Kuantum fiziğinin sicim teorisi ve birleşik M-Kuramında da görüldüğü üzere, bizim atomaltında gördüğümüz tüm parçacık yapılar (elektronlar, protonlar, nötronlar, nötrinolar, fermiyonlar bozonlar gibi farklı isimle anılan kuantlar) aslında daha alt planda birbirinden farklı titreşime sahip titreşimsel parçacıklardan ibaret.
Belirli bir hızda titreştiğinde elektron oluyor, başka bir hızla titreşiyorsa da biz nötron diyoruz.
Çekirdeğin içindeki her bir parçacık ve atomsal her bir yapı, birbirinden farklı parçacıklar olmaktan ziyade farklı hızda titreşen telciklerdir. Evrende her bir formun (katı, sıvı, gaz) oluşumunda temel yapı olan bu atomlara baktığımızda aslında gitarın ya da kemanın titreşen telleri gibi titreşen alanlardan oluştuğunu görüyoruz.
Yani koca bir evrensel senfoninin içindeyiz. :) Dışarda gördüğümüz her madde ve enerjisel yapı da bu titreşimin farklı hızdaki yansımalarıdır. Maddenin titreşimsel yapısı, onun varolduğu boyutu belirliyor.
Fizikte boyutlar dediğimizde aslında farklı hızda titreşen bu formların bulunduğu alanlardan bahsetmiş oluyoruz. İnsan için de aynı durum geçerli haliyle, çünkü biz de atomlardan oluşuyoruz. Biz hangi titreşimsel orana sahip isek uzaysal olarak o boyutlar içerisinde bulunuyor ve o titreşimlerle yaşıyoruz.
Dolayısıyla boyutlar dendiğinde kastedilen müzik ve harmonik (ses bilimidir). Bizden binlerce yıl önce yaşamış Samoslu Pithagoras (Pisagor), Kürelerin Müziği'nde tamamiyle evrendeki galaksiler dahil her sistemin titreşimsel yapılardan oluştuğunu ifade etmiştir ki günümüz bilimi de bunu doğrulamakta.
Şimdi bu muhteşem müziksel yapının biraz daha içine girelim. Piyano'un Do'dan Do'ya sekiz beyaz tuşu vardır ve bu tuşlar arasında beş tane siyah tuş bulunur. Sekiz beyaz ve beş siyah tuşa kromatik ses dizilimi adı verilir ve tüm tiz (ince) ve bas (kalın) sesleri çıkartırlar. Kromatik ses diziliminde on üç tane nota vardır (Aslında on iki notadır, on üçüncü nota bir sonraki oktavın başlangıcıdır. Böylece bir Do’dan diğer do’ya 13 adım vardır sekiz değil.
Şimdi size sinus dalga kavramını anlatmak istiyorum. Sine (sinus) dalgaları ışık (elektromanyetik spectrum) ve ses titreşimleri ile denk düşer. Aşağıdaki şekillerde sinus dalga formundan örnekler görülmektedir. Gerçeklikte aslında her şey bu sinus dalgalara dayalıdır. Boşluk ve belki de ruh hariç, bunun benim bildiğim hiçbir istisnası yoktur.
Bu gerçeklikte her şey sinüs ya da kosinüs dalgalarıdır. Bir şeyi diğerinden farklı yapan onun dalga boyu ve biçimidir. Bir dalga boyu, eğrinin üzerinde herhangi bir yerden başlayıp eğrinin tekrarladığı yere kadar uzanır. Dalga boyu, bir dalganın tam bir tur yapmasının mesafe olarak karşılığıdır.
Çok uzun bir dalga boyu, hemen hemen düz bir çizgi gibidir. Örnegin beyin dalgaları yaklaşık santimetrenin 10 üzeri eksi onu kadardır (10-10), ve neredeyse başımızdan çıkan düz çizgilere benzer.
Aşağıdaki şekilde farklı titreşimlerde beyin dalgalrı görülmektedir. Kuantum fiziği ya da kuantum mekaniği, gerçeklikteki her şeyi ya/ya da, ve/veya şeklinde görür. Aynı anda bir şeye, her iki yoldan neden bakamadıklarını bilemezler.
Ancak geometriler çok iyi anlaşıldığında, neden her iki yolla, aynı anda bakılmadığı anlaşılır. Herhangi bir nesnenin, örneğin baktığınız bu bilgisayar ekranının, atomlar gibi çok küçük parçacıklardan oluştuğunu düşünebilirsiniz, ya da bu fikri bir yana birakıp, onu bir titreşim, bir dalga formu (elektromanyetik alan hatta ses) olarak da algılayabilirsiniz. Atom olarak kabul ederseniz, buna uygun kurallar vardır.
Dünyadaki her şey bir dalga formudur. Bazen şablon ya da (sinüs dalga imzası da denir) ya da hatta sestir. Her şey -bedenlerimiz, gezegenler, her şey- dalga formudur. Gerçekliğe bu şekilde bakmayı seçerseniz ve bu görüşü müzikteki armoni üzerine yerleştirirseniz, o zaman farklı boyutlardan bahsetmeye başlayabiliriz.1*
Kaynakça:
1-Melchizedek, Drunvalo. Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı-1, Butik Yayıncılık
Kuantum sonsuz olasılıklar alanından gelen sonsuz sevgimle.
Deniz Şiva Oflaz