“Medya Soykırımı” Genelgesi Yayımlandı…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, yayımlanan “Kamuda Tasarruf Tedbirleri Genelgesi” sayesinde, can çekişen yerel gazeteler daha fazla acı çekmeyecek.
Genelge ile tüm kaynakları kesilerek yaşam hakları elinden alınan yayınların “ötenazi” hakkını kullanmaları için fırsat doğdu.
30 Haziran 2021 Çarşamba tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 31527 Sayı ve 2021/14 nolu Cumhurbaşkanlığı genelgesinde, kamu kurum ve kuruluşlarının uyması zorunlu olan tasarruf tedbirleri yer aldı.
Genelgeye göre;
Kamu kurum ve kuruluşlarının basını izleme ile ilgili birimleri ve kütüphane dokümantasyon merkezleri hariç hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacak, görev alanı ile ilgili olmayan yayınlara abone olunmayacak.
Kamu kurum ve kuruluşlarınca mevzuattan kaynaklanan zorunluluklar gereği yapılan veya kurum faaliyetleri ile doğrudan ilgili olan tanıtım giderleri hariç olmak üzere basın ve yayın organlarına ilan-reklam verilmeyecek.
Tüm kamu kurum ve kuruluşlarının uyması istenen “Kamuda Tasarruf Tedbirleri Genelgesi”nden, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı ve TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği muaf tutuldu.
Genelgede yer alan gerçekler şok etti.
Meğerse ülkeyi batıran en önemli gider kalemi, “medya giderleri”ymiş…
Kahrolsun gazeteler ve gazeteciler...
Genelgede; Pandemi döneminde birçoğu kapanan Yerel Gazetelerin, ülkenin kirli gündemiyle boğuşurken, eve ekmek götürme davasından bitap düşmüş sahipleri için “taş kaynatma” yöntemi ile hayata tutunma öneriliyor… Tutunamayanlara ise ÖTENAZİ yolu gösteriliyor!
Elektriğe yapılan yüzde 15, doğal gaza gelen yüzde 12 zammı halka ihbar eden, 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılında yükseköğretim öğrencilerinin ödeyeceği katkı payına gelen yüzde 10 zammı öğrencilere, yani siyasilerin oylarını avlamak için şirinlik yaptığı taklalar attığı "Z Kuşağına" gammazlayan, emekliyi asgari ücretliyi uyandıran, halkı bilgilendiren, gerçek gündemi sunan, hain gazetecilerin ve gazetelerinin elbette yaşam hakkı olmamalı…
Türkiye’nin mercimek, pirinç üretiminin kendi kendine yeterli olmadığını, meyve ve sebzenin bir yılda yüzde 180, mercimeğin yüzde 48, kuru fasulyenin yüzde 35, yumurtanın yüzde 30 arttığını, 5 kilo ayçiçek yağının 39 TL'den 89 TL'ye çıktığını, gıdada yaşanan zammın ortalama yüzde 45'lere ulaştığını, piyasaların pandeminin başlangıcından şu ana kadar ortalama yüzde 122 yükseldiğini, bu astronomik zamlara karşın emekliye sadece yüzde 8,45 ve asgari ücretliye 21,56 zammın uygun görüldüğünü anlatacak gazeteler yaşatılmamalı…
Tıp fakültesi öğrencilerinin ödeyeceği harç 642 liradan 706 liraya, hukuk öğrencilerinin ödeyeceği harç 340 liradan 374 liraya çıkarılması gibi gereksiz bilgilerden kime ne…
Ülkede insanların sosyal sınıflarına göre yaşam hakkı olduğunu, orta sınıf ve alt sınıfa anlatacak yayınlar kapanmalı…
Emeklinin maaşının, kirasının dahi altında kaldığını anlatan hain gazeteciler, asgari ücretin kira ve sosyal giderleri karşılamadığını, toplumum yüzde 80 ini oluşturan orta sınıf ve alt sınıfın sadece yaşama hakkı için mücadele ederken, yüzde 20 lik Üst sınıfın lüks yaşadığını anlatacak gazetecilere ve yayınlarına yaşam hakkı verilmemeli.
Halka; devletin ayrı milletin ayrı enflasyonu olduğunu anlatan gazeteler de gazeteciler de yok olmalı elbette…
Sosyolojik bir araştırmada yaşamı nasıl tanımlarsınız? Sorusu soruluyor…
Sonuçlar bomba gibi!...
“Üst sınıf yaşar, orta sınıf şikayet eder, alt sınıf ise şükreder.” Cevabı çıkıyor…
İnsanların inanç durumunun bu sınıflara göre analizine de bakılıyor!
“Üst sınıf paraya, orta sınıf lidere, alt sınıf da Tanrıya tapar.” Sonucu görülüyor…
İşte Toplumsal Gerçek…
"Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir."
"Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır."
"Gazeteciler, kanunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vakıf oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdır."
"Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz."
Bu sorma sorgulama ve eleştiriler medyada haber konusu olup, toplumun tüm kesimlerinin bilgilendirilmesi sonrasında 'derin dip dalga'ya yada dijital derin dip dalgaya dönüşmesinin önüne geçebilmek için yayımlanan “Kamuda Tasarruf Tedbirleri Genelgesi” sayesinde tüm kaynakları kesilerek yaşam hakları elinden alınması için medyaya yeni düzenlemeler getirilmek istense de, günümüzün teknoloji ve dijital çağında bilgi almanın önüne geçemez.
Herhangi bir afette yaraları 'devlet'in değil halkın kendisinin sarar olduğu duruma düşürüldük. Halk hem kendi yarasını sarıyor, hem de her geçen gün kendine daha da fazla yük olduğunu hissettiği iktidarın yanlış yönetim politikalarının sebep olduğu problemlerin ceremesini de rutin olarak almaya başladığı İBAN'a para yatırmakla çekiyorsa, halkta devleti yöneten hükümetin ne işe yaradığını sorar sorgular haklı olarak. Sosyal devletten vazgeçtik, bari hükümetten biri çıksa da ne işe yaradıklarını açıklasa...