Ekonomi dışında her şeyin konuşulduğu bu dönemde şimdi de yeni gündemimiz Anayasa değişikliği. Her kes konuşuyor, her kesin bir fikri var, uzmanı var uzman olmayanı var. Bileni var, bilmeyeni var. En kötü futbol takımı hakkında bilgisi, gerektiğinde tepkisi olan vatandaşımızın, bu çok önemli konuda fikri bile yok. Değişikliğin hem farkında değil hem de kendi ihtiyaçlarına cevap vermeyeceğini düşünüyor olmalı ki, oralı değil.
Buradan teknik ayrıntıya girerek sizi sıkmayacağım.
Nasılsa her kesimin teknik bilgisiyle yeterince sıkıldık.
Ülke tarihinde dönüm noktasındayız, her gün yeni açılımlara şahit oluyoruz. Açıldığı söylenen ama içi nedense hiç doldurulmayan bu açılımlar gündemimizi işgal ediyor.
Gerçekten ülkemizin sorunlarımıdır bu açılımlar, Anayasa Mahkemesi, HSYK.
Bu Anayasa değişikliği bir şeyleri değiştirebilirimi?
Dokunulmazlıklar kalkmadan, Seçim ve Siyasi Partiler kanunları değişmeden antidemokratik Seçim Barajı kalkmadan lider sultası bitmeden bir şeyler değişir mi?
Hiç sanmıyorum bu yüzden teknik ayrıntıları bir kenara bırakalım. Hukuk Devletinden lider devletine doğru gidiyoruz, mahkemelerimiz vatandaşlarımızın ihtiyacına cevap veremez durumda, davaların yıllarca sürmesinden hakkını alamadan mahkeme koridorlarında geçen yılları kurtarmaya yönelik yasal düzenlemeler yapmak nedense kimsenin aklına gelmiyor.
Özellikle kamu görevlilerinin keyfi kararlarının vatandaşı mağdur eden uygulamaları ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmazken neden yüksek yargı düzeninin değiştirilmek istendiği maalesef çok açık. Daha da kötüsü bu kadar açık, aleni olması ayrıca düşülmesi gereken bir konu.
Türkiye’nin hali ortada, 2001 yılının ekonomik verilerine geri döndük. İşsizlerimiz on milyonu buldu. Dünyanın en pahalı vergi sistemi içinde eziliyoruz.
En pahalı benzin, doğalgaz, su, elektrik bizde. Var olduğu söylenen Milli gelir ortada. İşsizliğin bu boyutlarda olduğu bir ülkede milli gelirin varlığını konuşmak ne kadar gerçekçi olur siz karar verin. İşte asıl gündem bu olmalı, toplum mühendislerinin ekonomik verileri gizlemek için kullandığı bu mazlum, mağdur politikalarına kanmayıp gerçekleri görmeliyiz.
Sokaktaki insanın tek beklentisi bugünü kurtarmak olmamalı. Ailesine mutlu ve huzurlu gelecek sağlayabilmek de olabilmeli. Şehit cenazelerinin kanıksandığı hatta milletvekillerinin şehitlerin cenaze törenlerinin yapıldığı sıralarda futbol oynamaları bile çok doğal kabul edilir hale geldi.
Değerlerimiz her geçen gün daha fazla ayaklar altına alınıyor bu uykudan uyanmak insan olarak da vatandaş olarak da görevimizdir.
Anayasa değişmelidir. Ancak, vatandaş lehine değişmelidir. Liderleri koruyan diktatörlük özlemleri ile değil. Bireysel özgürlükler artırılmalı tele kulaklara son verecek, hata yapan kamu görevlilerini cezalandıracak, dokunulmazlıkları kaldıracak, lider sultasını bitirecek bir Anayasa ile değiştirilmeli.
Dokunulmazlıkları artıran yargıya baskı kurup denetleme görevini bertaraf edecek şekilde bir değişiklik yarınlarımıza ihanet olacaktır.