Türkiye, dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülkeler arasında ilk sıralarda.
Sığınmacı /göçmen /mülteciler ülkenin ana gündemi oldu...
Türkiye bir yandan genç beyinlerini kaybederken öte yandan da plansız göç politikası ile telafisi zor bir demografik dönüşüm yaşıyor.
Diğer bir tartışmalı konu da düzensiz göçle gelenlere vatandaşlık verilmesi...
Orta ve uzun vadede Türkiye için ağır sonuçları olabilecek bir demografik dönüşüm yaşıyoruz.
Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM), 2020 Dünya Göç Raporu’na göre; Türkiye dünyada en fazla göç alan 20 ülke arasında 12’inci sırada.
Uluslararası Göç Örgütü’ne göre Türkiye’de 6 milyon 500 bin göçmen var ve bu sayı nüfusun yüzde 7.2’sini oluşturuyor.
GÖÇ NASIL BAŞLADI?
Yıl 2002 Suriye sınırındaki mayınların temizleme çalışması başlatıldı...
Yıl 2004 ilk ihale açıldı, İsrail firmasına verilerek, temizlenen alanın kullanımının da İsraile verileceği açıklanınca tepkiler oluştu ve ihale yarım kaldı.
Yıl 2007 Mayın temizleme işi bir Türk taşeron firmaya verildi ve aslında temizleme işi İsrail firması tarafından yapıldı.
Yıl 2011 Ocak ayında Mayınlar temizlendi....
15 Mart 2011 Suriye'de iç savaş başladı....
Suriyelilerin Türkiye’ye ilk kitlesel göçü, Suriye İç Savaşı sonucunda meydana geldi.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan açıklamalarına göre ‘geçici koruma’ kapsamındaki Suriyeli sayısı yaklaşık 4 milyon civarında…
Suriyeliler, Türkiye’deki 6 milyon 500 bini aşkın yabancı uyruklu kişi içerisindeki en büyük grubu oluşturuyor...
17 Mart 2022 itibarıyla Türkiye’deki Suriyeli nüfusu için açıklanan resmi rakamlar;
Geçici koruma altında: 3.762.686 (Mayıs 2022)
Oturma iznine sahip: 99 bin 643 (2018)
Türk vatandaşı: 193 bin 293 (Aralık 2021)
Geçici statüdeki sığınmacıların varlığı; iş imkânlarının azalmasına, devlet yardımlarının Suriyelilere verilmesine neden oldu.
Suriyeli ve diğer göçmenler nedeniyle eğitim ve sağlık üzerindeki yük fazlasıyla arttı. Sağlık Bakanlığı kaynaklarına göre Türkiye’de;
Suriyelilere 97 milyon kez poliklinik hizmeti verildi,
Suriyelilere 3 milyon kez yataklı tedavi hizmeti sunuldu,
Suriyeli sığınmacılara 2,6 milyon kez ameliyat yapıldı,
Türk sağlık tesislerinde 754 bin Suriyeli bebek dünyaya geldi.
Bu sağlık hizmetleri ve ilaçlarına Suriyeliler 1 kuruş ödemedi! ...
AB VE AK PARTİ, ORTAK BİR TAVIR SERGİLİYOR
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş kodları ile oynanıyor! ...
Cumhuriyetin kuruluş kodlarına, ekonomik, sosyal tercihlerine, uygarlık ve çağdaşlaşma açılımlarına itirazı olanların devleti ele geçirdiklerinde neler olacaksa şu anda onlar yaşanıyor!
Suriye iç savaşının tetiklediği göç, dil ve kültür paydaşı olan komşu Arap ülkelerine değil de niçin Türkiye’ye yönlendiriliyor?
Çünkü bu kurgulu bir göç! ...
Bu KURGULU GÖÇ için, normalde zıt görüntü çizen AB ve AK Parti, ortak bir tavır sergiliyor.
Türkiye’nin ULUS DEVLET, üniter yapı esaslı kuruluş mimarisini hedef alan bir stratejinin gereği gerçekleştiriliyor.
Bu stratejiye yönelik algı mühendisliğinde; medya, sendikalar, meslek örgütleri, kanaat önderleri etkili bir şekilde kullanılıyor! ...
Suriyelilerin kalıcılaştırılması için psikolojik harekâtın gerekleri kişisel ve kurumsal bazda özenle yerine getiriliyor.
Savaşla yıkamayacakları Türkiye’nin, ‘DEMOGRAFİK YAPISININ BOZULMASI’ hedeflenirken, bu konuda ‘DİNİ İSTİSMAR’ dahi yapılarak, ‘İSLAM KARDEŞLİĞİ YALANININ’ arkasına sığınılıyor...
Medyaya servis edilen; haber, yorum ve röportajların kronolojik bir dikkatle gözden geçirilmesi halinde, aslında sığınmacı olan Suriyelileri, Türkiye’de kalıcılaştırma operasyonu yapıldığı açıkça görülüyor.
Dünya nüfusunun ortalama yüzde 3’ü göçmenken, ülkemizde, iktidar tarafından göçmen olarak algılatılmaya çalışılan ama geçici sığınmacı olanların oranı, dünya ortalamasının dört katı. Bu demografik yapımızı bozacak bir seviye.
Maliyeti ülkemize yüklenen sığınmacılar, bu ülkeden aldıkları yardımları ve kazandıklarını geldikleri ülkelere aktarıyor ve bü ülkenin tüm nimetlerinden faydalandırılıyor.
Ülkemizde dünya ortalamasının dört katını aşan bu MÜLTECİLERİN YERLEŞİK DÜZENE GEÇMELERİNİN yasal olarak önlenmesi gerekiyor.
AKSİ TAKDİRDE; ileride çok büyük sosyal, mali ve siyasi çöküşlerle karşı karşıya kalacağız ve ÜLKEMİZ İŞGAL EDİLMİŞ OLACAK! ...
BU ARADA Türkiye; Suriye’nin İdlib kentinde büyük bir konut projesi yürütüyor.
Bu yapılanmanın da gelecekte, Türkiye’yi de bölmeyi hedefleyen Özerk Kürt Devleti olabileceği ve devlet eliyle, yeni bir Bölgesel Kürt Yönetiminin kurulmasına hizmet edilmiş olacağı ileri sürülüyor.
Allah Ulusumuzu Korusun...