1 Kasım 1755. Lizbon/Portekiz
***
Atlas Okyanusu'nda meydana gelen büyük bir deprem liman şehri Lizbon'u yerle bir ediyor.
***
Panik halinde denize koşan halk, deprem sonrası oluşan tsunami ile karşılaşıyor.
***
Sonuç 30.000'den fazla ölü. Şehir, tarumar.
***
Din adamları aynı; "Tanrı, bizi cezalandırıyor."
Birkaç filozof, bilim adamı "Yahu neden cezalandırsın. Bi araştıralım, belki işin içinde başka iş vardır."
Din adamları; "Bre mel'un. Ne demek istiyorsun sen. Karnından konuşmayı bırak açık açık söyle"
***
Bu arada Youtuberler; "Haarp projesi bu." "Amerika yok mu o Amerika (Bu arada, o tarihte ABD, yok)." "Tsunami'de nasıl hayatta kalınır?" "Büyük Madrit depremi, ne zaman?"
***
Bu tartışma sürerken halk düşünüyor; "Tanrı harbiden bizi cezalandıracaksa, neden kutsal bir günde (bizim kandil günü gibi bir günmüş, o gün) cezalandırsın. Ayrıca bu ceza, neden şehirdeki 40 kiliseden 35'ini yıkıp genelevlere dokunmuyor?"
***
Bakıyorlar genelevler tek katlı. O yüzden ayakta. Kiliseler, yüksek, şatafatlı, süslü ama sağlam değil.
***
Kapsamlı bir imar protokolü yapıyorlar. Bu protokole göre şehirde 4-5 kattan yüksek bina yapılamaz.
***
Bu protokole sonradan gelen hiçbir iktidar dokunmuyor. İmar affı diye birşey, literatürde yok.
***
Bu aydınlanma, zamanla bütün Avrupa'ya yayılıyor.
***
Bakalım Avrupa'nın 300 sene önce yaşadığı aydınlanmayı biz ne zaman yaşayacağız.