağım fikirlerimi. Yakıp yıkamayacaklar onları, ağaçları yaktıkları gibi. Bir değişiklik yapıp konuşanları değil susanları dinleyeceğim bu yaz. Ne demek sessizliğin sesi olmaz, en büyük gürültü oradan gelir de dinlemeyi bilene! Hayvanları, bitkileri, ağaçları, doğayı dinleyeceğim uzun uzun. Belki kendi iç sesimi de duyabilirim böylece! Pişmanlıklarımı çoktan fırlatmıştım denize, az biraz keşke’lerim kaldı, onların da icabına bakacağım işte. Tabi Pazar geceleri, büyük bir boşluk olacak içimde, pazartesinin gelmesini de beklemeyeceğim hevesle, siz yoksunuz- beni okumayacaksınız diye! Ama merak da etmiyor değilim, acaba özleyecek misiniz yazarınızı, bekleyecek misiniz siz de benim gibi hasretle! Siz de dinlenin biraz ama üstüme gül koklamayın başka yazarlarla valla küserim hepinize :))
Döndüğümde burada bulayım sizi, güzel bir yaz geçirmiş olarak, gezip tozarak, mangal keyifleri yapmış olarak! Bir sürü anı biriktirmiş olarak gelin karşıma, mümkünse aşık olarak, çoğalarak! Hayatı ıskalamamaya çalışın, ben öyle yapacağım!
Birlikte geçirdiğimiz bu keyifli yıl için sizlere, yazılarımı sizlere ulaştırmak için pazar geceleri bazen sabahlara dek bekleyen çok değerli editörlerim sevgili Kürşad Kaplan ve Ahmet Kaplan’a, ailem saydığım Türkiye Haber Ajansı’na tüm kalbimle teşekkür ederim! İyiki varsınız! İyiki varlar!
Ve sevgili okuyucular!
Şimdilik veda zamanı!
Yazarınız, geçici bir süre servis dışı, tadilat sebebiyle kapalı!
Yeni yazılar yazmak, sizinle paylaşmak için de sabırsızlanıyor!
Öyleyse;
İçine bolca mavi karıştırılmış, güneşe batırılmış, tuzlu, eğlenceli, keyifli, aşklı meşkli bir yaz arası için şimdilik ayrılalım, olaysız dağılalım :)
Kadere çalım atıp, yeniden buluşalım!
Sonbaharda görüşmek üzere!
Hoşçakalın !
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: @cansenerdogan