Aman efendim aman! Yılın en sıcak, en kırmızı en balonlu kalpli günü mü gelmiş!
Yılın en kısa ayına en uzun duyguların sığdırıldığı, buram buram aşk kokan Sevgililer Günü, arz-ı endam eylemiş, teşrif etmiş!
‘Bir varmış bir yokmuş’ ile başlayan bazen yarım kalan bazen sonu mutlu biten masalların öznesi Aşk!
Masal olamayacak kadar gerçek, gerçek olamayacak kadar derin duyguların adı, midede uçuşan kelebeklerin anavatanı Aşk!
Yüzyıllardır üzerine şiirler yazılan, ağıtlar yakılan, ilmek ilmek işlenen, şarkılar bestelenen, sadece 3 harften oluşan en uzun kelime Aşk!
Dünyanın en özel, en derin, en gizemli duygusu aşk. Yaşanması gereken en heyecanlı his, Allah’ın şanslı kullarına verdiği hediye. Herkes bir şekilde yaşıyor aşkı ya da yaşadığını sanıyor. Bazı aşklar bitiyor bazıları ömür boyu sürüyor. Hepsinin sonunda geriye, muazzam bir his olduğunu hatırlamak kalıyor.
Düşünüyorum da tuhaf bir his aşk ya, ürpertici! Kalbin sıkışıyor, boğazın düğümleniyor. Alev alev yanıyor yüzün, nefesin sıkışıyor. Allı turnalar pike yaparken göğüs kafesinde, harmandalı oynuyor nedensiz neşe ile endişe birlikte. Yeryüzünün tüm şiirleri O’na yazılmış gibi geliyor, tüm şarkılar sanki sizi anlatıyor. Çalan her telefon ondan gelsin istiyorsun her mesaj sesinde, o olsun diliyorsun. Tutsun yelkovan akrebi, kıpırdatmasın, onun yanında zaman hiç akmasın!
Aşk sadece sevgiliye değil elbet! Yaradan’a da aşktı bizimkisi. Şems’in Mevlana’ ya duyduğu derin histi. Eşti, sevgiliydi, evlattı, aileydi. Vatandı aşk, denizdi, güneşti, milletti. Romeo öldü, Mecnun çöllere düştü, Ferhat dağları deldi ve aşk hep devam etti. Bazen kalbimiz kırıldı bazen biz kırdık kendisini. Gözden ırak olan gönülden ırak olmadı aslında hiçbir zaman, onu gönülden uzaklaştıran hep biz olduk. Kontrol edemediğimizde duyguları, ok yaydan çıktığında korktuk. Aşkın etinden topuğuna kadar işlemiş bir nasır olduğunu unuttuk. Ya canın acıya acıya adım atacaksın ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. Her iki yolda da tek bir gerçek olacak, canın çok ama çok acıyacak! Ama aşkın o büyük hazzını da bunu göze alabilen yaşayacak!
Bence tutku aşk, nefis! Yaşadığını hissetmek, aldığın nefes, tuttuğun dilektir, istemektir. Kaçıştır bazen, arayıştır. Dayanmak’ ın içindeki yanmak tır. Tüm o kalp çarpıntılarına rağmen huzurdur aynı zamanda. Ait olmaktır, tutunmaktır O’na. Ulaşamadığın, vazgeçemediğin, düşlediğindir, kavuşamayacak olsan da! Büyük seven kalbin acısı, küçük olmaz sakın unutma!
Okyanusta boğulmaz da insan gider bir kaşık sevda da boğulur. Aşk uğuna nice imparatorluklar tarumar olmuştur, nice kavimler kaybolmuştur, canlar yitip yokolmuştur. Dile kolaydır da yüreğe değildir. Lezzeti enfes, bedeli ağırdır. Eskiler; ‘Bakıp da kıyamamak’ derlermiş aşık olunca. Şimdilerde ise ‘Bakmaya doyamamak’ deniyor, işe sevda karışınca. Bir gülüşe mutluluğu sığdırmaktır, küçücük bir an için her şeyi göze almaktır. Velhasıl aşk, sandığın kadar değil yandığın kadardır!
Her yaşta başka güzel aşk; 20’lerinde deli dolu, hormonlar tavan. 30’larda feleğin şaşmış, endazen kaymış. Sakin, huzurlu zamanlar 40’lardaymış. Yanındaki sadece sevgilin değil yol arkadaşınmış. 50’ler, nadasa bırakılmış yüreğin hasat zamanı. Beden yorgun olsa da kalp tecrübeleriyle çok daha akıllı. 60’lar diyeceğim, siz de ‘60’larda ne aşkı’ deyip güleceksiniz. Aşk, kök sarmaşık gibi dolanmış, filiz vermiştir başakları. Aşkın en huzurlusu yaşanacaktır, düşünmezlerse ne diyecek diye başkaları. Birbirine bakmak değil aynı yöne bakmaktır aşk ve bunu yaşayanlar bence evrenin en şanslıları!
Bütün filmlerin vazgeçilmesi, kitapların ana fikri. Eminim herkesin aşka dair iyi- kötü vardır bir tecrübesi. ‘Aşk olmadan yaşayamam’ diyenlerden ‘Aşk, benden uzak olsun’ culara uzanan çizgide, yaşanmıştır kalbin çarpıntısı da ayrılığın tokadı da! Ne zaman kovalasan kelebek gibi uçar, unuttuğun anda gelip omzuna konar. Bir muammadır aşk sımsıkı sarılınca mı yoksa kavuşamayınca mı var!
Peki ya sevgili? Gönül kimi seçerse aşk onda gizli. Arayıp da bulduğun bazen de hiç aklında yokken sevdiğin kişi. Bazen de kalbin mantık ile duygular arasındaki en kırmızı çaresizliği. İki dakika konuşmanın tüm gün mutlu hissettirdiği, yarla birlikte olmayınca yerle bir ettiği!
Onlarca yazı yazdım aşkla ilgili, aşka dair. Vuslat dedim adına, hasret yazdım kağıtlara, özlem bağlayıp ucuna saldım yukarıya. Şükürlerim de oldu kendisine isyanlarım da. Duam da oldu, dünyam da. Ne olursa olsun hiç kesmedim umudumu, vazgeçmedim inanmaktan öpünce prense dönüşen kurbağa masalına, bir nar bir ebegümecinin yaralı kalbin şifası olduğuna!
Sevgililer Günü bahane, aşkı yazmak şahane!
Bir de yaşayacak kadar şanslıysan daha ne!
Tüm duyguların efendisi, hayatın en sihirli parçasıdır, iç yangınıdır!
Ve Aşk;
Yaşamak için birini bulmak değil,
Onsuz yaşayamayacağın biriyle olmaktır!
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: cansenerdogan