Çin Devleti, Uygur Türklerine Etnisiti ve Soykırım Uyguluyor
Çin Devleti, Uygur Türklerine Etnisiti ve Soykırım uyguluyor dünya sessiz.
Çin'in 1949 yılından bu yana hakimiyeti altında tuttuğu Doğu Türkistan'ın kırsal kesimlerinde etrafı yüksek duvarlarla çevrili toplama kamplarında 5 milyonu aşkın Uygur Türkünün tutsaklığı devam ediyor.
Çin Devletinin kontrolünde, Uygur halkı “Haşar”( ÜCRETSİZ KÖLE) işçi olarak çalıştırılıyor.
Kamplarda polisler ve evlere yerleşen Çinliler namus cinayeti işliyor çocuk yaştaki Uygur kızlarına ve kadınlarına zorla tecavüz ediliyor.
Doğu Türkistanda Uygur Türklerine yönelik önceki dönemlerden beri devam eden etnisiti uygulamaları ve soykırım, 2020 yılında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in özel talimatıyla artarak devam ediyor.
Her fırsatta Uygur Türklerine karşı toplu katliamlar ve işkenceler uygulanıyor.
Çin’in 5 Temmuz 2009 Urumçi Katliamını Unutmak mümkün değil.
Urumçi Katliamını tetikleyen Şauguan katliamı hafızalardan silinmesi imkansız izlere sahip.
5 TEMMUZ URUMÇİ KATLİAMI
26 Haziran 2009 da dönemin Cumhurbaşkanı Gül Urumçi’de ziyarette iken Çin’in Şauguan şehrinde 800 Uygur kız erkek işçilerin çalıştıkları fabrikanın işçi evleri, 4 binden fazla ırkçı Çinli tarafından basılarak Uygur gençler çok feci bir şekilde katledilmişti.
5 Temmuz 2009 tarihinde Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de Çin işgal güçleri ile Çin yönetiminin silahlandırdığı etnik şovenist, ırkçı Çinli paramiliter çetelerin Müslüman Uygur Türklerine karşı yaptığı soykırım temelli büyük bir katliam gerçekleşmişti.
DOĞUTÜRKİSTAN’DA NELER OLUYOR?
- Çeşitli kültürel asimilasyon faaliyetleri ve soykırım artarak devam ediyor.
- Uygur genç kız ve Erkekler köle işçi olarak Çine gönderiliyor. Kırsal alanlarda Uygur halkı topyekün “Haşar”( ücretsiz köle) işçi olarak çalıştırılıyor.
- 30 bin caminin yarısı yıkıldı ve kalanlar eğlence mekanlarına çevrildi.
- Kuran kerim başta olmak üzere her türlü dini kitap ve semboller tamamen toplatıldı.
- Başkent ve Kaşgar’da büyük iki cami dış dünya için göstermelik ibadete açık gibi süs vererek sadece müze olarak kullanılıyor. Zaman zaman Müslüman Uygur Türklerini fişlemek için ibadete açılıyor.
- Müslüman Uygur Türklerine zorla domuz eti yediriliyor.
- Müslüman Uygur Türkleri İslam’dan çıkmaya zorlanıyor.
- Tesettür kıyafetleri ve sakal yasak.
- Helal haram kavramları tamamen Yasak.
- Her Türlü dini ibadet ve faaliyet yasak.
- Uygur kızları Çinlilerle Zorla Evlendiriliyor.
- Kamplarda polisler ve evlere yerleşen Çinliler namus cinayeti işliyor çocuk yaştaki Uygur kızlarına ve kadınlarına zorla tecavüz ediliyor.
- Kamp ve hapisteki Müslüman Uygur Türklerinin organları çalınıyor.
- Ana dilde Eğitim yasak.
- Etnisiti, Soykırım ve İşkence artarak devam ediyor.
- Gayri meşru Çinli yerleşim politikası ile demografik değişim son hızla devam ediyor.
- Uygur Türklerine yerel ve yurtdışı seyahatler yasak.
ŞAUGUAN’DA 800 UYGUR TÜRKÜ KATLEDİLDİ
23-29 Haziran 2009 da dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, beraberinde İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, milletvekilleri, bürokratlar, işadamları ve basın mensupları olduğu halde, Çin Halk Cumhuriyetine resmi ziyarette bulunmuştu.
Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çin Devlet Başkanı Hu Jintao’nun davetine icabet, ederek Pekin, Xi’an, Shenzhen ve Urumçi şehirlerini ziyaret etmiş, yerel yöneticilerle görüşmüştü.
26 Haziran 2009 da dönemin Cumhurbaşkanı Gül Urumçi’de ziyarette iken, Çin’in Şauguan şehrinde 800 Uygur Türkü kadın ve erkek işçinin çalıştıkları fabrikanın işçi evleri, 4 binden fazla ırkçı Çinli tarafından basılarak Uygur gençler çok feci bir şekilde katledilmişti.
ÇİN DEVLETİ KATLİAMA SEYİRCİ KALMIŞTI
Bu baskında çok sayıda masum kız ve erkek Uygur Türkü şehit edilmesine ve bu vahşi katliam operasyonu sabaha kadar devam etmesine rağmen, Çin devleti katliama hiç bir şekilde müdahale etmemiş seyirci kalmıştı.
Bu barbarlıktan sonra Urumçi sokaklarında 26 Haziran Şauguan katliamının sorumlularının cezalandırılmasını isteyerek sokaklara dökülen Uygur gençleri de Çinli İşgal Güçleri ve Katil Çinli çeteler tarafından büyük soykırım cinayeti sonucu şehit edilmişti.
Allah şehit Uygur Türkü soydaşlarımıza rahmet eylesin.
5 TEMMUZ SOYKIRIMI
5 Temmuz 2009 tarihinde Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de Çin işgal güçleri ile Çin yönetiminin silahlandırdığı etnik şovenist, ırkçı Çinli paramiliter çetelerin Müslüman Uygur Türklerine karşı yaptığı soykırım temelli büyük bir katliam gerçekleşmişti.
4.000’DEN FAZLA ÇİNLİ TÜRK AVINA ÇIKTI DEVLET SEYRETTİ
26 Haziran 2009 tarihinde Çin’in Şauguan şehrinde 4.000’den fazla Çinli Türk avına çıktı, katliamı Çin Devleti seyretti. 800 Uygur kız ve erkek işçinin çalıştığı fabrikanın işçi evleri, bu ırkkçı Çinliler tarafından basılarak çok feci bir şekilde katliama maruz bırakılmıştı.
Şauguan baskınında çok sayıda masum kadın ve erkek Uygur Türkü şehit edilmiş ve çok sayıda Uygur Türkünün akibeti de bilinmemekte kendilerinden bir daha haber alınamamıştı.
ÇİN GÜVENLİK GÜÇLERİNİN VAHŞİCE KATLİAMI
Bu kanlı olayın korkunç videoları sosyal medyada Çinliler tarafından sanki birer kahramanlık edasıyla paylaşılması üzerine yaşananlara tahammül edemeyen aydın ve üniversite öğrencileri, Urumçi sokaklarında barışçıl bir yürüyüş ile hükümet konağına toplanıp, katiller ve tetikçilerin yakalanarak cezalandırılmasını istemişlerdi.
5 Temmuz’da Urumçi’de gerçekleşen protestolara Çin güvenlik güçlerinin vahşice müdahalesi ile çok sayıda Uygur Türkü şehit edilmişti.
Irkçı Çin Devletinin yaptığı bu Türk soykırımı da tüm dünyada tepkiyle karşılanmış ve uluslararası kamuoyunun dikkati bir kere daha bölgeye çevrilmişti.
Urumçi Katliamı olarak bilinen bu kanlı olayda binlerce Müslüman Uygur Türkü şehit edilmiş ve haksız olarak gözaltına alınan on binlerce kişiden yıllar geçmesine rağmen günümüze dek bir daha haber alınamamıştır.
SAVUNMA HAKKI DAHİ TANINMAYAN TÜRKLER TOPLU İDAM EDİLİYOR
Urumçi katliamından sonra tutuklanan masum Uygur Türklerine savunma hakkı dahi tanınmamıştı. Türkler toplu halde düzmece mahkemelerde yargılanmak suretiyle idam edilmişlerdi.
5 Temmuz Urumçi Katliamı sonrası başta Türk-İslam dünyası olmak üzere uluslararası toplumun Doğu Türkistan’da yaşanan katliamlar, baskı, zulüm, ırkî aşağılama ve diğer bütün insan hakları ihlalleri ile ilgili hiçbir adım atılmaması, Doğu Türkistan diasporasının talep ettiği araştırma ve soruşturmaya yönelik yeterli baskı oluşturulamamasından cesaretlenen Çin yönetimi bölgede baskı ve zulmün sınırlarını her geçen gün arttırmaya, aradan geçen 11 yılda 5 Temmuz’a benzer toplu kıyım ve katliamlar yapmaya devam etmiştir.
ÇİNLİ POLİSLER KATLİAMA DOYMUYOR
Bu katliamların başında 26 Haziran 2013 Aksu ili Lükçün ilçesi ve 28 Haziran’da Hoten ili Han Irık’ta Çinli polislerin yaptığı bir operasyonla yaşanan katliam gelmektedir.
Resmi kaynaklara göre Lükçün olayında yüzlerce Müslüman Uygur Türkü şehit edilmiştir.
5 Temmuz 2009 Urumçi katliamı sonrası yapılan en büyük soykırım teşebbüsü ise Yarkent ili İlişku ilçesindeki katliamıdır.
Bu katliamda İlişku’nun iki beldesinde 3.000 civarında masum Uygur Türkü şehit edilmiştir.
Şi Cinping’in 2050 Süper Çin hayaline ermek için Çin’de başlattığı büyük projenin Doğu Türkistan’daki işleyişi Doğu Türkistan halkı için adeta cehennem projesi olmaktadır.
Şİ CİNPİNG’İN ÖZEL TALİMATIYLA SOYKIRIM
Doğu Türkistanda Uygur Türklerine yönelik önceki dönemlerden beri devam eden etnisiti uygulamaları ve soykırım Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in özel talimatıyla artarak devam etmektedir.
Uygur Türklerine yönelik soykırım, din ve inanç özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar, doğum yasakları, Çinli yerleşimiyle demografik değişim veya dil ve kültürel asimilasyonla Çinlileştirme politikalarını yeterli saymayan Çin Devleti artırılması kararları almakta ve uygulamaktadır.
Türk Soykırımı ve etnisiti uygulamalarının daha güçlendirilmesi ve artırılması, Doğu Türkistan’daki asimilasyon ve Çinlileştirme politikasının hız kazandırılması için Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in talimatıyla, Doğu Türkistan’a özel yetkilerle donatılmış yeni genel vali ve ÇKP genel sekreteri tayin edilmiştir.
Doğu Türkistan’da son bir sene içerisinde bizzat Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in talimatıyla ve denetiminde başlatılan bir takım insanlık dışı icraatları Çinlilerin Uygur halkını toplu işkence ve uygulanan soykırım politikaları ile haritadan silme gayreti gözlerini ne kadar kararttıklarını göstermektedir.
TOPLAMA KAMPLARINDA 5 MİLYON TÜRK VAR
Çin'in 1949 yılından bu yana hakimiyeti altında tuttuğu Doğu Türkistan'ın kırsal kesimlerinde etrafı yüksek duvarlarla çevrili TOPLAMA KAMPI inşaatları devam ediyor.
Uydu görüntüleri, Doğu Türkistan çöllerinde inşa edilen ve içinde yüz binlerce Uygur Türkü'nün tutulduğu TOPLAMA KAMPLARININ son bir yılda tam 3 katı büyüdüğünü ortaya koyuyor.
Birleşmiş Milletlere (BM) göre 1 milyon civarında Müslüman Uygur Türkü Çin'in 'eğitim merkezi' olarak dünyaya lanse ettiği toplama kamplarında tutuluyor.
Uygurlara yönelik kültürel ve dini kısıtlama ve baskılar 2009 yılından itibaren giderek hız kazandı.
Erkeklerin sakal bırakması ve kadınların uzun kıyafet giymesi kısıtlanırken halkın düğünlerde alkol kullanmaya zorlanması da bu uygulamalardan bazıları.
TOPLAMA KAMPLARINA 'EĞİTİM MERKEZİ' YALANI
Müslüman Uygur Türklerinin kamplarda toplandığı yönündeki suçlamaları reddeden Çin Devleti, Doğu Türkistan genelinde inşa edilen TOPLAMA KAMPLARI için, dünyaya "eğitim merkezi", "rehabilitasyon merkezi" ya da "mesleki eğitim merkezi" diye yalan söylüyor.
Etrafı kalın duvarlarla çevrili TOPLAMA KAMPLARINDA güvenlik kulübesinden gözetleme kulelerine ve dikenli tellere her şey mevcut.
Bu arada geçmişte okul, hastane ya da kamu binası olarak hizmet veren birçok bina da küçük kamplara dönüştürüldü.
Çin'in Doğu Türkistanlıları tuttuğu ve ülkeden kaçan Uygurların ifadesiyle işkence gördükleri kampların sayısı net olarak bilinmiyor.
Toplama kamplarında ağır işkenceler uygulanıyor, işkencelere dayanamayan Türkler intihara sürükleniyor. Çince şarkılar ezberletiliyor, Çince yazılar yazdırılıyor, Komünist doktrinler okutuluyor.
ÇÖLÜN ORTASINDA, HİÇBİR HAKKIN BULUNMADIĞI MERKEZLER
Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi Çin'i, Doğu Türkistan'ı hiçbir insan hakkının bulunmadığı kitlesel toplama kampına dönüştürmekle suçluyor.
Eartrise Media isimli sivil toplum kuruluşunun, 39 toplama kampı üzerinde yaptığı uydu görüntüsü analizi, bu kampların hacminin Nisan 2017 ile Ağustos 2018 arasında 3 kat daha büyüdüğünü ortaya koyuyor. 39 kampın kapladığı alan ise kabaca 140 futbol sahası büyüklüğünde.
Uluslararası medya, kampların bir kısmının yerini, Çin hükümetinin verdiği inşaat ihale ilanlarından yola çıkarak tespit etti.
Earthrise'ın kurucusu Edward Boyda, "Kamplardan 80'ini hızlıca buldum. Çoğu birbirine benziyor, çünkü hepsinde kullanılan metot aynı" diyor.
CAMİLER İZLENİYOR VE İNSANLAR FİŞLENİYOR
Doğu Türkistan'daki camilerin tamamının üzerinde, Komünist Parti'ye bağlılık bildiren "Partiyi sev", "Ülkeyi sev" gibi devasa propaganda afişleri asılı.
Cuma namazlarında ise camiler artık bomboş kalıyor. Çünkü camiye gelenler kayda alınıyor ve fişleniyor.
İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ: KANUN DIŞI
Toplama kampları tamamen bir cezaevi. Her hücrede ortalama 20 kişi var.
Hiç kimse, hakkındaki bir hükümden ya da yargı kararından dolayı orada tutulmuyor.
Suçu olmayan Uygur Türklerinin kapatıldığı hücrelerde insan yaşaması mümkün değil.
Toplama kamplarını izleyen İnsan Hakları İzleme Örgütü uluslararası yasalara göre bu tür "merkezlerin" yasa dışı olduğunu ve tutuklanan vatandaşlardan tam anlamıyla "siyasi sadakat" beklendiğini belirtiyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre Doğu Türkistan'da yaşananlar asla kabul edilebilir bir durum değil ve tamamen kanun dışı.
BİRBİRİNİ FİŞLEMEYE ZORLANIYORLAR
Doğu Türkistanlılar İstanbul'da sık sık Çin hükümetine karşı protesto gösterileri düzenliyor.
Bu arada salıverilmiş olsalar bile çok sayıda Uygur Türkü hala gözaltındayken yaşadıklarını anlatmaya dahi korkuyor.
Çin Yönetimi Uygur Türklerinden bazılarını Türkiye'deki Doğu Türkistanlılar hakkında kendilerine casusluk yapmaları için zorluyor.
Çin yönetimi her fırsatta Uygur Türklerinin birbirlerini fişlemesi için tehdit ediyor.
ARAŞTIRMA: AHMET KAPLAN