Türk Milleti olarak övündüğümüz en büyük değerimiz aile…
Kadim felsefe anlayışına göre insan ve evren arasında bağlantı olduğu gibi aile ile toplum arasında da bağlantı vardır.
Aile toplumsallığın gerçekleştiği ilk ortamdır.
Temelde aile bir toplum özelliği taşımaktadır.
Yani, aile küçük bir toplumdur… Toplumda büyük bir ailedir…
Sağlıklı bir toplum, sağlıklı ailelerin var olmasıyla mümkündür…
Aile, bu yüzden toplumun minyatürüdür.
Tüm dünya, Türk aile yapısını, örf ve adetlerini hayranlıkla izliyordu.
Türk Milleti dünyanın gözünde dev bir aile idi…
Onun için günümüzde sihirli bir el, bu değerlerimize dokunuyor! ...
Modernizm yutturmacası ile birlikte aile hızlı bir dönüşüm içerisine girdi…
En kutsal değerimiz olan aile, şimdi büyük sarsıntılar yaşıyor…
Modern kültür anlayışına bağlı olarak şehirleşmeden sosyal altyapıya, dil kullanımından dini reflekslere kadar tüm alanlarda kendi medeniyet kodlarımızın yozlaştığı keskin dönüşümler yaşanıyor.
Toplumun en önemli kurumu olan aile ve ailenin mihenk taşı olan kadın, sözde modernleşmenin etkisiyle birlikte değişim gösterdi ve aile de bundan nasibini aldı…
Aile değerlerini yok etmek isteyen emperyalist, çatışmacı zihniyet, kadın-erkek çatışmasını körükledi ve körüklemeye devam ediyor.
Toplumun ilk ve en güçlü nüvesi olan aile yapımız üzerinde en yıkıcı darbe televizyon, sinema, müzik ve sosyal medya üzerinden yapılıyor.
Özellikle televizyon dizileri ve kadın programları üzerinden tam anlamıyla manevi bir tahribat gerçekleştiriliyor.
AHLAKSIZLIK NORMALLEŞTİRİLİYOR
Diziler ve programlar üzerinden Aile, hedef alınıyor…
Medyada ahlaksızlık normalleştirilmeye çalışılıyor.
Batı, kendi ahlaksızlığını bu dizilerle topluma normalmiş gibi aşılıyor.
Çarpık ilişkilerin gösterildiği diziler, her geçen gün artıyor ve aile yapımız dinamitleniyor. Ahlaksızlığın had safhaya çıktığı bazı televizyon dizileri, ne yazık ki çocuklarımız için büyük bir tehlike arz ediyor.
Fuhuş, çarpık ilişkiler gibi ahlaksızlıkları sık sık veren bu dizi ve programlar taptaze beyinleri zehirliyor.
Henüz hayatı yeni yeni tanımaya çalışan çocuklarımıza, pek çok sahneleri yasak olması gereken diziler izletilerek, ahlaksızlık normalleştiriliyor…
Aile yapısındaki düzen, ahlak ve terbiye düzeyi toplumun genel seviyesini de gösterir. Sağlam bir aile yapısı aynı zamanda sağlam bir toplum, sağlam bir millet ve sağlam bir devletin de görüntüsüdür.
Ailedeki düzen, ahlak ve terbiye önce topluma, sonra millete ve en sonunda devlete sirayet eder.
Çocuklarımızı kendi öz değerlerinden koparan, ahlaksızlık ve şiddet içeren dizilere ve programlara dur denilmesi şarttır.
DİZİLER VE PROGRAMLAR AHLAKSIZ
Toplumdaki ahlaksızlığın dizilerle çok ilgisi var…
Diziler özellikle çocuklar ve gençler üzerinde çok etkili! …
Diziler, özellikle fuhşa, müstehcenliğe özendiriliyor ve toplumun genetik yapısını bozuyor…
Çocuklar ve gençler, her türlü kötülüğü dizilerden öğreniyor, dizilerden kendilerine rol modeller alıyor.
Çocuklar ve gençler, sanıyorlar ki açıklık ve saçıklık özgürlüktür…
Ayrıca, halkımızın çoğunluğu asgari ücretle geçinirken, dizilerde zengin yaşamlar özendirilip, halk isyana teşvik ediliyor.
RTÜK DAHA DUYARLI VE HASSAS OLMALI
RTÜK’ün vatandaş bildirimleri raporuna göre; geçen yıl Üst Kurula, 124 bin 234 şikâyet ulaştı. Bunların 48 binini dizi filmlere ilişkin bildirimler oluşturdu. Peki, yapılan şikâyetlere karşı RTÜK ne yaptı?
Şikayetler ya cevapsız kaldı, ya da uygulanan yaptırımlar diziler için caydırıcı olmadı. Zaten RTÜK’ün ahlaksız yayınlardan dolayı ceza uygulama yoluna nadiren gitmesi de tepkilere yol açıyor.
Dizilerin, toplumun gerçek yüzünü yansıtması lazım.
Bizim örf ve adetlerimize uygun olmayan dizilerin olmaması lazım.
RTÜK görevini yapsa, ahlaksızlık bu kadar diz boyu olmaz.
Allah'a emanet olun!