“SÖZ VERENLER VERDİKLERİ SÖZDEN MÜKELLEFTİR.
YARIN HUZURU MAHŞER DE HESABA ÇEKİLECEKTİR.”
Ey, hükümet edenler;
İktidar olmak için Türk Milletine vaatlerde bulundunuz…
Söz Verdiniz...
Sözler verdiniz...
"Ülkeyi önceki hükümetler batırdı...
10 Sente muhtaç ettiler...
Biz refaha ulaştıracağız..." dediniz...
Emekliye, İşçiye, memura, vatandaşa refah, huzur, adalet sözleri verdiniz…
Türk Milleti size güvendi, itimat etti!
Ülkemiz, yoksulluk ve işsizlikle imtihan oluyor.
Toplumun yüzde 85’ini oluşturan orta ve alt tabakası borç batağında, sadece yaşamak istiyor…
Adaletsiz vergi dağılımı milletin belini büküyor…
Esnaf vergi yükünün altında eziliyor…
Kontrol edilemeyen faiz ve zam, ülkeyi ve milleti tehdit ediyor.
Adalet ve Eğitim sistemimize ilişkin sorunlar, 2011 yılından bu yana yaşanan mülteci sorunu Ülke gündemi içindeki temel sorunlar artarak büyüyor…
Kayıtdışı mültecilerle yüzde 20 lere ulaşan ve çığ gibi artan mülteci sorunu, ülkenin demografik yapısını bozmaya başladı, genetik soykırım yaşanıyor...
Sınırlardaki mayınları toplatan hangi irade idi...
Sınırlarımızdan gireni kontrol etmek gerekirken, kevgir haline gelen sınırlarımızdan girerek İstanbul'un Zeytinburnu sahiline gelen Asker kıyafetli mültecileri zorla fark ediyoruz...
Sınırların kevgir haline gelmesi terörle mücadeleyi de güçleştiriyor...
Artan sorunlar ve bitmeyen terör ekomiyi de kontrolden çıkarıyor...
Bankalara, GSM şirketlerine, Elektrik ve doğalgaz dağıtıcılarına ve ülke ihalelerini tekeline alan 5 - 6 kuruluşa teslim olan siyasi irade, vatandaşı ve ülkeyi soymasına göz yumuyor...
Zam yağmuru durmuyor...
Faiz geleneksel değerimiz haline gelmiş durumda...
Dolar, Avro 10 bin sınırında... Paramız pul olmuş...
Geleneksel çeyrek altın 25 TL den 798 TL ye ulaştı.
Altınımızın son yıllarda doğurduğu yavrusu gram altın 492 TL...
Hükümet edenler; Türk Milletinin ekonomik zorluklarla boğuştuğu bugünlerde, Türk ekonomisinin dünyada en hızlı büyüyen ikinci ekonomi olduğunu söylüyor.
Zamların ve yüksek kira artışlarının gündemde olduğu bu günlerde, "Türk ekonomisi ikinci çeyrekte reel olarak yüzde 21,7 büyüyerek, dünyada en hızlı büyüyen ikinci ekonomi oldu" açıklaması yapılıyor...
Millet elini cebine atıyor ve kendinde bir karşılığını göremiyor...
Milletin tepkisini fark eden Erdoğan, fahiş fiyatların denetleneceği konusunda, "Fiyat artışlarında bir suistimal varsa takiple, denetimle bu zulmün önüne geçeceğiz. Zincir marketler, ciddi şekilde denetlenecek. Fiyat farkı ortadan kalkacak" açıklamasını yaptı.
Türk ekonomisinin dünyada en hızlı büyüyen ikinci ekonomi olduğunu söyleyen iradenin marketleri ve zamları kontrol edememesini Türk Milleti şaşkınlıkla izliyor...
Milletin büyük çoğunluğu algılarla kandırılıyor...
Ama iradesine hakim Türk Milleti artık yapılan açıklamalara inanmıyor ve acıyla bakıyor...
Evet değerli okuyucularım...
Türkiye‘de yaşanan sorunların temelinde idari ve politik nedenler bulunuyor.
Mevcut sorunlar, ülkenin yakın ve orta geçmişinde gözlemlenen politik ve idari süreçlerdeki bazı zafiyetlerin sonucu olarak ortaya çıktı. İstikrarsızlık, kötü yönetim, savurganlık ve popülizm gibi sayılabilecek olan bu zaaflar ülkede çok büyük ekonomik sorunların temelini oluşturuyor.
Uygulanan bu yanlış politikalar, algı yönetimi ve popülizmle desteklenerek, orta ve alt tabakaya dayatılıyor. Üst tabaka yaşıyor, Orta tabaka sürünüyor, Alt tabaka ölüme mahkum edilmiş durumda…
Siz verdiğiniz sözleri tutmadınız…
Ülkeyi ve ekonomiyi hak ettiği gibi yönetemediniz...
Özellikle size oy veren alt tabakadan adaleti esirgediniz…
Emekli maaşı ve asgari ücreti yaşam standartlarının altına düşürerek, özellikle alt tabakanın yaşam hakkını elinden alıp borç batağına düşürdünüz…
Bu adaletsiz sistem nedeniyle, ekonominin çökmesine ve ülkede suçların artmasına da neden oldunuz…
Unutmayınız! ...
“Söz verenler verdikleri sözden mükelleftir. Yarın huzuru mahşer de hesaba çekilecektir.”
2 delikanlı bir adamın koluna girip Hazreti Ömer'e getirirler
"Ya Ömer! Bu adam bizim babamızı öldürdü kısas isteriz" derler.
Mahkeme kurulur adama son isteği sorulur.
Adam: "Eşim ve çocuklarımı 3 günlük yolda bıraktım benden haber bekliyorlar. Müsaade edin onlar ile helalleşeyim"
Hazreti Ömer: "İdam kararın verildi. Sen 3 günlük yola gitmek için izin istiyorsun. Nasıl güvenelim sana?"
Adam: "Ya Ömer" der ve Isra süresi 34. ayeti okur.
“Söz verenler verdikleri sözden mükelleftir. Yarın huzuru mahşer de hesaba çekilecektir.”
Hazreti Ömer; "Peki; fakat yerine bir kefil almamız lazım. Sen gelmez isen onu idam edeceğiz."
Adam oradaki kalabalığa sorar kefil olacak olan var mı?
Kalabalıktan ses yoktur.
En arkadan biri elini kaldırır ve "Ben olurum Ya Ömer" der.
Bakarlar ki bu kişi Hazreti Ebu Zer'dir.
Herkes şaşkın!
Hazreti Ömer; "Ya Ebu Zer neye kefil olduğunu biliyorsun değil mi?" der.
Ebu Zer ise “Bırakın gitsin adamı ben kefilim” der yine…Adam biner atına uzaklaşır.
3 gün herkes bu olayı konuşur… “Gelecek mi! Gelmeyecek mi?”
3. gün akşam namazına yakın uzaktan bir atlı gelir.Gelen suçlanan adamdır.
Hz. Ömer’in huzurunda toplanırlar…
Kalabalıktan sorarlar: "Be adam neden geldin?"
Adam: “Demesinler ki Müslümanlar söz verip te sözlerini tutmuyorlar diye geldim.”
Adamın cevabını duyan, ölen adamın çocukları söz ister ve der ki;
“Ya Ömer biz kısas hakkımızdan vazgeçtik.”
Hazreti Ömer:
“Peki, neden affediyorsunuz babanızı öldüren bu adamı?”
“Ya Ömer demesinler ki; Müslümanların arasında merhamet yok oldu!”
Ebu Zer'e dönüp;
“Sen bu adamın neyine, nasıl inandın da kefil oldun?”
Hazreti Ebu Zer;
“Ya Ömer demesinler ki Müslümanların arasında güven, itimat kaybolmuş. Onun için kefil oldum” der.