Kapıda Bekleyen Fırtına: Türkiye-İran-Azerbaycan Hattında Güney Azerbaycan Krizi
Volkan İlgüz
İran’ın kuzeybatısında yer alan Güney Azerbaycan, yalnızca bugün değil, tarihte de kritik bir öneme sahip bir coğrafya olmuştur. Bu bölge, yüzyıllar boyunca Türk boylarının hâkimiyetinde kalmış, tarihi süreçte Türklerin dilini, kültürünü ve kimliğini şekillendiren önemli bir merkez olmuştur. Ancak, bölgenin bugünkü durumu ve İran’ın bu coğrafyaya yönelik politikaları, Türkiye, Azerbaycan ve İran üçgeninde büyük bir kriz yaratmaya çok yakındır.
Güney Azerbaycan’ın Tarihsel Süreci
Güney Azerbaycan, tarih boyunca Türk boylarının hüküm sürdüğü bir bölge olmuştur. Selçuklu İmparatorluğu’nun genişlemesiyle birlikte bölge, Türklüğün önemli bir merkezi haline gelmiştir. Selçuklulardan sonra, Safeviler döneminde Azerbaycan Türkleri bölgenin sosyal ve kültürel yapısına yön vermiştir. Safeviler, bir Türk hanedanı olarak bölgedeki Türk nüfusunun ağırlığını korumuş ve burayı İran coğrafyasında özel bir konuma oturtmuştur. Ancak Safevi hanedanının son bulması ve bölgedeki güç dengesinin değişmesiyle birlikte Güney Azerbaycan’ın kaderi, İran’ın merkezi otoritesine sıkı bir şekilde bağlanmıştır.
Tarihin kritik dönüm noktalarından biri ise 19. Yüzyılda yaşanan İran-Rus savaşları olmuştur. 1828 yılında imzalanan Türkmençay Antlaşması ile Azerbaycan toprakları ikiye bölünmüş, kuzey kısmı Rusya’nın, güney kısmı ise İran’ın kontrolüne geçmiştir. Bu bölünme, Azerbaycan Türklerinin parçalanmasının temelini atmış ve bugüne kadar gelen sorunların zeminini hazırlamıştır.
Kimlik Mücadelesinin Dönüm Noktaları
Güney Azerbaycan, 20. Yüzyılda da kimlik ve bağımsızlık mücadelesinin odağında yer almıştır. 1945 yılında Seyit Cafer Pişevari liderliğinde kurulan Azerbaycan Milli Hükümeti, bölgedeki Türklerin özerklik taleplerinin bir yansımasıdır. Ancak bu hükümetin, İran’ın askeri müdahalesiyle yıkılması, bölgedeki kimlik mücadelesinin sert bir şekilde bastırıldığını göstermiştir. Bu olay, Güney Azerbaycan halkının hafızasında derin izler bırakmış ve kimlik arayışını daha da keskinleştirmiştir.
Günümüzde Güney Azerbaycan ve Patlamaya Yakın Kriz
Bugün Güney Azerbaycan, İran içerisindeki en hassas bölgelerden biridir. Azerbaycan Türkleri, dil ve kültürel haklarının tanınmaması nedeniyle yıllardır mücadele etmektedir. İran’ın asimilasyon politikaları ve merkezi yönetimin bölge üzerindeki sıkı kontrolü, halkın rahatsızlığını sürekli olarak artırmaktadır. Bu durum, yalnızca İran’ın iç politikasını değil, bölgesel dinamikleri de doğrudan etkilemektedir.
Türkiye-İran-Azerbaycan Hattındaki Tehlike
Türkiye ve Azerbaycan’ın, kültürel ve stratejik bağları güçlendirme çabaları, İran’ı bu konuda daha da tedirgin etmektedir. 2020 yılında yaşanan İkinci Karabağ Savaşı, Türkiye ve Azerbaycan’ın birlikte hareket etme kapasitesini gösterirken, İran’ı rahatsız eden bir dönüm noktası olmuştur. Tahran, kuzeybatı sınırında Türkiye ve Azerbaycan’ın etkisinin artmasından endişe duymaktadır. Bu durum, İran-Türkiye-Azerbaycan hattında gerginliğin daha da artmasına yol açmaktadır.
Yaklaşan Fırtına
Güney Azerbaycan’da yaşanan bu huzursuzluk, yalnızca İran’ın iç sorunlarıyla sınırlı kalmayacaktır. Bu bölge, tarih boyunca olduğu gibi bugün de Türkiye ve Azerbaycan için önemli bir coğrafi ve kültürel bağlantı noktasıdır. Bölgedeki kimlik ve bağımsızlık talepleri, İran’ın bölünme korkusunu artırırken, bu taleplerin dış aktörler tarafından desteklenmesi, sorunu uluslararası bir krize dönüştürebilir.
Bugün, Türkiye-İran-Azerbaycan üçgeninde yaklaşan bu kriz, çok yakında daha ciddi çatışmalara yol açabilir. Bu nedenle, yalnızca bölgesel değil, uluslararası dengeler açısından da Güney Azerbaycan sorununun dikkatle izlenmesi gerekmektedir. Kapıda bekleyen bu fırtına, bölgenin geleceğini ve jeopolitik dengesini derinden sarsma potansiyeline sahiptir.