Altının İki Torunu Daha Oldu!
Son zamanlarda düğünlerin neşesi kaçmıştı...
Yanlış anlamayın Kovit’ten değil enflasyon nedeniyle neşe kaçmıştı...
Altın takmakta zorlananlara sunulan “gram” çözümü milleti rahatlattı...
Şimdiyse hayatımıza katılan “Gram Altın”dan iki torunumuz daha oldu...
“Yarım Gram Altın” ve “Çeyrek Gram Altın”...
Bu aslında çok şey anlatıyor bize...
Türkiye ekonomisi kriz içinde…Enflasyon ve faiz dizginlenemiyor...
Altın, Euro ve Dolar’ın yükselişi zirveyi aştı ama yine devam ediyor…
Zirvedeki altının yavrusu olan Gram Altından sonra iki torunu da hayatımıza katıldı. Şimdi gram altının da yarımı ve çeyreği piyasaya sürüldü. “Yarım Gram Altın” ve “Çeyrek Gram Altın”ımız hayırlı olsun... Düğünlerde şıkır şıkır oynar kendimizi kandırırız...
Ülke ekonomisini düzeltmek yerine halk ekonomiye göre dizayn ediliyor...
Evet, tablo böyleyken işsizlik ve yoksulluk ta artmaya devam ediyor...
Ekonomideki olumsuzluklar halkı fakirleştiriyor.
Piyasalar halkın aleyhinde ezici yükselişini sürdürüyor.
Artan gıda fiyatları dizginlenemiyor…
Gıdaya erişim ciddi bir mesele haline geldi!
Emeklinin ve asgari ücretlinin hali perişan…
Asgari ücretle yaşamaya mahkum edilen aileler zor durumda.
Emekli maaşıyla yaşamak, mümkün değil…
Alınan maaşla, kira, doğalgaz, elektrik, su ve iletişim faturalarını dahi ödemek mümkün değil…
Emeklinin ve asgari ücretlinin gıda, giyim, eğitim ve sağlık için harcayacak parası yok…
Peki, bunlardan hükümet edenlerin haberi var mı?
Fakirleşen halkın bu durumu ne olacak?
Hükümet edenlerin ekonomiyi yönetememelerinin, beceriksizliklerinin ağır faturası halka yükleniyor. Hükümet edenler “bizden sonra her şey tufan” politikasında ısrar ederse ülke ekonomisi de çökecek…
Hayat elit yaşayan yüzde 10 için güzel…
Enflasyon halkın hayatını zehir ediyor…Yaşama hakkını elinden alıyor…
Ayçiçek yağından, gaza, petrole kadar; bütün sanayi ürünleri ve tarım ürünleri enflasyondan nasibini alıyor.
Her yapılan zam fiyatlara yapışıp kalıyor…
Bir kere zam alan ürünün fiyatı bir daha düşmüyor…
Bu da enflasyonun dizginlenemeyeceği anlamına geliyor.
En ağır tablo ise, bu beceriksizliğin faturası halka, yeni ve/veya dolaylı vergiler olarak yansıyor. Bütün dengeler değişiyor.
Asgari ücreti sembolik olarak artırıyorlar bir sene içinde asgari ücret pula dönüyor. İnsanlar çok ciddi geçim sıkıntıları ile yaşamaya çalışıyor…
Halkın alım gücü düştükçe piyasalar daha da kötü etkileniyor…
Kazanamayan esnaf vergisini dahi ödeyemiyor…
Elemanını çıkarıyor, işsizlik tırmanıyor…
Yani sürdürülmeye çalışılan ekonomik sistem adeta bir felaket tablosu.
Hükümetin çaresizliği, halka yansıyan enflasyonu inkara zorluyor…
Resmi ve gerçek enflasyon arasındaki fark arttıkça, halk daha da yoksullaşıyor, çaresizleşiyor…TÜİK’in enflasyon hesaplaması halkta kabul görmüyor ama hükümet işine geldiği için onu uyguluyor…
Türkiye’de 2020 yılı enflasyon oranı 14,6 olarak açıklandı.
Memur maaşları ve emekli memur aylıkları yılın ilk 6 ayında yüzde 5.49 oranında, SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıkları da yüzde 6.49 oranında artırıldı. Ancak bağımsız araştırmacılar ve tüketici derneklerinin alternatif enflasyon hesaplarına göre, halkın hissettiği “gerçek enflasyon” yüzde 36,7 ile yüzde 50 arasında değişiyor.
Enflasyon canavarı zirve yapmaya devam ediyor…
İşte böyle ülke Ekonomisinin Durumu…
Saldığı vergilerle halkı bezdiren bir kralın hikayesini anlattılar! ...
Kral Sarayında otururken, pencereden sesler gelmiş.
“Güzel elmalarım vaaaaaar.”
“Bakmış, yaşlı birisi, at arabasında elma satıyor.
Etrafında müşteriler.
Kralın canı çekmiş ve baş vezirini çağırmış;
“- Al sana 5 altın, koş bana elma al...”
Baş vezir, vezirlerden birisini çağırmış;
“- Al sana 4 altın, koş elma al...”
Vezir saray görevlilerinden birisini çağırmış;
“- Al sana 3 altın, koş elma al...”
Saray görevlisi muhafız komutanını çağırmış;
“- Al sana 2 altın, koş elma al...”
Komutan nöbetçiyi çağırmış;
“- Al sana 1 altın, koş elma al...”
Nöbetçi çıkmış yaşlı ihtiyarı yakasından tutmuş ve...
“Hey sen, ne bağırıyorsun?
Burası han mı, yoksa saray mı?
Defol buradan!
“Arabana da elmalara da el koyuyorum...”
Nöbetçi, muhafız komutanına dönmüş ve…
“-iyi dalavere çevirdim...
“İşte, 1 altına yarım araba elma...”
Komutan saray görevlisine dönmüş;
“- İşte, 2 altına bir çuval elma.”
Saray görevlisi vezire dönmüş;
“- İşte, 3 altına bir torba elma.”
Vezir, baş vezire dönmüş;
“- İşte, 4 altına yarım torba elma.”
Baş vezir kralın huzuruna çıkmış;
“- İşte, 5 altına beş elma aldım kralım. Aynen emrettiğiniz gibi.”
Kral oturmuş ve şöyle bir düşünmüş...
“Beş elma, Beş altın!
Bir elma, bir altın ve halk elmalara hücum ediyor...
Demek ki vatandaşın durumu çok iyi!
Vergileri hemen artırmak lazım!”
Demiş ve hemen vergiye zam uygulamış...
Evet, İşte Ülke Ekonomisinin Durumu…
Bundan daha iyi anlatılamaz…
Halk üzerine salınan vergileri ödeyebilmek için gece gündüz çırpınıyor…
Birçoğu vergi dağı altında eziliyor…
Holding sahibi de asgari ücretli de aynı vergiyi ödüyor…
Asgari ücret ve emekli maaşı bir evin kirasını zor ödüyor…
İkinci iş mecburi ama yapacak iş te yok…
Emekli ve asgari ücretli açlığa mahkum edilmiş durumda…
İş arayan tecrübeli emekliye "YAŞLISIN" diye işe almıyorlar…
Gençlere ise "TECRÜBESİZSİN" diyerek iş verilmiyor…
Çalışma hayatında yer alanlar ise kıt kanaat geçinecek kadar
bir maaşa MAHKUM!
Eskiden kaymak tabaka “çifte maaş” peşindeydi...
Şimdilerde 5 maaş alanlar var…
Milletin Vekilleri mi? ...
Milletin vekilleri ve ülkeyi hükümet edenler bulundukları
“SIRÇA SARRAYDAN” sadece yakınına bakıyor ve sadece onları görüyor!
Bir sürü vaatler sunuluyor! ...
Vekil vekaleti alıyor veeee işine(!) bakıyor! ...
Maalesef... Vekilin Milletle işi bitiyor...
Zaten, parası, yanlış oldu epeyce parası olmayanın Milletvekili olması mümkün değil!
Milletvekilliği en yüksek TİCARET ARACI oldu!
Halkın dilini anlayan, halkın arasından çıkan ve derdini anlayacak bir vekil yok…
Yani halkın Ankara’da ki dayıları kendi kesesinin peşinde halktan haberi yok…
Geçinemiyorum diyen milleti, ayıplayıp hakaret ediliyor…
Milletin vekilinin de milletten haberi yok…
Ama kimse unutmasın “ÖLÜM DE VAR”! ...
Sevgiyle kalın...
Ahmet KAPLAN