Bu coğrafyada kadın, çocuk, hayvan bir de ağaç olmayacaksın azizim!
Şu zeytin ağacının gördüğü zulmü, hiçbir bitki görmedi vallahi de billahi de!
1 Mart 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle elektrik ihtiyacının karşılanması üzerine yürütülen madencilik faaliyetleri gerekçesiyle tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelen yerde madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi ve tesisin inşasına izin verilmesi yönünde bir düzenleme yapıldı, ortalık gene karıştı!
Zeytinlik alanların rahatça yağmalamasının önünün açıldığını düşünen halk meydanlara çıktı, kıyameti kopardı.
Onca kaosun, derdin, sıkıntının, zammın hatta savaşın arasında sırası mıydı?
Madencilik için zeytinliklerin seçilmesi şart mıydı?
Doğayı korumak, ağaca, çiçeğe, bitkiye sahip çıkmak bu kadar imkansız mıydı?
Her yıl TEMA vakfına şu kadar bağış yapın, çevrenizi ağaçlandırın, ormanları çoğaltın diye bas bas bağırırken Allah aşkına bu nasıl bir mantıksızlıktır?
Ağaçların da bir canı olduğunu söylerdi babam hep; Onlar da duyuyor, hissediyor, duyuyor.
Tüm bitkiler, çiçekler evet de ağaçlara başkadır sevgim. Hiçbir ağaca hürmette kusur etmedim, saydım- sahiplendim. Ama zeytin ağaçları en özeldi hep, her görüşümde gidip sarılmak istedim. Binlerce yıllıktılar sonuçta, yaşlarına, bilgeliklerine hayran olduğum insanlar gibiydiler adeta. Sefaletten, bakımsızlıktan dert yanmayan, dağ taş dinlemeden, Akdeniz iklimini yakaladığı her yerde bitebilen bu özel ağaçlar, geçmişin sırdaşı, geleceğin anahtarları aslında!
Yeryüzünün en eski ağacı, zeytin ağacı! Hikayesi, mitolojiye dayanıyor;
Yunan mitolojisine göre, Zeus kendisine en değerli hediyeyi verene kentin koruyuculuğunu verecektir. Bunun için bir yarışma açar. Denizlerin tanrısı Poseidon, Zeus’a uzak diyarlara dahi uçarak gidebilen ve savaşta yenilmeyecek bir at armağan eder. Athena ise zeytin ağacını…
Yarışma çetindir. Çünkü ikisi de Zeus’a dünyanın en güzel hediyesini vermek isterler.
Kuşkusuz dünyanın en uzak diyarlarına gidebilecek ve yenilmez savaşçı bir at mükemmel hediyedir.
Ancak zeytin ağacı daha mükemmeldir. Zeytin ağacının muazzamlığı karşısında başta Zeus olmak üzere tüm tanrılar, tanrıçalar büyülenmiş ve ağacın kutsallığı karşısında donakalmışlardır. Tüm hırsına ve kazanma isteğine rağmen Poseidon bile zeytin ağacından o kadar etkilenmiştir ki, aralarındaki çekişmeye rağmen zeytin ağacının üstünlüğünü kabul eder. Bunun üzerine Athena zeytin ağacından bir dal kırıp Poseidon’a verir ve öylece aralarındaki düşmanlık zeytin ağacının rakipsiz güzelliği karşısında yok olur. O günden sonra Athena’nın ismi Atina kentine verilir.
Bilmiyordum hiç, zeytin ağacı, düşmanın dahi kıyamayacağı güzellikte ve kutsallıkta olduğundan meğer 'Düşmana zeytin dalı uzatmak' deyimi de neredeyse tüm dillere tam da bu mitten gelmiş. Düşündüm de gerek masal ve hikayelerde gerekse de mitolojideki her efsanede zeytinden, sağlık, bereket ve güzellik iksiri olarak bahsedilmiş.
Sevgiden yüceliğe, barıştan güzelliğe kadar her şeyin simgesi gibi yüzyıllardır dimdik duran bir ağaç zeytin. Belki çınar ağacı gibi değil heybeti, güçlü değil dalları, kolayca kırılabilecek gibi duruyor. Ama her zaman olduğu gibi iş yürekte bitiyor.
O değil de hadi ağacın da canı var dedik inanmadılar, yapmayın ayıptır dedik anlamadılar, etmeyin günahtır dedik acımadılar, ya bu ağaç kutsaldır, Kuran-ı Kerim’de geçiyor dedik ondan bile korkmadılar eli baltalı vicdansızlar.
Gerçekten de tüm dinlerde kutsal sayılmış zeytin ağacı.
Kuran-ı Kerim’de Nur suresi 35.ayette de şöyle anlatılıyor;
“Allah, göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilmektedir.”
Yine Müminun Suresi 20.ayette; “O su ile Sîna dağında biten bir ağaç (zeytin ağacı) yarattık ki hem yağ, hem de yiyenlere katık verir.” Diyerek zeytin azizleştirilimiştir.
Tüm dinlerce mukaddes kabul edilmek hangi canlıya nasip olmuş ki bugüne dek!
Musevilere ve Hıristiyan alemine göre zeytinden elde edilen yağ, kutsal yağdır ve bu yağ ile kutsanmak en önemli yükseliştir.
Müslümanlıkta da zeytin, dünyanın ekseni olarak kabul edilmiştir.
Ramazanda zeytin ya da hurma ile iftar yapmak da buna bağlı bir gelenektir.
Sadece dört büyük din için değil antikçağlardan beri hep kutsal sayılmış bir hayat ağacı zeytin!
Eski Roma döneminde düzenlenen olimpiyatlarda kazanana, zeytin dalından yapılmış bir taç takılırmış. Sezar'ın kafasında, zeytin yapraklarından yapılan bir taç bulunurmuş. Herkül’ün silahı, zeytin dalındanmış. İsa’nın çarmıha gerildiği haç bile zeytin ağacından. Böyle özellikli bir ağacı kesmeyi nasıl düşünüyorsunuz bilmeden, anlamadan!
Sonsuzluk ağacı da denir zeytin ağaçlarına, dibinden kesildiğinde dahi ölmediği için. Kestiğini ya da kuruduğunu sanırsın ama kökünden 6 ay sonra bir dal uzatır sana.
Böylece umudun, direnişin, ne olursa olsun- vardır bir çözümün de simgesi olmuyor mu aynı zamanda! Senden önce de vardı, senden sonra da olacak- torunlara bırakılacak en değerli miras aslında. Geçmişlerini ve gelecekleri hediye ediliyor zeytin ağaçlarıyla!
Hem sadece manevi ve mitolojik değerlerin dışında ekonomik olarak da çok değerli zeytin! Zeytinin kendisi yenebildiği, yağı kullanıldığı gibi yağlarından da sabun yapılıyor. Üstelik zeytinin sıkılması sonrası kalan posalar da sıkıştırılarak tuğla formunda sobalarda yakılarak ısınılıyor. Bu derece değerli ağaçları kesmek, neyin kafası-ne mantığım ne de aklım alıyor.
Tarihi katledip çocuklarımızın, torunlarımızın maddi- manevi gelecekleriyle oynamak, bilmiyorum hangi vicdana sığıyor!
Hangi irade, ağaç dikin diye çabalaması gerekirken ağaç kesimlerini meşrulaştırabiliyor!
Valla bazen hayat;
Zeytinin yağını çıkarıp sonra da o yağı tekrar zeytinin üstüne dökerek yemek kadar tuhaf yaşanıyor!
CANSEN ERDOĞAN
www.cansenerdogan.com
twitter: @cansenerdogan
instagram: @cansenerdogan